• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Halklar ve inançlar konferansında ‘sürece destek’ çağrısı

Halklar ve inançlar konferansında ‘sürece destek’ çağrısı

Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin Mardin’de düzenlediği Mezopotamya’da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı’nda Barış ve Demokratik Toplum Süreci tartışıldı.

Halklar ve inançlar konferansında ‘sürece destek’ çağrısı
Halklar ve inançlar konferansında ‘sürece destek’ çağrısı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 11 Ekim 2025 17:31
  • Güncellenme: 11 Ekim 2025 17:35

Demokratik Birlik İnisiyatifi’nin Mardîn’de düzenlediği “Mezopotamya’da Halklar, İnançlar ve Demokratik Ortak Yaşam Konferansı”, panellerle devam etti. Avukat Ahmet Özmen moderatörlüğünde yapılan panelde Barış ve Demokratik Toplum Süreci tartışıldı.

Estukyan’dan ‘birlikte yaşam’ vurgusu

Agos Gazetesi Ermenice Sayfalar Sorumlusu Pakrat Estukyan, çözümün tek yolunun birlikte yaşamla mümkün olduğunu vurguladı.

Demokratik toplumun önemine değinen Estukyan, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin Türkler ve Kürtler kadar Ermeni, Süryani, Arap ve diğer kesimler için de önemli olduğunu ifade etti.

Estukyan, herkesin sürece destek vermesi gerektiğini söyledi.

‘Birbirimizi doğru tanımaya ihtiyacımız var’

Gazeteci Eyüp Burç, Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın çok önemli olduğunu kaydetti.

Eyüp Burç Ezîdî olduğuna işaret ederek, Ezîdîler ile ilgili bazı anekdotlar aktardı.

“Biz kendimizi hep Êzidî olmayanlardan dinledik.” diyen Eyüp Burç, “Êzidî olmayanların yazdıkları kaynaklardan okuduk. Bu nedenle hep birbirimizi yanlış tanıdık. Birbirimizi doğru tanımaya ihtiyacımız var. Biz birbirimizi doğru tanıdıkça demokratik toplumu inşa etme şansımız daha yüksek olacak” ifadelerini kullandı.

‘Anadilimizle yaşayabilmeliyiz’

Dil bilimci Ömer Gültekin, halkların “renk” olarak tanımlanmasının doğru olmadığını ifade etti.

Gültekin, “Aslında hepimiz buranın bir unsuruyuz. Renk değiliz. Bizler buranın insanlarıyız. Bizler burada yaşıyoruz. Bir İngiliz buraya gelir yerleşirse bir renktir ama burada yaşayan Kürt, Süryani, Arap renk değildir. Barış sürecinde bir dil oluşturacaksak, bunlara da dikkat etmeliyiz. Bizi bizim dilimizle kabul etmeleri gerekiyor. Bizim dilimiz için yerel dil denilmesini kabul etmemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Gültekin, “Barış olacaksa hepimizin anadilimizle yaşayabilmemiz, anadilimizle var olabilmemiz gerekiyor” vurgusu yaptı.

‘Çoğulculuğumuza geri dönmeliyiz’

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç ise, Mezopotamya coğrafyasında yaşanan krizlerin çoklu krizler olduğunu kaydederek, “Günümüzün en büyük krizlerinden birini etnik, dini, mezhepsel çatışmalardan oluştuğunu görebiliriz” dedi.

Bir diğer krizin “güçlü bir kimlik problemi ve kaynak bölüşümünde eşitsizlik” olduğunu kaydeden Yüksel Genç, tüm bu krizlerin içinden çıkışın yolunun tarihsel gerçeklik olduğunu söyledi.

Yüksel Genç, çatışma girdabından çıkışın yolunu “Kaybettiğimiz yere geri dönüştür. Kaybettiğimiz yer çoğulculuğumuzu kaybettiğimiz yer, kaybettiğimiz yer birlikte yaşamı kaybettiğimiz, toplumculuğumuzu kaybettiğimiz yer. O nedenle oraya geri dönüşü sağlayabilmeliyiz” diye kaydetti.

Öcalan’ın bunu “Demokratik Toplum” olarak tanımladığını kaydeden Yüksel Genç, yeniden toplum olabilmenin yolunu “Devlet ve hegemonyanın oluşturduğu anlayışın içinde yok olarak değil, daha fazla toplum olabilmemizin yolunu bulmakla mümkündür. Burada Sayın Öcalan’ın demokratik ulus anlayışını yeniden incelemek gerekiyor” dedi.(MA)