• Ana Sayfa
  • Dosya
  • Güney Kafkasya’dan Ortadoğu’ya uzanan ‘gizemli’ ortaklık: Azerbaycan-İsrail ittifakında hangi dinamikler var?

Güney Kafkasya’dan Ortadoğu’ya uzanan ‘gizemli’ ortaklık: Azerbaycan-İsrail ittifakında hangi dinamikler var?

Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkinin ‘derinlik’ potansiyeli, geçici Şam yönetimi Başkanı Ahmed Şara’nın Bakü ziyaretinde, Tel Aviv ile Şam arasındaki görüşmelerde yapılan arabuluculuk diplomasisiyle bir kez daha gözler önüne serildi.

Güney Kafkasya’dan Ortadoğu’ya uzanan ‘gizemli’ ortaklık: Azerbaycan-İsrail ittifakında hangi dinamikler var?
Güney Kafkasya’dan Ortadoğu’ya uzanan ‘gizemli’ ortaklık: Azerbaycan-İsrail ittifakında hangi dinamikler var?
İlke TV
  • Yayınlanma: 17 Temmuz 2025 16:45
  • Güncellenme: 17 Temmuz 2025 20:04

Gazze’de 7 Ekim 2023’te başlayan savaş, Suriye’de Türkiye ile İsrail arasında yaşanan gerilimde Bakü’nün arabuluculuk rolü gibi bazı bölgesel gelişmeler, birbiriyle kara sınırı olmayan iki ülkenin ‘stratejik ortaklığını’ son aylarda görünür kıldı. Azerbaycan ile İsrail arasında Güney Kafkasya’dan Ortadoğu’ya bu ‘gizemli’ işbirliği,  enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda stratejik ortaklığa dönüştü.  

Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkinin ‘derinlik’ potansiyeli, geçici Şam yönetimi Başkanı Ahmed Şara’nın Bakü ziyaretinde, Tel Aviv ile Şam arasındaki görüşmelerde yapılan arabuluculuk diplomasisiyle bir kez daha gözler önüne serildi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in bir süre önce söylediği, “Türkiye ve İsrail, Azerbaycan’ın yakın dostlarıdır” sözü; Gazze’de, İsrail’in ordusunun operasyonlarının yarattığı küresel duyarlılık  bağlamında dikkat çekiciydi. 

‘Diplomatik nezaketin’ çok ötesinde anlamlar ifade eden bu sözler, Azerbaycan ile İsrail arasındaki, enerji ağırlıklı ekonomik çıkarlar ve ortak algılanan bölgesel tehditlere karşı geliştirilen, istihbarat paylaşımı ile silah ticaretini içeren derinlikli  bir güvenlik işbirliğine dayanıyor. 

Soğuk Savaş sonrası başlayan ilişkiler

Azerbaycan ile İsrail arasındaki işbirliği SSCB’nin yıkılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından başladı. Bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan’ı 1991’de Türkiye’nin ardından tanıyan ikinci devlet İsrail oldu. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler ise 7 Nisan 1992’de kuruldu. İsrail 1993 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de ilk büyükelçiliğini açtı. 

Azerbaycan ise İsrail’deki ilk büyükelçiliğini çok daha geç bir tarihte, Kasım 2022’de açtı. İsrail Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, büyükelçilik açma kararı “tarihi” olarak nitelendirildi ve yapılan  açıklamada Azerbaycan’daki Şii nüfusa göndermede bulunularak, “Bu, Şii çoğunluğu ve Şii hükümeti olan bir ülkenin İsrail’deki ilk büyükelçiliği olacak.” ifadeleri kullanıldı. 

İsrail’in 1993’teki elçilik ‘jestine’ Azerbaycan’ın  yaklaşık 30 yıl sonra yanıt vermesi, Azerbaycan’ın , İsrail ile ilişkilerini farklı alternatif yöntemler üzerinden sürdürmeyi tercih etmesi olarak değerlendiriliyor. 

İlişkilerde önemli bir kırılma noktası, 1997 yılında İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Azerbaycan ziyareti oldu. Bu temas, iki ülke arasındaki bağların daha da pekişmesine zemin sağladı. 

İlişkiler nasıl gelişti? 

Azerbaycan ile İsrail arasındaki ilişkilerin gelişiminin Bakü tarafında, Dağlık Karabağ’da Ermenistan ile yaşanan savaşın rolü var. 

