• Ana Sayfa
  • Ekoloji
  • ‘Her 50-60 yılda bir köylerimizi boşaltmak bizim kaderimiz olmamalı’

‘Her 50-60 yılda bir köylerimizi boşaltmak bizim kaderimiz olmamalı’

Sondaj çalışmasının başlatılmasıyla köylerinde jeotermal su arama için ÇED raporu verildiğini öğrenen Licik köyü sakinleri, jeotermal tesisin yaratacağı tahribata dikkat çekerek, “Amaç halkı yeniden göçertmek” dedi.

‘Her 50-60 yılda bir köylerimizi boşaltmak bizim kaderimiz olmamalı’
‘Her 50-60 yılda bir köylerimizi boşaltmak bizim kaderimiz olmamalı’
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 10 Ağustos 2025 10:24

Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Licik köyünün yerleşim alanında Jeotermal su arama için 3 Ocak 2023’te yapılan başvuru kapsamında 30 Mart 2023 tarihinde Bingöl Valiliği tarafından “ÇED gerekli değildir” raporu verildi. Köy sakinleri, bu durumdan ancak köylerinin merkezinde sondaj çalışmasını başlatmasıyla haberdar oldu. Otelcilik, sebze ve meyve yetiştiriciliği için yapılan jeotermal su arama başvurusu yapan Kurban Madencilik ve İnşat Şirketi’nin çalışması, 90’larda zorla boşaltılan ve 2000’lerde yeniden köylerine dönen köy sakinlerinin tepkisini çekti.

Projenin zengin bir bitki örtüsü, yaban hayatına sahip olan ve doğal güzellikleriyle bilinen Peri Vadisi’ni yok edeceğinden kaygı duyan köylüler, projenin durdurulmasını istedi. Bu durumun kendilerini tekrar göçe zorlayacağını belirten köylüler, kamuoyuna da projenin durdurulması için duyarlılık çağrısı yaptı.

‘Peri Vadisi endemik bitki konusunda Türkiye’nin ender vadilerinden biri ’

Peri Vadisi Çevre Koruma Platformu Dönem Sözcüsü ve aynı zamanda köy sakini olan Ekrem Alan, şunları söyledi:

 “Köylülerden herhangi birinden izin alınmadan bu çalışmaya başlandı. Şuan burada bir kuyu açmışlar ve sondaj çalışması yapıyorlar. Bunlar aslında ruhsatı ‘Jeotermal Otelcilik, Seracılık, Sebze ve Meyve Yetiştirmek’ üzerine alarak arka planda Jeotermal için su bulacaklar. Şimdi bunu kamuoyuna sunuyorum bunların örnekleri Aydın’da, İzmir’de Afyon’da mevcuttur. Özellikle Germencik bölgesinde bir sürü incir ağacı, meyve, sebze zarar görmüştü. Alangüllü denilen bir yerde 40 dönümlük bir bahçenin çöl olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla bu ruhsat verilirken buradaki ekolojik alan, buradaki çalışma alanının köyün içinde olması dikkate alınmamıştır. Bir de özellikle şunu vurgulamak istiyorum: Çewlîg balı dünyada ender bulunan baldır. Ve bu bal bu bölgede yetişiyor. Yani Peri Vadisi’nde yetişiyor. Dolayısıyla Peri Vadisi endemik bitki konusunda Türkiye’nin ender vadilerinden bir tanesidir. Haydar bölgesinden sonra en çok bitkinin olduğu bir vadidir.”

‘Geri dönüşüm sağlamaları lazım’

Böyle bir vadide eğer 200 santigrat derece üstü 2 bin veya 3 bin metrede bir su çıkarsa bunun kendisiyle beraber ağır metaller, kimyasallar ve gazlar çıkaracağını vurgulayan Alan, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla bu çıkardığı gazlar doğada kalacaktır. Yani şirketler, bu çıkan suyu reaksiyon yapmıyorlar. Yani geri dönüşüm sağlamaları lazım. Bu geri dönüşümün çıkış maliyeti 1 lira ise geri dönüşümün maliyeti 10 liradır. Yüksek karlarından zarar ettikleri için buraya enjeksiyonu düzgün yapmıyorlar. Bizim sular en fazla 20 metre derinliktedir. Su bol olduğu için yüzeyseldir. Dolayısıyla o geri dönüşümde 50-60 metre verdikleri kimyasallar ağır maddeler. Bir de CNG diye bir gaz var, yoğunlaştırılmış gazlar. Bunlar o sıklıkta tekrar yeryüzüne çıkıyorlar. Bu da içtiğimiz suyun içine karışıyor, çiçeği, sebzeyi ve meyveyi zehirliyor. Buda başta kanser olmak üzere birçok hastalık üretiyor.”

