Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (Ege-TUHAYDER), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi, hasta tutukluların durumuna dikkat çekmek için Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ile DEM Parti İzmir İl Örgütü, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Ege Temsilciliği, Demokratik Alevi Derneği (DAD) İzmir Şubesi, Jinart, İnsan Hakları Derneğinin (İHD) yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve STK temsilcisi katıldı.
Açıklamayı yapan Ege-TUHAYDER Eş Başkanı Ayfer Yıldırım, Türkiye’deki cezaevlerinde ağır tecrit, keyfi infaz uygulamaları ile tutukluların insan haklarının ihlal edildiğini belirtti. Adli Tıp Kurumu’nun yapısı itibariyle tarafsız ve bağımsız karar vermeye elverişli olmadığını vurgulayan Ayfer Yıldırım, “Aynı zamanda bürokratik işleyişi nedeniyle hasta mahpuslara aylarca zaman kaybettirmektedir. Bu yaklaşım, AİHM’in kararlarında tanımladığı üzere, işkence veya insanlık dışı muamele olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, yaşamını yitiren ya da hastalıkları geri dönüşsüz ilerleyen çok sayıda mahpus, devletin sağlık hakkını ve yaşam hakkını ihlal ettiğinin somut göstergesidir.
Hasta mahpuslara ilişkin mevzuatta hiçbir değişiklik yapılmaması, hasta mahpusların cezasının tehirine ilişkin süreçte ayrımcılık yapılması, hasta mahpusların uygun ve yeterli tedavi olanaklarına sahip olmaması, tedavi süreçlerinin ayrı bir cezaya dönüşmesi idarenin ve Bakanlıkların sorumluluklarını yok sayamayacağı bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır. Kurumlarımıza ulaşan başvurular neticesinde tespit ettiğimiz verilere göre Ege Bölgesindeki hapishanelerde en az 130 hasta mahpus bulunmaktadır” dedi.
Hasta tutukluların derhal tahliye edilmesi gerektiğini kaydeden Ayfer Yıldırım, “Ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalı ve infaz erteleme kararları bağımsız sağlık kurulları tarafından verilmelidir. Adli Tıp Kurumunun tek otorite olması uygulamasına son verilmeli, bilimsel ve tarafsız kurulların görüşleri esas alınmalıdır. Yine infazını tamamlamış, tahliye edilmesi gereken birçok mahpus, hapishane idarelerinin veya idare ve gözlem kurullarının keyfi kararlarıyla tahliye edilmiyor.
Kurumlarımıza ulaşan başvurular neticesinde tespit ettiğimiz verilere göre Ege Bölgesindeki hapishanelerde en az 24 mahpusun koşullu salıverilmesi keyfi ve hukuka aykırı olarak idare ve gözlem kurulu kararıyla ertelenmiş, mahpusların tahliyeleri engellenmiştir. İnfaz sürelerinin belirsizleşmesi hem özgürlük ve güvenlik hakkının hem de adil yargılanma hakkının ihlalidir.
Kuralsız ve keyfi şekilde uygulanan infaz politikaları, devletin cezalandırma gücünü sınırsız bir şekilde kullanmasına olanak tanımakta, bu da temel hak ve özgürlüklerin açıkça gasbedilmesi anlamına gelmektedir. İdare ve gözlem kurullarının keyfi uygulamalarına derhal son verilmelidir” diye belirtti.
Yılıdrım, “Bugün Türkiye’de barışçıl çözüm yollarının önünü açmak, toplumun tüm kesimlerinin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasını sağlamak ve hukukun üstünlüğünü yeniden inşa etmek için, başta hapishaneler olmak üzere tüm devlet kurumlarında insan haklarına saygılı bir reform süreci başlatılmalıdır. Hapishanelerde uygulanan ayrımcı ve keyfi uygulamalara derhal son verilmelidir. Bizler, tüm toplumu ve kamuoyunu bu hak ihlallerine karşı duyarlılık göstermeye, demokratik hukuk devleti mücadelesine destek olmaya ve sorumluluk almaya çağırıyoruz” diye konuştu. (MA)