Rusya’nın Dağlık Karabağ sorununda Azerbaycan değil de Ermenistan yanlısı bir tutum izlemesi Azerbaycan’ı Rusya’dan uzaklaştırarak yeni ülkelerle işbirliği yapmaya yöneltti.

Bu noktada Azerbaycan bölgede Rusya’nın gücünü dengelemek adına İsrail ile ilişkilerini geliştirme eğilimine girdi. 

Azerbaycan’ın bu hamlesinde, halen Rusya’da yaşayan ve farklı tarihlerde Rusya’dan İsrail’e göç eden Aşkenaz Yahudileri faktörü nedeniyle, Moskova’nın ‘kendi arka bahçesinde’ Tel Aviv ile kurulan ilişkilere  müdahil olmama refleksinden söz edilebilir. 

İsrail açısından ise Azerbaycan, zengin enerji kaynaklarına sahip ve İran’a komşu bir ülke olması sebebiyle vazgeçilmez stratejik bir öneme sahip. Bu noktada enerjiden çok öne çıkan, İran faktörü. 13 Haziran’da başlayan ‘12 Gün Savaşı’ sırasında ve sonrasında gündeme gelen, Azerbaycan’ın ‘istihbarat üssü’ olarak kullanılması iddiaları ilişkilerdeki İran faktörünün bir yönünü oluşturuyor. Diğer tarafında ise, İran’da yaşayan ikinci büyük etnik grup olan Azeriler üzerinden Tahran’ı ‘ayrılıkçı hareketler’ üzerinden istikrarsızlaştırmak var.  

Tehdit algısına dayanan stratejik ortaklık  

Azerbaycan ile İsrail arasında gelişen yakın ilişkinin merkezinde, açıkça dile getirilmese de açık bir şekilde İran faktörü yer alıyor.

Bu ilişki, enerji ya da ticaretin çok ötesinde; ortak tehdit algısına, daha doğru ifadeyle ortak bir düşmanın çevrelenmesi stratejisine dayanıyor.

İran’ın kuzeyindeki Güney Azerbaycan bölgesi ve buradaki milyonlarca Azerinin varlığı, Tahran’ın Erivan ile olan işbirliği, İran açısından Azerbaycan’ı potansiyel bir güvenlik tehdidine dönüştürüyor. 

Bu nedenle de İsrail, Azerbaycan’ı yalnızca bir stratejik ortak olarak değil; İran’a karşı  bir ileri cephe ülkesi olarak görüyor. Bu noktada İran’daki ikinci büyük etnik grup olan Azeriler faktörü üzerinden Tel Aviv’in masasında, İran’daki rejimi istikrarsızlaştırma olasılığının her halükarda hazır olduğu muhtemel. 

İran’ın bölgesel politikaları ve Ermenistan’a verdiği destek de, Bakü ile Tel Aviv arasındaki stratejik yakınlaşmanın itici güçlerinden birini oluşturuyor. 

Azerbaycan ile Türkiye arasında Zengezur Koridoru üzerinden kurulan yeni ulaşım rotaları ve Tahran’ın Ermenistan’la olan işbirliği, İran açısından da Azerbaycan’ı potansiyel bir güvenlik tehdidine dönüştürüyor..

Dağlık Karabağ’da İsrail faktörü 

Azerbaycan, 2020’de yaşanan ve askeri üstünlük sağladığı İkinci Dağlık Karabağ Savaşı’nın ardından, Ermenistan’a karşı bölgedeki üstünlüğünü 2023’te perçinledi.  

Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’da kontrolünü tamamen ele geçirmesine olanak sağlayan 19 Eylül’deki 24 saatlik “yıldırım” operasyonda İsrail’in Bakü’ye güçlü silahlar vererek sessizce yardım ettiği iddia edildi.

Associated Press haber ajansının uçuş takip verilerine, Ermeni diplomatlara ve uzmanlara dayandırdığı haberinde, Batılı hükümetler barış görüşmeleri için çağrı yaptığı sırada Azerbaycan askeri kargo uçaklarının İsrail ile Dağlık Karabağ arasında defalarca uçtuğunu ileri sürdü.

Eylül ayı başlarında alınan uçuş takip verilerine göre Azerbaycan kargo uçakları İsrail’in güneyinde 3 bin metre uzunluğunda bir uçak pistine sahip olan ve İsrail’de patlayıcı madde ihracatı yapılan tek havaalanı olarak bilinen Ovda askeri üssüne akın etmeye başladığını gösteriyor.

