İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, insan hakları savunucuları, avukatlar ve sanatçılar 1 yıldır hukuksuz biçimde hükümlü olarak cezaevinde tutulan Hatice Onaran için serbest bırakılma çağrısı yaptı.
Hasta mahpuslar için tamamen yasal yollarla cezaevine para yatıran insan haklarıı savunucusu ve İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran 10 Ekim 2024’ten bu yana Gebze Kadın Kapalı Cezaevinde tutuluyor.
İnsan hakları savunucuları, avukatlar ve sanatçılar
1 yıldır hukuksuz biçimde hükümlü olarak cezaevinde tutulan #HaticeOnaran için Adalet Bakanlığına ve kamuoyuna sesleniyor:Hatice Onaran Derhal Serbest Bırakılsın! pic.twitter.com/theR494ghU
— İHD İstanbul Şubesi (@ihdistanbul) October 9, 2025
İHD İstanbul Şubesi 60 yaşında, yüzde 79 engelli raporu bulunan ve kolon kanseri tedavisi gören Onaran’ın ağır hasta mahpuslardan biri haline geldiğine dikkat çekmiş ve basın açıklamaları gerçekleştirmişti. Avrupa Parlamentosuna da Hatice Onaran’ın durumuna dikkat çeken bir başvuruda bulunan İHD, Hatice Onaran ile ilgili şu bilgileri vermişti:
“Hukuksuzluğun geldiği boyut öyle derindir ki; 60 yaşında ve ağır hasta (kolon kanseri tedavisi görüyor) olan Hatice Onaran, kanunlara uygun biçimde para yatırma işlemi gerçekleştirdiği için hayati riski olan hastalıkları dikkate alınmadan hapishaneye konulacak. Ayrıca çalışma arkadaşımızın heyet raporuyla yüzde 79 oranında engelli olduğu uzman hekimlerce tespit edilmiştir.
Ömrünü hapishanelerdeki hak ihlalleri ile mücadeleye adamış Hatice Onaran, şimdi hasta mahpus ve engelli bir yurttaş olarak hapse girecektir. Hapishaneye girmesi durumunda yaşam hakkını tehdit edecek birçok olumsuzlukla karşılaşabilir.
Başta Adalet Bakanlığı, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi Başkanlığı ve Yargıtay Başsavcılığı olmak üzere bütün ilgili kamu görevlileri Hatice Onaran hakkındaki bu hukuksuzluğu düzeltmek için harekete geçmek zorundadır. Sadece basit bir hatayı düzeltme değil, ahlak açısından da kabulü mümkün olmayan bir durumu düzeltmek söz konusudur. Adalet arayan, hukukun üstünlüğüne inanan ve ülkede yaşayan insanların insanlık haysiyetine yakışır biçimde yaşamalarına hürmet eden herkesin bu karara karşı çıkması, tepki göstermesi gerekir. Barolar, barolar birliği, demokrasi ve adalet arayışındaki kişi ve kurumlar ve en başta da siyaset kurumu bu vahim hukuksuzluğa karşı seslerini yükseltmeli.”