En başta söylemekte yarar var.Mezhebi çok geniş, sınırsız bir kavram şu popülizm. Ayrıca her cenahtan saz çalanı var. Şimdilerde dünya genelinde sağ kanat popülizm revaçta.
İster siyasette ister sanatta, yaşamın hangi alanında olursa olsun popülizm; üzerinde yaşanılan değerlere karşı içten bir sabote hareketidir, o değerleri çözücü ve ziyan edicidir.
Sorunların çözümünde daralma gösteren modern yaşam insanı, bu daralmanın hem objesi hem nesnesi olarak son tahlilde ‘kendine’ tanıklık etmektedir. Maruz kaldığı kuşatmanın mağduru olduğu gibi, sebebi de olmanın açmazı içerisindedir aslında. Bu ironik hal ona, içinde bulunduğu durumdan çıkma zorluğu yaşatmaktadır. Buna insanın kendine rağmen kendiyle bir savaşı da diyebiliriz.
İnsanların çoğu, popülizmin bir sosyal hastalık olduğunu göremezler. Hele bizim gibi, popülizmin şark usulü adı olan halk yardakçılığının bir kültür olarak yerleşik olduğu toplumlarda, vatandaşın neyin popülizm olduğunu görmesi çok daha zordur. Vatandaşın kendi tercihlerimizin cezasını çektiğimizi anlamasına ve gidişatı değiştirecek önlemlere destek vermesine en büyük engel de yine popülizmin kendisidir.
***
Popülizm, yüzyıl öncesinde ortaya çıkan bir akım olmasına karşın sanatta ve politikada yıllarca etkinliğini sürdürmüş bir kavram. Türkçe’deki karşılığı sözlüklerde ‘Halkçılık’ gibi masumane bir anlamı olan popülizm, ‘halk’ kavramını donmuş bir kavram olarak anlamak ya da salt bugünkü halk gerçeğine yaslanmak gibi zaafları bünyesinde barındırdı her zaman. Böyle bir konum toplumun yarınlarına ışık tutucu nitelikte olamaz.
Halk, yani büyük çoğunluk alışılagelmiş bir yapı içinde yeterince eğitilmemiş olabilir. Alışılmışlıktan sıyrılarak yaşamı zenginleştiren, yeni duyarlılıklar, beğeniler, bakış açıları getiren gerçek sanat, işin ilk basamağında halkın bir bölümü oylamasa, anlamasa da, yarının daha yetişmiş, daha gelişkin halkının dünyasına giren sanattır. Bunu, sanatsal yaratıcı çalışmayı ve sanatın anlam dolu özümlenişini yalnızca belirli bir azınlığın (ya da kesimin) yeteneğinden sayan ‘seçkincilik’le karıştırmamak gerek.
Popülizm, halkın çıkarlarını savunan bir akım olarak tanıtır kendisini ve ilginç hareket yeteneğine ve gelişimini milliyetçi fikirlerle birlikte göstermiştir. Totaliter eğilim ve rejimler tarih boyunca hep popülist söylemler kullanılarak gelişti. Halkın iyi ve güzel yönlerini öne çıkarıp edebiyatın temeli haline getiren, yanlışını ve eksiğini ise hasıraltı eden bu anlayış ister sağ, ister sol jargon kullansın, sonuçta yaptığı halkdalkavukluğudur.
’Toplumcu sanat’ adına işi öğreti çığırtkanlığına dökenlerin ortaya koydukları şeyler, tatsız-tuzsuz birer propaganda olmanın ötesine geçemiyorsa bunun nedeni biraz da o düşünceleri içlerine sindirerek bir yaşama biçimi haline getirememiş olmalarıdır.
‘Toplumcu sanat’ demek, halkın yalnızca açlığından, yoksulluğundan, geriliğinden söz etmek değildir. Hele bazı ideolojilerin çığırtkanlığını yapmak, sanatı bataklığa sürüklemektir. Amaç olsa da halk denizinde yitirilmiş bireysel bilinçleri, estetik değerleri öne çıkarmak, beslemek, ileri bir beğeni düzeyi yaratmak olmalıdır. Politikada olsun, sanat alanında olsun, halkın hemen hoşuna gitmek noktasında değil.
***
Sanatın halk kitlelerinin varlığı bilinciyle ilintisini dile getiren, ‘Halka bağlılık’ ya da ‘Halka yakınlık’ kategorilerini popülizmle karıştırmamak gerekir. Burada söz konusu olan, ‘yakınlık’ o yapının estetik ve zihinsel kapsamına hiç çaba göstermeksizin girmek, kolayından veya hemencecik anlaşılabilir olmak değildir. Okuyucu da bu konuda bir çaba gösterme durumunda olmalıdır. Bu çaba içinde olanlar zaten popülist eğilimlere yüz vermezler. Çünkü o temiz duygularını sömüren, sırt sıvazlayan, alkış toplamak için her türlü dalkavukluğa başvuran, ama aslında halkı bir yığın olarak gören, ustaca manevralarla kıvırtıp halkın ardına saklananı çok iyi tanırlar.
Popülizmin halkçılık adına, halkı ancak ‘seçkin’lerin yönetebileceğini, tarihe de bu seçkinlerin yön verdiklerini ileri sürer, halkı ‘yığın’ ve ‘sürü’ olarak görür. Popülizmin gerçek halkçılıkla uzak-yakın bir ilişkisi yoktur. Halkçılığın özgün anlamı popülizmle bağdaşmaz.Bunu anladığımız oranda işler daha kolay olacak.