Askeri uzmanlar İsrail’in 2016-2020 yılları arasında Azerbaycan’a cephaneliğinin yaklaşık yüzde 70’ini sağladığını tahmin ediyor. Bunun da Azerbaycan’a 2020’deki savaşta Ermenistan’a karşı avantaj sağladığı belirtiliyor. 

Türkiye’nin rolü 

İsrail-Azerbaycan ilişkilerinde Türkiye’nin göz ardı edilemeyecek bi rolü söz konusu. 

Türkiye, müttefiki Azerbaycan ve özellikle 7 Ekim 2023’ten sonra, İsrail arasındaki yakın ilişkilere dair kamuoyuna açık eleştirilerde bulunmaktan kaçınıyor.

Türkiye ve İsrail arasında 1949’da tesis edilen diplomatik ilişkiler, 2010’daki Mavi Marmara olayından sonra krize girdi.

İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog ve dönemin İsrail Başbakanı Yair Lapid’in arka arkaya Türkiye’ye yaptıkları ziyaretlerin ardından iki ülke Ağustos 2022’de ilişkilerde tam normalleşmeye gitti.

Ancak İsrail’in 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze’de operasyon başlatmasıyla iki ülke de büyükelçilerini geri çekti.

Azerbaycan: Korku duymadan ‘Yadudi’yim’ denilebilen ülke 

APA News Agency’nin verilerine göre Azerbaycan, dünyadaki Yahudilerin İsrail’den sonra korku duymadan ‘Yahudi’yim’ diyebildiği ikinci ülke konumunda. Azerbaycan’daki yaklaşık 8 bin Yahudi, yine aynı verilere göre ülkedeki Yahudi topluluk kendisini  Azerbaycan’a ait hissediyor. 

1992’deki Birinci  Karabağ Savaşı’na gönüllü olarak katılan ve Azerbaycan’da ulusal kahramanı ilan edilen Albert Agarunov da Yahudi kökenli Azerbaycan yurttaşıydı. 

İsrail devleti kurulurken Azerbaycan’dan göç etmiş 100 bin ‘den fazla Azerbaycan kökenli Yahudi de, İsrail’de yaşıyor. 

Buna karşılık Azerbaycan’da yaklaşık 20  Yahudi sosyal, kültürel ve hayır kurumu bulunuyor. Yahudi Evi, Avrupa-İsrail Derneği, Azerbaycan Yahudi Kadınlar Derneği, Yahudi Kültür Merkezi, Uluslararası Yahudi Örgütü’nün Azerbaycan bölümü bunlardan bazıları. 

İlişkilerde ekonomi dengesi: Enerji ve savunma sanayii 

Azerbaycan, İsrail’in en büyük petrol tedarikçilerinden biri ve 2019 verilerine göre İsrail’in tükettiği benzinin %60’ından fazlasını sağlıyor. Ayrıca, Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SOCAR, 2023’te İsrail’in Tamar Gaz Sahası’nın %10 hissesini satın alarak doğalgaz alanında işbirliğini genişletti. 

Azerbaycan ayrıca, 1990’lı yıllarda enerji kaynaklarını küresel piyasalara ulaştırma hedefiyle Batı’ya yöneldi  ve İsrail, bu kaynakların hem önemli bir alıcısı, hem de kaynakların geniş pazarlara transferinde bir destinasyon noktası oldu. 

Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Hazar petrolün Batı’ya ulaştırılması için ortaya atılan birçok proje arasından Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın seçilmesinde de Yahudi finans kuruluşları etkili oldu

Buna karşılık 1999’da dönemin Azerbaycan Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev ile İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Efraim Sneh’in Bakü’de yaptığı görüşme iki ülkenin askerî alandaki işbirliğine ivme kazandırdı. İsrailli bazı askeri üretim şirketlerinin Azerbaycan’da temsilcilikleri var, bu firmalar askerî teçhizatların modernizasyonunda da yer alıyor.

İsrail firmaları Azerbaycan’a gelişmiş havacılık sistemleri, füze savunma sistemleri, insansız hava araçları, tanksavar, top, telsiz cihazı sistemleri satıyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) verilerine göre, 2011-20 yıllarında İsrail yaklaşık %27’lik pay ile Rusya’dan sonra Azerbaycan’ın en fazla silah ithal ettiği ülke.2 SIPRI ayrıca 2016-2020 yılları arasında İsrail’in Azerbaycan’a silah satışının arttığını, hatta bu dönemde İsrail’in bütün silah ihracatının %17’sini Azerbaycan’a yapılan satışların oluşturduğunu da not ediyor