• Ana Sayfa
  • Gündem
  • HDK’nin ‘Çözüm Barışta’ konferansı ikinci gününde

HDK’nin ‘Çözüm Barışta’ konferansı ikinci gününde

HDK’nin “Çözüm Barışta” konferansında sunum yapan Gülten Kışanak, barış sürecinin yalnızca silahların susması üzerinden tartışıldığını belirterek, asıl meselenin Kürt sorunu ile yüzleşmek olduğunu vurguladı.

HDK’nin ‘Çözüm Barışta’ konferansı ikinci gününde
HDK’nin ‘Çözüm Barışta’ konferansı ikinci gününde
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 9 Şubat 2025 16:40
  • Güncellenme: 9 Şubat 2025 16:42

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) tarafından İstanbul’da düzenlenen “Halkların Özgür ve Eşit Yaşamı Yolunda, Çözüm Barışta” konferansı ikinci gününde devam ediyor.

Konferansa ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok siyasetçi, aydın, tarihçi, hukukçu, akademisyen ve gazeteci katılım sağladı. Altı oturumdan oluşan konferansın ikinci gününde son iki oturum düzenleniyor, ardından da bir sonuç bildirgesi yayımlanacak.

Konferansın 2’nci günü “Türkiye’de barışın toplumsal zeminini nasıl inşa edeceğiz? başlıklı oturumla başladı.

Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) düzenlediği “Çözüm Barışta” konferansı, “Türkiye’de Barışın Toplumsal Zeminini Nasıl İnşa Edeceğiz?” başlıklı oturumla başladı.

Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik’in moderatörlüğünü yaptığı oturumda, Dr. Noemi Levy-Aksu, “Geçmişle Yüzleşme ve Hakikatlerin Ortaya Çıkarılmasının Toplumsal Barışa Katkısı: Toplumsal Adalet ve Güven İnşasında Kolektif Hafızanın Rolü” başlıklı bir konuşma yaptı.

Evrensel’de yer alan habere göre, “Olası bir barış sürecinde geçmişle nasıl yüzleşmeliyiz?” sorusuyla konuşmasına başlayan Aksu, geçmiş süreçlerin son bulmasıyla birlikte yeni yaklaşımların ortaya çıktığını belirterek, “Bir süreçten bağımsız olarak da nasıl olur’u düşünmeliyiz” dedi.

‘Toplumsal mutabakatı güçlendiren bir yaklaşım gerekli’

Hakikat ve Hafıza Komisyonu’nun çalışmalarına değinen Aksu, yüzleşilecek dönemin daha geniş ele alınması gerektiğini belirterek, “Sadece çatışmaları değil, toplumsal eşitsizlikleri, ırkçılığı ve sömürgeci politikaları da konuşmalıyız”dedi. Kolombiya’daki deneyime atıfta bulunan Aksu, bu ülkede sadece çatışmaların değil, yoksulluk ve toplumsal şiddetin de tartışıldığını ifade etti.

Türkiye’ye dair ise “Yüzleşme süreci yalnızca devlet politikalarına bağlı olmamalı, toplumsal mutabakatı güçlendiren bir yaklaşım gerekli” diyen Aksu, onarıcı adalet anlayışının zamansallığı aşan bir perspektife sahip olduğunu vurguladı.

Geçmişle yüzleşme olmadan barışa geçen ülkelerde yaşanan olumsuz deneyimlerden örnekler veren Aksu, “İspanya’da 40 yıl süren diktatörlük sonrası sınırlı bir yüzleşme yaşandı. Cezayir’de ise geçmişle yüzleşmeden barış sürecine geçildi ve bu, toplumsal kutuplaşmaları derinleştirdi” dedi.

