• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Hakan Tosun cinayetine tepkiler: Karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz

Hakan Tosun cinayetine tepkiler: Karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz

İstanbul Barosu Hakan Tosun için yaptığı açıklamada ‘Gazeteci Hakan Tosun cinayetinin karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz’ ifadelerine yer verirken DİSK Basın İş de “Hakan Tosun için adalet istiyoruz’ diyerek adalet talep etti.

Hakan Tosun cinayetine tepkiler: Karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz
Hakan Tosun cinayetine tepkiler: Karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 14 Ekim 2025 21:43

Gazeteci ve ekoloji aktivisti Hakan Tosun’u öldürülmesine tepkiler sürüyor. İstanbul Barosu yaptığı açıklamada “Gazeteci Hakan Tosun cinayetinin karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer verirken DİSK Basın İş de “Hakan Tosun için adalet istiyoruz” diyerek adalet talep etti.

Toplumsal barışa saldırı

Cinayeti ‘toplumsal barışa saldırı’ olarak değerlendiren İstanbul Barosu’nun açıklaması şöyle:

Yıllardır doğanın, yaşam savunucularının, haksızlığa uğrayanların sesi olan Hakan Tosun’un bir saldırı sonucu beyin ölümünden sonra kaybettiğimizi derin bir kederle öğrenmiş bulunmaktayız. Henüz nedeni belirlenemeyen bu menfur saldırı, yalnızca değerli bir basın emekçisini aramızdan almakla kalmamış, aynı zamanda ifade özgürlüğüne, basın emekçilerine ve halkın haber alma hakkına da açık bir saldırı oluşturmuştur.

Ekoloji aktivisti gazeteci ve belgeselci Hakan Tosun’un kaybı, arkasında çok fazla soru işareti bırakmıştır. Kendisine yapılan saldırının bir an önce aydınlatılması için Basın ve İletişim Hukuku Komisyonu olarak olayın takipçisi olacağımızı kamuoyuna buradan duyuruyoruz. Zira, gazetecilere yönelik bu tür belirsiz saldırılar basın emekçilerini sadece bir gazetecinin değil, yaptığı haberler nedeni ile kamuoyunun da bilgi alma hakkının hedefe alınması anlamına gelmektedir. Geçtiğimiz aylarda Evrensel gazetesinin İzmir bürosunun kurşunlanması, bugün Hakan Tosun’un sokak ortasında darp edilerek ölümüne sebep olunması, basına yönelik saldırıları başka bir boyuta taşımaktadır.

Bu olayın aydınlatılmaması demek gazetecilerin yaşam hakkına yönelik saldırıların da önünün açılmasına sebebiyet vermek anlamına gelecektir. Dolayısıyla olayın aydınlatılmasına sadece bir adli vaka olarak bakmak yetersiz kalacaktır. Burada haberleri nedeni ile saldırıya açık hale getirilen gazetecilerin güvenliğine dair yapısal sorunlar da ortaya çıkmaktadır.

Ülkemizde gazetecilerin yaşam hakkına yönelik saldırılar tam anlamı ile aydınlatılmayınca, cezasızlık politikası bu alanda da devam ettiği müddetçe, sadece faillerin değil, azmettiricilerin de ortaya çıkarılması için soruşturma yapılmayınca basına ve basın emekçilerinin hayatına yönelik bu saldırılara karşı tüm toplumsal kurumların ortak mücadelesinin varlığının önemi ortaya çıkmaktadır.

Hakan Tosun, meslek hayatı boyunca tarafsız, dürüst ve sorumlu habercilik anlayışıyla tanınmış; halkı doğru bilgilendirmek adına büyük bir özveriyle görevini yerine getirmiştir. Kendisine yapılan bu alçakça saldırının aydınlatılması gerekmektedir.Basına yönelik her türlü baskı, tehdit ve şiddet; demokratik değerlere, insan haklarına ve aynı zamanda toplumsal barışa yapılmış bir saldırıdır. Ailesine, sevenlerine, basın camiasına baş sağlığı diliyor, bu cinayetin üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğimizi, sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı kamuoyuna açıkça ilan ediyoruz.”

‘Adalet mücadelesinin takipçisiyiz’

“DİSK Basın-İş ise Hakan Tosun’un öldürülmesine tepki gösterdiği açıklamasında adalet talebini vurguladı. “Olay yerindeki kamera kayıtlarının akıbeti, bu kayıtların alınıp alınmadığı, manipüle edilip edilmediği, kolluk kuvvetlerinin müdahalesi olup olmadığı gibi kritik sorular hâlâ yanıtsızdır. Kamuoyuna servis edilen görüntüler parçalı, tam olayı ortaya koymayan niteliktedir.” ifadelerinin yer aldığı DİSK Basın İş açıklaması ise şöyle:

Hakan Tosun için adalet istiyoruz!

