Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’ye ziyarette bulunan Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati ile Ankara’da bir araya geldi.
Türkiye-Mısır Ortak Planlama Grubu Birinci Toplantısı’nın eş başkanlığını yapan iki Bakan, görüşmenin ardından bir otelde düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Fidan, konuşmasına Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelirken düşen C-130 kargo uçağında hayatını kaybeden askerler için başsağlığı dileyerek başladı. Gürcistan makamlarıyla yakın temas halinde olduklarını belirten Fidan, arama-kurtarma çalışmalarına verdikleri hızlı destekten dolayı teşekkür etti.
İkili ilişkilerde iş birliği artırılacak
Fidan, Cumhurbaşkanları düzeyinde yürütülen irade ve vizyon sayesinde Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerde önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi. “4 Eylül 2024’te düzenlenen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi (YDSK) Birinci Toplantısı, ikili ilişkilerimiz açısından dönüm noktası oldu” diyen Fidan, Ortak Planlama Grubu toplantısında tüm iş birliği alanlarının detaylı şekilde ele alındığını belirtti.
Mısır’ın Afrika kıtasındaki en büyük ticaret ortağı olduğunu ifade eden Fidan, 2024 yılında Türkiye-Mısır ticaret hacminin bir önceki yıla göre yüzde 11 artarak 9 milyar dolara yaklaştığını söyledi. Hedefin ticaret hacmini 15 milyar dolara çıkarmak olduğunu belirten Fidan, ulaştırma, enerji, sağlık ve hidrokarbonlar gibi stratejik alanlarda iş birliğinin derinleştirileceğini vurguladı.
Askeri ve güvenlik iş birliği güçlendirilecek
Fidan, iki ülkenin askeri alandaki iş birliğinin son dönemde arttığını, karşılıklı ziyaretler ve tatbikatlarla güvenlik diyaloğunun ilerletileceğini söyledi. Savunma sanayi ve ortak projelerle iş birliğinin güçleneceğini ifade etti.
‘Mısır’ın ev sahipliğindeki konferansa inşallah katkımızı sunacağız’
Fidan, Gazze’de insani yardımların ulaştırılması için Mısır’ın yürüttüğü çabalara destek verdiklerini belirterek şunları söyledi:
“Hamas ateşkesin kalıcı olması yönünde yapıcı adımlar atma iradesine sahip olduğunu göstermektedir. Aynı anlayışın İsrail tarafında da olması gerekmekte. İsrail’in insani yardımların girişi için tüm engelleri kaldırması ve tüm sınır kapılarını açmasına yönelik çağrımızı bir kez daha yineliyoruz. Mısır’ın insani yardım konusundaki çabalarını takdirle karşılıyor ve yardımlarımızın Gazze’ye ulaştırılması için verdiği destek için kendilerine buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Bugün bir yardım gemimiz taşıdığı yaklaşık 810 ton insan yardımla Mersin Limanı’ndan El Ariş Limanı’na hareket etti. Gazze’de geçici barınma alanlarının oluşturulması ve yeniden imar sürecinde de tüm imkanlarımızı seferber edeceğiz. Önümüzdeki günlerde Mısır’ın ev sahipliğinde düzenlenmesi planlanan Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden imarı konusundaki uluslararası konferansa inşallah katkımızı da sunacağız.
Gazze’deki idari ve güvenlik düzenlemeleriyle ilgili bir Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararı çıkarılmasına yönelik çalışmalar bildiğiniz gibi devam ediyor. Zaman zaman da bu konuda açıklamalarda bulunuyoruz sizin sorularınıza istinaden. Önümüzdeki süreçte istikrar gücünün sahadaki görev alanının açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç bulunmakta. Keza, Gazze’nin yönetimini üstlenmesi öngörülen Filistin Komitesi ve Barış Kurulu konusunda da yasal ve siyasi çerçevenin net bir şekilde belirlenmesi gerekmekte. Mısır başta olmak üzere sürece katkı sağlayan ülkelerle bu konulardaki istişarelerimizi kesintisiz ve yoğun bir biçimde sürdürmekteyiz.”
‘Gazze Filistin’in bir parçası’
Gazze’nin Filistin’in bir parçası olduğunu vurgulayan Fidan, uluslararası toplumun Filistinlilerin yönetimini esas alması gerektiğini belirtti. Libya ve Sudan’da kalıcı istikrar sağlanması, sivillere yönelik saldırıların durdurulması, Suriye gibi bölgesel konuların da Türkiye-Mısır iş birliği çerçevesinde ele alındığını aktardı.
