Beyoğlu’nda bulunan Merdiven Art Space, kentin yıkım, inşa ve yeniden inşa döngüsünü içeren bir hafıza yolculuğuna ev sahipliği yapıyor.
Sanatçı Osman Bozkurt’un fotoğraf, video, ses, heykel ve ses yerleştirmelerden oluşan eserlerinin yer aldığı “Hatırla” sergisi, bu yolculuğu deneyimlemek isteyen sanatseverleri bekliyor.
Bozkurt, amatör bir arkeolog olarak topladığı molozları birer hatırlatıcı olarak kullanıyor, şehrin izlerini gün yüzüne çıkarırken; toplumsal ve kişisel anlamda yıkım ve yeniden inşa süreçlerini de ele alıyor.
‘Zaman, hafıza ve döngü kavramlarını odağına alıyor’
Sergi hakkında İlke TV’ye konuşan Osman Bozkurt, “Hatırla”nın zaman, hafıza ve döngü kavramlarını odağına alan bir sergi olduğunu aktardı.
Serginin ortaya çıkışı ise Covid-19 pandemisi döneminde Bozkurt’un Pangaltı’ndaki stüdyosunun yanında bulunan yapının yıkımına kadar uzanıyor. Bozkurt’un burada karşısına çıkan bir Marsilya kiremidiyle amatör arkeologluk süreci başlıyor. Sanatçı, arkeolojik bir alanmış gibi bölgede çalışıyor ve bu süreçte çektiği “domestik arkeoloji” videosu başlangıç işlerinden biri oluyor.
Bozkurt, videonun ardından projeyi genişletmeye karar verdiğini dile getirerek devam ediyor:
“Bu sergi süreci aşağı yukarı bir yıllık bir zaman aldı. Ama daha ötesinde bu yapı kalıntıları ve şehirle kurduğum ilişki, özellikle Küçükpazar bölgesindeki çalışmaları da dahil edersem 10 yıl öncesine kadar gidiyor. Serginin bütününe yayılan fotoğraf, ses yerleştirmesi, yapı kalıntılarından oluşturduğumuz heykeller ve diğer hazır yapım işler aslında birer metafor. Yani yapı kalıntılarının kendi önemlerinin dışında bir aradalıkları ve kurdukları ilişkiler benim için farklı bir ifade aracı olarak var.”
Bozkurt’un Pangaltı’daki stüdyosunda bir çatı katı ve orada küçük bir camı var. Domestik arkeoloji projesi için çok sık kullandığı alan hakkında “Orası benim için bir giriş, çıkış ve hava alma noktasıydı” diyor ve ekliyor:
“Pandemide herkesin kapalı kaldığı, sokağa çıkamadığı o zaman diliminde çatı ve o küçük pencere aslında benim yaşam alanım haline de dönüştü. Ve benim için bir çalışma alanıydı da… Bana şunu hatırlattı; neolitik dönemde aslında evlerin kapıları yoktu. Çatıda kapıları vardı ve çatı aynı zamanda bir sosyalleşme alanı olarak da kullanılıyordu.”
‘Her yıkım yeniden inşa sürecini de beraberinde getiriyor’
Domestik arkeoloji videosu sırasında topladığı yapı kalıntıları, özellikle marsilya kiremitleri sanatçıyı romantik bir arkeolog edasıyla düşünmeye sürüklemiş:
“Önümde iki tane dünya savaşı görmüş, bir sürü pandemi yaşamış 150 yıllık nesnelere bakıyordum. Bu süreç tabii ki beni içinde bulunduğumuzun pandeminin hiçlik duygusuna da sürükledi. Aslında bu kadar önemsediğimiz zamanın o kadar da önemli olmadığı fikrine vardım.
İki tane dünya savaşı geçirmiş bu kiremidi yapan ustanın belki de İspanyol gribinden öldüğü ya da tifoya yakalandığı noktasına geldim. Aslında birçok şeyin döngüden ibaret olduğu hissine de kapıldım. Kısa yaşam sürelerimizde bunu pek fark etmiyoruz ama bütün insanlık tarihini düşündüğümüzde bu yıkım ve yeniden inşa süreçleri hep var. Aslında her yıkım potansiyel olarak yeniden doğum, yeniden inşa sürecini de beraberinde getiriyor. Serginin bütün söylemeye çalıştığı şey bu.”
‘Yapı kalıntılarını birer zaman kapsülü olarak görüyorum’
Sanatçı, topladığı yapı kalıntılarının fiziksel öneminden ötesini, “Bunları adeta birer zaman kapsülü olarak görüyorum. Hem toplumsal hafıza anlamında hem de içerdikleri kültürel, tarihsel özellikler anlamında…” ifadeleriyle açıklıyor.
Osman Bozkurt, “Hatırla” ve geçmiş işlerinin birbiriyle bağlantılı ve bir süreklilik içerisinde ilerlediğini söyleyerek devam ediyor:
“Geçmişte yaptığım işler ve bu sergi projesindeki eserleri de düşündüğünüzde yarı dokümanter bir kent hafızası oluşturmaya çalıştığımı söyleyebilirim.
Aslında şehre bakışım hep farklı ölçeklerde ilerliyor. Her sergi, her eser, her proje… Bazen geniş ölçekte bakıyorum. Geniş panoramalar çektiğim serilerim var. Burada ise daha mikro ölçeğe indiğimi söyleyebilirim. Şehrin aslında mikro ölçekte yapı kalıntılarına bakarak bir anlatımda bulunuyorum.”
“Hatırla” 26 Ekim’e kadar Merdiven Art Space’de ziyarete açık.
Osman Bozkurt kimdir?
Sanatçı, Mimar Sinan Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nden mezun oldu ve çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak dersler verdi. Çalışmalarında, kentsel bir hafıza oluşturabilmek için şehirdeki yaşamın bilinçaltı inceliklerine ve unutulmuş paradokslarına fotoğraf ve video aracılığıyla tanıklık etmektedir. Kimlik ve temsiliyet biçimleri; kent hayatı ve mimarisi; kamusal ve özel alan arasındaki boşluklar, muğlaklıklar; toplumsal bellek bağlamında hatırlama ve unutma; kabullenme ve reddetme; işlev ve işlevsizleştirme ile kamusal yaratıcılık işlerinin ana aksını oluşturmaktadır.