“Yalnızca birilerinin acısına işaret etmek yeterli değil, ‘Nasıl yaşamak istiyoruz’ sorusuna cevap bulmalıyız” diyen Aksu, Türkiye’de devletin inkarcı yapısına dikkat çekerek, yüzleşme sürecinin sadece Kürt meselesiyle sınırlı kalmaması gerektiğini söyledi. “Gayrimüslim vatandaşların yaşadıkları, Ermeni Soykırımı, milliyetçilik ve sömürgecilik gibi kavramları da ele almalıyız” dedi.

Eğitim sisteminin yüzleşmenin önündeki en büyük engellerden biri olduğunu belirten Aksu, “Özellikle tarih eğitimi, alternatif anlatılar geliştirilmezse yüzleşme süreci eksik kalacaktır. Bu yüzden sivil toplumun hafıza çalışmaları toplumsallaştırılmalı” ifadelerini kullandı.

Kışanak: Barış neden sadece Kürtlerin talebi oluyor?

“Barışın Toplumsallaştırılması ve Çözümün Paydaşları” başlıklı sunumu ise Kürt siyasetçi Gültan Kışanak yaptı.

Konuşmasına “Özeleştiri yaparak başlamak istiyorum” diyerek başlayan Kışanak, “Neden barışçıl çözüm sadece Kürtlerin talebi oluyor? Devlet neden kalıcı bir müzakere süreci başlatmıyor?” sorularını yöneltti.

Önceki çözüm sürecini hatırlatan Kışanak, “İktidar süreci buzdolabına kaldırdıktan sonra yeni bir hazırlık yaptı. Biz ise hak ihlalleri ve travmalarla mücadele ederken dağınık bir şekilde sürece girdik. Stratejik bir yol haritasına ihtiyacımız var” dedi.

Barışın uzun yıllardır yalnızca “çatışma ve silahların durması” ekseninde tartışıldığını belirten Kışanak, “Silahların susması ancak geçici bir ara dönemdir. Kalıcı barış, hakikatlerle yüzleşerek mümkün olur. Türkiye, çatışma ile yüzleşti ama Kürt sorunu ile yüzleşmedi” dedi.

‘Kürt sorunu araçsallaştırıldı’

Kışanak, Kürt sorununun yalnızca iktidarla konuşularak çözülemeyeceğini vurgulayarak, “Siyasal partiler Kürt sorununu araçsallaştırıyor. O yüzden siyasetten medet umarak çözüm beklemek yerine toplumsal bir hareket inşa etmeliyiz” dedi.

Kürtler için hâlâ ayrımcılığın sürdüğünü belirten Kışanak, “Kürt iş insanları TÜSİAD’da yönetici olamaz. İlkokula giden bir Kürt çocuk, anadilinde konuştuğu için cezalandırılıyor. ‘Kürtler anadilinde konuşursa ülke bölünür’ fikri yukarıdan inşa edildi” ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Kürt meselesini “eşitlik sorunu” olarak ele almasının önemli olduğunu belirten Kışanak, ancak CHP’nin iç siyasete döndüğünü ve bu gündemin geri plana itildiğini söyledi.

‘Akil İnsanlar Heyeti kurulmalı’

Kışanak, Kürt sorununa ilişkin toplumsal bir hareketin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye toplumu ‘Kürt sorunu benim de sorunum’ derse çözüm mümkündür. Ancak sorun sadece Kürtlerin meselesi olarak kaldığında çatışmayı doğuruyor” dedi.

Bu nedenle sivil bir “Akil İnsanlar Heyeti” oluşturulması önerisini gündeme getiren Kışanak, “Sivil toplumun barış konusunda daha aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor. ‘Barışın kaybedeni yoktur’ diyoruz ama bunun içini dolduracak çalışmalar yapmalıyız” diye konuştu.

Konferans, Erdoğan Aydın’ın “Halklar ve İnançlar Açısından Barışın Yaşamsallığı: Egemenlikçi Politikaların Yarattığı Algı ve Tutumları Aşmak; Barışın Ortak Dilini İnşa Etmek” başlıklı sunumuyla devam etti. (Evrensel)