‘Türkiye, Suriye’ye destek sağlamaya devam edecektir’
Suriye’nin bölgesel ve uluslararası alanda elde etmekte olduğu konum son derece memnuniyet vericidir. Sayın Şara’nın Washington’u ziyaret etmesi bu bakımdan önemli bir gelişme teşkil etmiştir. Suriye’nin IŞİD ile Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na katılmasından da memnuniyet duymaktayız. Bu sayede Suriye’nin terörle mücadele kapasitesinin geliştirilmesi ve güvenlik ortamının iyileştirilmesi için de ilave imkanlar ortaya çıkmıştır. Türkiye, terörden arınmış, güvenliği tesis edilmiş ve toprak bütünlüğüne sahip Suriye vizyonuna destek sağlamaya devam edecektir. Türkiye ve Mısır’ın ortak çabaları milletlerimizin ve tüm bölgemizin barış, istikrar ve refahına hizmet etmektedir. Bu anlayışla yürüttüğümüz yakın iş birliğinin somut sonuçlar doğuracağına, doğurmakta olduğunu da görüyoruz, yürekten inanıyorum.”
Abdulati: Firavun Krallarından birinin heykelinin replikasını hediye etmek istiyoruz
TSK’ya ait bir C130 askeri kargo uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybeden 20 asker için başsağlığı dileyen Abdulati, şöyle konuştu:
“Türkiye’yi üçüncü kez ziyaret etmiş bulunuyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kabul edilmekten şeref duydum. Değerli kardeşim Dışişleri Bakanı ile ikili meseleleri ve uluslararası konuları ele alma imkanımız oldu. Ortak Planlama Grubu’nun Birinci Toplantısı’na da eş başkanlık ettik. Bu toplantıyla şu hedefleniyor ki, ikili ilişkilerimiz daha da gelişsin. Şundan dolayı da mutluyum ki, ziyaretim iki dost ülkenin diplomatik münesabetlerinin 100’üncü yılını kutladığı bir zamana tekabül ediyor. İki ülke arasında çok köklü bir tarih var, bir iş birliği, koordinasyon, barış ve istikrarı sağlamaya yönelik ortak çalışmalar var. Türkiye Cumhuriyeti’ne bir replika hediye etmek istiyoruz. Firavun Krallarından birinin heykelinin replikasını hediye etmek istiyoruz. Ankara’nın önemli bir yerinde kalıcı bir abide olmasını diliyoruz ki, böylece iki ülke arasındaki dostluğun somut bir timsali olacaktır.”
‘Türkiye’nin Mısır’daki yatırımlarını önemsiyoruz’
Ortak Planlama Grubunun Birinci Toplantısı’nda ikili ilişkilerin ele alındığını kaydeden Abdulati, “İlişkilerimizi ilerletmeye yönelik ortak irademizi yineledik” diyerek şöyle devam etti:
“Zira önümüzdeki süreçte buna ihtiyaç var. İlgili kurumlar da bu doğrultuda temaslarını sürdürüyor. Ortak çalışmaları sürdürmenin önemini vurguladık. İki ülke liderinin talimatıyla 15 milyar dolar ticaret hacmine ulaşmaya yönelik adımların atılmasının önemini vurguladık. Bu doğrultuda tüm engellerin kaldırılmasına yönelik çabaları da ele aldık. Yatırım olanaklarını artırmaya yönelik bir iklim yaratmaya ilişkin çalışmaların önemini de vurguladık. Türkiye’nin Mısır’daki yatırımlarını önemsiyoruz. Mevcut durumdan memnunuz fakat daha da artırılabilir bir alan söz konusu.
Mısır, Türkiye, Katar ve ABD çabalarının sonucunda Şarm El-Şeyh’te bir anlaşma sağlandı. İki devletli çözümlü devletin gerçekleşmesi, 1967 sınırları içerisinde, başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulmasının önemini ve bu doğrultuda Türkiye ve Mısır’ın ortak çabalarının önemini de vurguladık. Bugünkü görüşmelerimizde halihazırda New York’taki müzakereleri de ele aldık.”
