Güneşte kuruyan insanlar
Hüseyin Bul 7 Ağustos 2025

Güneşte kuruyan insanlar

Prömiyerini 81. Venedik Film Festivalinin Orizzonti bölümünde yapan Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri, Adana Altın Koza Film Festivali’nde de En İyi Film ödülünü almış. Bununla da bitmiyor 98. Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslar arası Film kategorisine Türkiye’den aday olan filmin Yönetmeni ve başrol oyuncusu Murat Fıratoğlu aynı zamanda avukat.

Film, çoğunluğu erkeklerden oluşan bir halay grubunun görüntüsüyle açılıyor. Kürtler için halay çekmeye her şey sebep olabilir önyargısından ilk etapta neden halay çekildiğini anlamayız. Ne zaman ki “Ki zava ki zava?” nidaları duyulur işte o zaman bir düğünden mütevellit olduğunu anlarız. Fakat işin ilginç yanı Kürt düğünü olduğunu anlamamıza yardımcı olacak pek argüman yoktur kıyafetlerin dışındaki onu da biz  (seyirci) yakıştırırız. Yoksa Aydın’ın Söke ilçesinde ya da İzmir’in Karabağlar’ındaki her hangi bir düğünde de “ki zava ki zava” nidaları duyabiliriz.

Statik bir kamera

Eyüp (Murat Fıratoğolu) domates kurutma işlerinde çalışan borçlu bir yevmiyecidir. Borcu olduğu için son çare olarak bu işi tercih etmiştir. Zira filmin akışında, iş yokluğundan bunun zorunlu bir tercih olduğunu anlarız. Fakat çalıştığının karşılığını alamaz. Bundan dolayı da iş çavuşu Hemme’ye bir iki hatırlattığı halde emeğinin karşılığını almak yerine azar işitir. Bundan dolayı içerlenen Eyüp içten içe kurur kendini ve Hemme’yi öldürme planları yapar. Filmin konusu kısaca böyleyken felsefesi, meramı ve sinematoğrafisinin hedefine ulaştığını söylemek biraz zor.

Daha ilk sahnede bir dansı bütüncül kılan, bedenin uyumunu destekleyen uzuvların ( ayakları ) bütününü gösterememesi görüntü yönetmeninin yerini değilse bile kameranın açısını değiştirmesi gerektiğini anlıyoruz. Dansların bütününde vals olur, tango olur, halay veya flamenko olur oyuncu veya oyuncuları bütünlüklü görmek, göstermek sinemanın dilidir. Ha keza ikinci sekansta keçilerin arkasında kırmızı bir gelincik tarlasına benzer bir şeyler görürüz silik de olsa. Son keçiden sonra kamera ağır ağır yükselip daha geniş bir açıyla gelincik tarlasını andıran kurutulmuş domates tarlasını, karınca gibi çalışanları, eli belinde dolaşarak yeni bir ‘Burçak Tarlasında Yeni Gelin’ hikâyesi yazanları da görebiliriz. Ne yazık ki kuru otların arasında takılıp kalır. Elbette bunlar yönetmenin tercihi.

Dil zenginliği

Rio cinsi domateslerin fabrikada değil de organik olarak güneşte kurutulma işlemini bir şiirin dizeleri gibi izleriz, yakıcıdır, sıcaktır, zordur ve fena halde kırmızıdır. Taş evlerin, dar sokakların ve avlulu evlerin bütün doğallığını adeta el değmeden perdeye yansıtan yönetmenin filmi yükselttiği sahnelerdir. Fakat el sürmediği için filmi aşağı çeken en önemli sorunu zannımca Kürtçenin olmayışı. Yaşlı amcaya önce dayı sonra Xalo demesi, ki zava ki zava diye düğünde haykırılması ya da yaşlı amcaya ‘evde kimse yoxtır?’ diyerek devrik cümleyi soru haline getirmesi bahsettiğim olayı kurtarmadığı gibi, bir tek kişinin Kürtçe konuşmaması da işin tuzu biberi olmuş.

Arka fonda işsizliğin en büyük çıkmazlardan biri olduğunu izlediğimiz filmin ana derdi absürt bir şekilde Eyüp’ün önüne çıkan kasislerin Eyüp’ü nasıl yavaşlattığını, yolculuğun, yürümenin insanı dinlendirdiğini, insanileştirdiğini, sakinleştirdiğini, öfkeyi nasıl törpülediğini alt metinde görürüz. İlk etapta feodal ilişkilerin gülünç yönlerine kamera doğrulttuğunu anlasak da sonradan insanın insana dokunuşunun iyi tarafına kayar gözümüz/gönlümüz.

Emeğinin karşılığını alamayışını domates kasalarından alan Eyüp’ün Hemme’ye yönelttiği öfkesini yolundan alıkoyanlara karşı göremeyiz. Daha naif ve sessizdir. Karakterin dik başlılığının altında yatan sevgi ve saygıyı gösterir bize yönetmen. İlk başlardaki rüzgâra kapılan poşet metaforundan sonra istediğini duyduktan sonra tüy gibi hafiflediğini gösteren karahindiba çiçeğiyle nihayetlendirmesi öfkenin uçup gitmesi bir manada tatlı sonu ifade etmiş.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.