• Ana Sayfa
  • Ekoloji
  • Hesendin’de maden arayan şirketin ‘ÇED’ raporu ortada yok: ‘Hukuksuzluktur’

Hesendin’de maden arayan şirketin ‘ÇED’ raporu ortada yok: ‘Hukuksuzluktur’

Diyarbakır Barosu Çevre Kent Komisyonu Başkanı Ahmet İnan, “Ortada ÇED raporu yoksa bundan sonrası için atılan her adım hukuksuzluktur. Buna rağmen şirket ağaçları kesip, önüne ne gelirse yok ediyor. Acilen yürütmeyi durdurma kararının verilmesi gerekiyor. Yani ÇED raporu olmazsa tek bir çivi çakamazsın” dedi.

Hesendin’de maden arayan şirketin ‘ÇED’ raporu ortada yok: ‘Hukuksuzluktur’
Hesendin’de maden arayan şirketin ‘ÇED’ raporu ortada yok: ‘Hukuksuzluktur’
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 13 Temmuz 2025 12:10

Kulp Madencilik ve Dış Ticaret Anonim Şirketi, Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde bulunan Hesendin bölgesinde maden faaliyetlerini sürdürüyor. Bölgede geçtiğimiz yıl yapılan çalışmaların ardından köylülerin Diyarbakır Barosu Çevre Kent Komisyonu’na başvurmasıyla birlikte şirketin 2007 yılında “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” kararı aldığı öğrenildi.

MA’dan Fethi Balaman’ın haberine göre Diyarbakır Barosu’nun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bilgi edinme kapsamında yaptığı başvuru sonrası şirketin 5 yıl içinde alanda tek bir faaliyet yürütmemesi nedeniyle “ÇED gerekli değildir” kararının düştüğü ortaya çıktı. Aynı bakanlık, şirketin başvurusuna ise “ÇED gerekli değildir” kararının geçerliği olduğu yanıtını verdi.

Bunun üzerine bölgede yaşayan yurttaşlar Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu aracılığıyla “ÇED” kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtı. Dava kapsamında mahkeme, Diyarbakır Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden “ÇED” projesinin detaylarını talep etti.

 ÇED raporu Bakanlık arşivinde yok

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Ufuk Nurullah Bilgin imzasıyla verilen ve 10 Haziran’da mahkemeye gönderilen cevapta, “Diyarbakır Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün 11.06.2008 tarih ve 272 sayılı ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı Kulp İlçesi Karabulak Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Projenin hangi mahalleleri etkilediğine ilişkin bilgilere proje tanıtım dosyasında yer verilmektedir. Ancak arşiv kayıtlarımızda proje tanıtım dosyasına ve ilan tutanaklarına ulaşılamamıştır” denildi.

 ‘Selden tahrip oldu’ yanıtı

Bakanlığın adının değiştiği 2011 yılında taşınma işlemi sonrası bahse konu projenin tanıtım dosyasının ve projeye ilişkin ilan tutanaklarının Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü’nün zemin katında bulunan arşivde yer aldığı vurgulanan cevapta, şu ifadeler yer aldı: “Ancak bu arşivde yer alan belgelerin ise 1 hafta boyunca meydana gelen yoğun yağmurlardan kaynaklı su baskını sebebi ile tahrip olduğu ve tahrip olduğuna ilişkin 20.04.2020 tarihli tutanak düzenlenmiş olup, yazımız ekinde gönderilmiştir.”

‘Acilen yürütme durdurulmalı’

“ÇED” raporu olmadan şirketin faaliyetlerini sürdürmesinin hukuksuzluk olduğunu dile getiren Diyarbakır Barosu Çevre Kent Komisyonu Başkanı Ahmet İnan, “Ortada ÇED raporu yoksa bundan sonrası için atılan her adım hukuksuzluktur. Buna rağmen şirket ağaçları kesip, önüne ne gelirse yok ediyor. Acilen yürütmeyi durdurma kararının verilmesi gerekiyor. Türkiye’nin hiçbir yerinde böylesi bir durum yok. Yani ÇED raporu olmazsa tek bir çivi çakamazsın” dedi.

Halkın hukuksuzluğa karşı mücadelesini sürdürdüğünü kaydeden İnan, “Buradaki direniş, bölgedeki ekolojik mücadelede önemli bir yer tutuyor. Halk yaylasının yok edilmesini istemiyor. Herkesi buraya dayanışmaya çağırıyor. Bizimde çağrımız; bölge halkının yanında olalım” diye belirtti.

Şirketin tahribatına karşı bölgede yaşayan yurttaşlar da direnişlerini sürdürüyor. Maden şirketine karşı çadır kuran yurttaşlar, faaliyetler durana kadar mücadelelerini sürdürmede kararlı.

Nöbet sürüyor

Helînê (Yuvacık) Mahallesi’nden yaşayan Mehmet Baran (22), Hesendîn yaylasındaki tahribata karşı nöbet tutuyor. Çalışmak için gittiği İstanbul’dan doğasına sahip çıkmak için gelen Baran, 10 günden fazla bir süredir yaylada nöbet tuttuğunu belirtti. “Çocukluğum” dediği yaylanın yok olmaması için direndiğini anlatan Baran, buradaki su kaynaklarının maden şirketine kurban edilmemesi çağrısında bulundu.

Mahallelerinin 1990’lı yıllarda sürekli baskılara maruz kaldığını hatırlatan Baran, “O günden bu yana köyümüz sürekli zorunlu göçe maruz kalıyor. Maden şirketi dağlarımızı yok etmek istiyor. Ekonomik gerekçeler ile gurbete gittiğimizde yaylamız gözümüzde tutuyor.  Zaten girdi maliyetlerinden kaynaklı hayvancılığı bitirme aşamasına getirdiler. Şimdi ise yaylamızı yok edip var olan az sayıdaki umudumuzu da yok etmek istiyorlar. Nefes aldırmak istemiyorlar. Çatışma, baskı şimdi de maden çıktı. Nedir bu halkın çektiği?  Yeter artık” diye konuştu.

Maden şirketi felakete yol açıyor

Yaylalarının 6 mahalle onlarca mezranın yanı sıra hayvanların da su ihtiyacını karşıladığının altını çizen Baran, “Maden şirketinin buraya girmesi ile birlikte bu sular kuruyacak. Su kaynaklarımız bizim için yaşam demektir. Su yoksa nefes yok, yaşam yoktur. Maden yapılsa, kullandıkları siyanür bu suya bulaşacak, su zehirli bir hal alacak. Ancak birlik olursak kimse bir şey yapamaz. Birlik içinde bu vahşete karşı çıkalım. Hem insani hem hukuki olmayan bu proje derhal sona ersin. Yargı süreci devam ederken yapılan yol çalışması hukuksuzluğun geldiği boyutu gösteriyor. Halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.