‘Suriye’yi desteklemeliyiz’
Abdulati, sözlerine şöyle devam etti:
“Değerli kardeşim Hakan Bey’e bir davetiye takdim ettim. Gazze’nin yeniden imarına yönelik Kahire’de misafir edeceğimiz uluslararası konferansa davet ettim. Bu konferans vesilesiyle tüm imkanları seferber ederek Gazze’nin yeniden imarını sağlamak hedefleniyor. Zira Gazze’de büyük bir yıkım var.
Suriye’nin güvenlik, istikrar, egemenlik ve bütünlüğüne yönelik desteğimizi ifade etmek istiyorum. Suriye’yi desteklemeliyiz ki bölgedeki faal rolüne tekrar dönsün, Arap toplumunda, İslam aleminde ve uluslararası toplumda yerini alsın.”
Beyaz Saray’daki görüşmeler aktarıldı
Bakanlar, ortak açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
ABD’deki temasları anımsatılan Bakan Fidan, “Görüşmelerde hangi başlıklar ele alındı” sorusu üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
“Beyaz Saray’daki görüşmelerimiz oldukça verimli geçti. Sayın Trump ile Sayın Şara arasında yapılan görüşmelerin bir kısmına katılma imkanımız oldu. Orada özellikle Türkiye’nin Suriye’deki kritik konulardaki pozisyonunun ne olduğunu açıkçası ortaya koyma imkanımız oldu. Amerika, Suriye ve Türkiye iş birliğinde bu sorunlara nasıl çözüm getirilebilir, özellikle ülkenin birliği, bütünlüğü meselesiyle ilgili neler yapılabilir, bu konu önemliydi. Başkan Sayın Trump’ın bu konuda hassasiyet göstermesini biz fevkalade önemli önemli görüyoruz. Özellikle Suriye’deki yeni yönetimin başarısı için uluslararası toplumun hep birlikte el birliğiyle çalışması ve bir istikrarın ortaya çıkması, huzurun ortaya çıkması, mültecilerin dönmesi ve yeni Suriye’nin bölgedeki hiçbir ülke için olmaması konuları önemli bir konu. Bu konuda Amerika, Türkiye ve bölge ülkelerinin iş birliği fevkalade önemli. Bu konuda Cumhurbaşkanımızın vizyonunu Sayın Trump’a ifade etme imkanımız oldu o toplantıda.
Daha sonraki görüşmelerde Başkan Yardımcısı J.D. Vance, Dışişleri Bakanı ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Marco Rubio, Orta Doğu Özel Temsilcisi Sayın Witkoff, Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack’ın da olduğu görüşmeler oldu. Ayrı ayrı görüşmelerimiz oldu. Tabii burada özetleyecek olursak, neleri konuştuk, Suriye meselesini derinlemesine konuştuk. Suriye, Türkiye ve Amerika’nın Dışişleri Bakanları’nın olduğu bir üçlü toplantımız oldu ayrıca, Sayın Trump ve Sayın Şara’nın toplantılarından sonra. Orada da Dışişleri Bakanları olarak daha detaylı konuları ele alma imkanımız oldu. Özellikle Suriye ve İsrail arasındaki güvenlik dengesinin bir mütabakata varılarak sağlanması, bu konuda bölge ülkelerinin endişelerinin giderilmesi konusunda neler yapılabilir, onu gördük. Amerika’nın gerek güneydeki Dürzilerle ilgili sorunda, gerek Kuzeydoğu’daki YPG ile ilgili sorunda yapıcı bir rol oynamaya çalıştıklarını memnuniyetle görüyoruz. Bu tabii ki ülkenin istikrarı için önemli.
‘Gazze meselesiyle ilgili görüşlerimizi değerlendirme imkanımız oldu’
Gazze meselesi ve BM Güvenlik Konseyi kararı, bununla beraber oluşturacak muhtemel bir Uluslararası İstikrar Gücü, burada kim, nasıl rol oynayabilir, bizim düşüncelerimiz nelerdir, bunları detaylıca ele alma ve görüşlerimizi karşılıklı değerlendirme imkanımız oldu. Bu da açıkçası önemli bir noktaydı. Özellikle Sayın Witkoff ile yaptığımız uzun görüşmede Ukrayna’daki durumu ve Türkiye, Amerika bu konuda nasıl bir rol oynayabilir, Rusya-Ukrayna arasında devam eden görüşmelerin daha ileri taşınması, tıkanmış gözüken bazı noktaların aşınması nasıl mümkün olabilir, bununla ilgili uzun görüş alışverişlerinde bulunma imkanımız oldu. Gazze’deki ateşkes süreciyle ilgili devam eden bazı sorunlar var, onları nasıl aşarız o konuları da ele aldık.