‘Termal üretim doğal yollarla da mümkün’

Termal üretmenin rüzgar yolu ve lavanta çiçeklerinin ekilmesi sonucu doğal yollarla da mümkün olduğunu belirten Alan, “Dünyanın en güzel endemik bitkilerin yetiştirdiği bir yerde bal üretelim, hayvancılık yapalım, tarım yapalım. Kaldı ki burada Türkiye’nin en güzel horoz fasulyesi yetişiyor. Bu kadar verimli toprakları, bir şirketinin işgal etmesi ne kadar doğru? Çalışmanın yapıldığı alana 10 metre uzaklıkta bir ev var. İleride buraya termal kurulduğunda, köy rezerv alanı ilan edilecek ve zorunlu kamulaştırmaya tabi tutulacak. Her 50-60 yılda bir köylerimizi boşaltmak bizim kaderimiz olmamalı. Niye biz köyümüzden, yerimizden, yurdumuzdan olalım. Bizim isyanımız bizim hak etmediğimiz muamele ile karşı karşıya kalmamızadır” diye konuştu.

Yaşanan sürece dair hukuki mücadeleyi başlattıklarını söyleyen Alan, “Peri Vadisi’nin yaklaşık 100 kilometrelik kısmında 37 tane köy var. Biz 37 köyün hepsini dolaştık, imza topladık. Herkeste imzasını vererek bizimle aynı fikirde olduğunu ifade etti. Bir santrali kurmak için 10 dönümlük bir arazi lazım. Bu 10 dönümlük arazinin Bir de 2 dönümlük bir çevre düzenlemesi var. Söylentilere göre bu köyde 5 tane santral kurulacak. Bu 5 santral 60 dönüm arazi yapar. Bu 60 dönüm arazi, bunun neresinde vardır. Köyü kaldırmadan bunu nasıl yapabilirler, yapamazlar. Dolayısıyla her türlü bizim köyü buradan kaldıracaklar. Bunu da biz istemiyoruz. Burası 3 bin 5 bin yıllık bir köydür, aynı zamanda İpek Yolu üzeridir. Yurdumuzu yok etmesinler buna izin vermeyeceğiz” dedi.

‘Çalışma evlerin yanında yapılıyor’

Köylerinde jeotermal istemediklerini ifade eden Eylem Kahraman, kurulacak termalin doğaya ve yaşama ciddi zararlar vereceğini vurguladı. Yapılan çalışmalardan kaynaklı çevrede gürültü kirliliği olduğunu ifade eden Eylem Kahraman, şöyle devam etti:

“Aynı zamanda çıkan tozu, dumanı çok rahatsız edici. Yani bu çalışmaya karşıyız ve istemiyoruz. Çünkü bizim tek bir köyümüz var ve gidecek hiçbir yerimiz yok. Bu yapılan çalışma bizi çok üzüyor. Yapılan çalışma her şeye zararlı; tarıma, insana, hayvana, doğaya toprağa. Yani yapılacak hiçbir şey kalmadı mı jeotermal yapılıyor. Neden enerjimizi toprağı kazmaya, zarar vermeye harcıyoruz. Eminim çok daha farklı şeyler yapılabilir. Yabancı ülkeler de yapılıyor mu böyle şeyler? İnanın akıl almıyor. Ben kendi adıma bu çalışmaya çok üzülüyorum. Çalışma tam dibimizde yapılıyor. Dikkat edin, yakınında ev bile var. Buradan bizim ricamız bu çalışmaya engel olabilecek yetkililer gerekeni yapsın, bu jeotermali köyümüzde istemiyoruz.”

‘Çalışma evimize 100 metre uzaklıkta’

Küçüklüğünün geçtiği köyde şuan termal çalışmalarının yapılmasının kendisini derinden üzdüğünü ifade eden Sezgin Kahraman da şöyle devam etti:

“Yapılan çalışma kapsamında hayvanlarımızı otlandırmaya götürdüğümüz yol bile kapatılmış durumda. Şuan jeotermal çalışmalarının yapıldığı yer ile evimiz arası 100 metre ya var ya yok. Biz köylü olarak bu çalışmayı istemiyoruz. Burada termal kurulursa ilk olarak bu bölgede hayvancılık bitecek. Ondan sonra bölgemizde geyik, ayı, kurt gibi çok fazla yabancı hayvanlar var. Yine çok fazla bitki ve meyve var, bunların hepsi yok olacak. Şuan çalışmanın yapıldığı bölgede ne bir tedbir nede hangi şirketin çalışma yürüttüğüne dair bir tabela var. Burada 3-4 metre derinliğinde bir kuyu kazılmış, ama hiçbir önlem yok. Bir çocuk düşerse bunun hesabını kim verecek. Bu kapsamda tüm herkesten destek bekliyoruz. Bu çalışma bir an önce durdurulmalı.”

‘Bir an öne bu çalışmayı durdursunlar’

Köyde hayvancılık yaptıklarını ifade eden köy sakinlerden Türkan Abaylı ise bu çalışmadan szarar göreceklerini vurgulayarak, “Biz doğamıza karışılmadan, huzur içerisinde yaşamak istiyoruz. Biz dışardan insanların gelip doğamızı talan etmesini istemiyoruz. Bir an önce bu çalışmayı durdursunlar, köyümüzden çıksınlar ve bizi rahatsız etmesinler. Biz onları rahatsız etmedik onlarda bizi rahatsız etmesinler. Onlar bizim köyümüzü terk edene kadar mücadelemiz devam edecek” dedi. (MA)