10 Ekim gecesi İstanbul Esenyurt’ta uğradığı saldırı sonucu ağır yaralanan ve ardından beyin ölümü gerçekleşen gazeteci/belgeselci Hakan Tosun, iki gün boyunca kimliksiz olarak hastanede tutuldu. Parmak izi ya da yüz tanıma işlemleri yapılmadığı için ailesi kendisine ancak günler sonra ulaşabildi.

Olay yerindeki kamera kayıtlarının akıbeti belirsiz, kamuoyuna servis edilen görüntüler ise parçalı ve gerçeği ortaya koymaktan uzak.

Bu süreçte kamuoyunun, ailenin ve meslektaşlarının yönelttiği sorular hâlâ cevapsız:

Saldırganlar kimdir, neden saldırdılar, arkalarında kimler vardır? Hakan’ın eşyaları nerededir? Hastanede kimliği neden tespit edilmedi? Ve neden hiçbir yetkili çıkıp bu sorulara yanıt vermemektedir?

Bugün Türkiye’de iktidar, halkın en temel hakkı olan yaşam hakkını bile koruyamaz hale gelmiştir.

Bu cinayetin faili yalnızca o gün Hakan Tosun’a saldıranlar değildir; bu cinayetin gerçek sorumlusu, cezasızlığı sistematik hale getiren siyasi iktidardır.

Hukuku kendine göre dizayn edenler, halkı korku ve zorla hizaya getirmeye çalışanlardır.

Hakan Tosun’un öldürülmesi yalnızca bir “olay” değil, bir toplumsal uyarıdır.

Bu cinayet cezasız bırakılırsa, bu ülkede hiçbir yurttaşın can güvenliğinin olmadığı bir kez daha anlaşılacaktır.

Şu hususlara dikkat çekmek istiyoruz:

Hakan Tosun’un hastanede uzun süre kimliksiz olarak kaydedilmesi, parmak izi alınmaması ya da yüz tanıma prosedürleri uygulanmaması kabul edilemez.

Bu süreçte aileye geç bilgi verilmesi, resmi makamların görevini yerine getirmediği kuşkularını doğurmaktadır.

Olay yerindeki kamera kayıtlarının akıbeti, bu kayıtların alınıp alınmadığı, manipüle edilip edilmediği, kolluk kuvvetlerinin müdahalesi olup olmadığı gibi kritik sorular hâlâ yanıtsızdır.

Kamuoyuna servis edilen görüntüler parçalı, tam olayı ortaya koymayan niteliktedir.

Saldırganlara ait kimlik bilgileri, telefon numaraları ve bağlantılar tespit edilmiş olabilir; ancak bu kişilerin gerçek motivasyonları, arka plandaki ilişkiler, saldırının planlı mı olduğu, Hakan’a ait eşyaların neden kayıp olduğu ya da alındığı gibi hususlar tam olarak açıklığa kavuşmamıştır.

Bu tablo karşısında taleplerimiz nettir:

Bu saldırının derhal, bağımsız ve şeffaf biçimde soruşturulması, kolluk kuvvetleri, hastane yönetimi ve ilgili tüm kurumların süreç boyunca denetlenmesi,

Kamera kayıtlarının orijinal hallerinin izlenmesi için mahkeme kararıyla avukatlar ve bağımsız uzmanların erişimine açılması,

Kimlik tespitinin neden yapılmadığına dair resmî bir açıklama yayımlanması,

Aileyle doğrudan iletişim kurulması, süreç hakkında düzenli bilgi verilmesi, psikolojik ve hukuki destek sağlanması,

Olayın basın, medya ve halk gözetimi altında tutulması, kamu denetiminin eksik bırakılmaması.

Hakan Tosun, bağımsız haberciliği ile; çevreye ve topluma duyarlılığı ile tanınan bir gazeteciydi.

Bu soruşturma yalnızca bir failin bulunması değil, aynı zamanda özgür basın, kamu vicdanı, hesap verebilirlik ve demokrasi açısından da bir sınavdır.

Biliyoruz ki hakikat susturulamaz. Adalet talebi bastırılamaz. Emekçilerin öfkesi yok sayılamaz. Bu nedenle mücadelemiz yalnızca Hakan Tosun için değil, bu ülkede onurluca yaşamak isteyen herkes içindir.

DİSK Basın-İş olarak açıkça ilan ediyoruz:

Hakan Tosun için adalet mücadelesinin takipçisiyiz.

Gerçeğin gizlenmesine, halkın haber alma hakkının engellenmesine izin vermeyeceğiz.

Basına ve hakikat emekçilerine yönelik baskılar karşısında geri adım atmayacağız.

Adalet sağlanana kadar bu davanın her aşamasının takipçisi olacağız.

Hakan Tosun için adalet, hakikat için mücadele!”