Verimli bir yarım gündü Beyaz Saray’da. Önemli bütün aktörlerle Türkiye’yi ve bölgeyi ilgilendiren görüşlerimizi paylaşma ve karşılıklı değerlendirme imkanımız oldu.”
Gazze’de ateşkesin sürdürülmesine yönelik son durum ne?
Her iki Bakan’a Gazze’de ateşkesin sürekliliğini sağlamak, insani yardımların güvenli ve kesintisiz erişimini temin etmek üzere BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan taslak karara ilişkin değerlendirmeleri, ateşkesin sürekliliğini sağlamaya yönelik görüşmelerde son durumun ne olduğu ve bu konuları garanti altına almak için Türkiye ve Mısır’ın hangi adımların atmasını gerektiğini düşündüğü soruları yöneltildi.
Abdulati yanıtında, “Şu an şu ana odaklıyız. ABD’nin sunduğu bir karar taslağı var ve bu taslakla ilgili tartışmalar devam ediyor. Çünkü bu karar çok önemli olacak. Oluşacak oluşumların, komitelerin yetki alanlarının belirlenmesi son derece önemli. İnce elenip sıkı dokunulması gereken bir konu. Böylece Filistin halkının haklarını muhafaza edeceğiz. Bu maddelerin aynı zamanda uygulanabilir olması gerekiyor. ABD’deki dostlarla diyaloglar devam ediyor. Gerek Türkiye tarafından gerek Mısır tarafından ve diğer bölge ülkeleri, bütün ilgili ülkeler ve Avrupa ülkeleri, Çin, Rusya, herkes diyalog sürdürüyor. Umarız bu konuda mutabık kalınır ve en yakın zamanda bu karar çıkar ve böylece Uluslararası İstikar Gücü Gazze’de görevlendirilir” ifadelerini kullandı.
‘Doğrunun yanında olduğumuz sürece geri adım atmamızı gerektiren hiçbir şey yoktu’
Fidan, aynı soruya ilişkin değerlendirmesinde, Türkiye ve Mısır’ın insani yardımlar, Gazze’de savaşın sona erdirilmesi ve iki devletli çözümün ilerletilmesi konularında çok yakın bir iş birliği içinde olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Bunların üçü de farklı farklı kulvarlar, ayrı mesailer, ayrı ilişkiler, ayrı teknikler gerektiriyor. O konuda da başta BM Güvenlik Konseyi toplantıları, Arap Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Avrupa aktörleri… Yani kaç defa seyahat ettik beraber, kaç defa diğer aktörlerle beraber bir araya geldik, ne kadar beraber üzüldük, ne kadar beraber kızdık, ne kadar beraber sevindik, anlatamam. Ama her zaman bir kardeş dayanışması içerisinde olduk, meselemizi ilerletmek için. Çünkü haklı olduğumuza hep inandık. Biz doğrunun, barışın, adaletin yanında olduğumuz sürece geri adım atmamızı gerektiren hiçbir şey yoktu. Bütün gücümüzle en profesyonel halimizle iş birliğimize devam ettik. Bundan sonra da devam edeceğiz.
Şunun da bilincindeyiz. Önümüzdeki sorunları teker teker çözsek de bir sonraki sorun daha kolay olmuyor. İşin doğasında bu var. Giderek daha da artan güçlüklerle, sorunlarla karşılaşabiliyoruz. Önemli olan bizim daha koordineli, daha yakın, daha profesyonel bir şekilde çalışmalarımızı devam ettiriyor olmamız. Her iki ülke liderliğinin de Cumhurbaşkanlarımızın bu konuda bir irade beyanı var. Bizler de Bakanlar olarak diğer kurumlarımız, istihbarat kurumlarımız başta olmak üzere hepsi sağ olsunlar yardım kurumlarımız dahil olmak üzere el birliğiyle ellerinden geleni yapıyorlar. Ama bugünkü toplantıda şunu yaptık. Kriz konularına, güvenlik konularına beraber çalışıyoruz ama aramızda halkımızın refahı için önemli olan ticaret konusu, ulaştırma konusu, enerji konuları da var, onları da ihmal etmeyelim, onlara da ağırlık verelim kararını aldık.” (ANKA)




