İklim krizi midenizi nasıl etkiliyor?

Artan sıcaklıklar, vücudun sıvı ihtiyacını artırıyor; bu durum, daha soğuk ve hızlı tüketilebilen işlenmiş gıdalar ile şekerli içeceklerin kullanımını ciddi şekilde yükseltiyor.

İklim krizi midenizi nasıl etkiliyor?
İklim krizi midenizi nasıl etkiliyor?
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 25 Eylül 2025 11:32

İklim değişikliği nedeniyle artan hava sıcaklıkları metabolizmanın su kaybı yaşamasına yol açarak vücudun sıvı ihtiyacını artırıyor. Yüksek sıcaklıklara maruz kalan bireyler serinlemek için genelde soğuk içecekleri ve dondurulmuş tatlıları tercih ediyor. Bu durum, iklim değişikliğinin, aşırı ilave şeker tüketimini artırabileceğine ve şeker oranı yüksek yiyecek ve içeceklerin yaygın olduğu ülkelerde ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğine işaret ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) artan sıcaklıkların, dezavantajlı gruplarda ilave şeker alımına etkisinin yapıldığı araştırmanın sonuçları Nature Climate Change dergisinde yayımlandı.

Cardiff, Zhejiang, Southampton ve Rhode Island üniversitelerinden araştırmacıların yaptığı çalışmada, ilave şeker tüketiminin artan sıcaklıklarla bağlantılı olduğu tespit edildi.

Hane halkı düzeyindeki alışveriş verilerini kullanarak iklimsel faktörlerin şeker tüketimini nasıl etkilediğini inceleyen araştırmacılar, farklı gıda gruplarının beslenme üzerindeki katkısını analiz etti.

Artan sıcaklık ilave şeker tüketimini nasıl etkiliyor?

Çalışmaya göre, ilave şeker tüketimi, sıcaklık 10-12 derecenin hafif altındayken her derecelik artışta kişi başına günlük 0,09 gram, 12-30 derece aralığında her derecelik artışta kişi başına günlük 0,70 gram yükseliyor.

Şekerli içeceklerdeyse 12-30 derece arasında her bir derecelik sıcaklık yükselmesi ilave şeker tüketimini kişi başına yaklaşık 0,73 gram artırıyor. Dondurulmuş tatlıların tüketimiyse daha yavaş artış gösteriyor, her bir derecelik artışta kişi başına yaklaşık 0,06 gram yükselme meydana geliyor.

Eğitim ve gelir düzeyi yüksek gruplar, sıcaklık değişimlerine neredeyse kayıtsız kalırken, düşük gelirli ve az eğitimli hanelerde çok daha güçlü tepkiler ölçüldü.

ABD’nin kuzey eyaletlerinde ilave şeker tüketiminde daha fazla artış belirlendi

ABD’nin kuzey eyaletlerinde ilave şeker tüketiminde daha fazla artış belirlenirken, bu durum sıcaklıkların 30 dereceyi sıklıkla aştığı güney eyaletlerinde daha sınırlı kaldı.

İlave şeker tüketiminin, sıcaklığın 30 derecenin üzerine çıktığı durumlarda yavaşlaması ise iştahın baskılanması gibi fizyolojik tepkilerle ilişkilendirildi.

Yüksek emisyon senaryosunda 2095’e kadar 5 derecelik artış yaşanması halinde kişi başına günlük ortalama ilave şeker kullanımında 2,99 gram artış yaşanması bekleniyor. Orta emisyon senaryosunda ise artışlar yaklaşık yarı yarıya daha düşük hesaplanıyor.

Sağlıklı besinlerden uzaklaşılıyor

Doç. Dr. Furkan Burak, AA muhabirine hava sıcaklıklarında yaşanan artışın beyin fonksiyonlarında farklılıklar oluşmasına neden olduğunu söyledi.

Özellikle aşırı sıcak havalarda daha dürtüsel ve ilkel beslenmeye yönelim olduğunu belirten Burak, bu durumda daha şekerli ve soğuk gıdalara talebin arttığını kaydetti.

Burak, besin değeri düşük, kalorisi yüksek işlenmiş gıdaların büyük tehdit olduğuna işaret ederek, “Bizim açımızdan ilk büyük tehlike marketlerde karşımıza çıkan, birinci basamak yanlış beslenme seçeneklerinin daha çok artıyor olması. Sıcağın etkisiyle sıvı kaybına bağlı terleme, sıvı alımı ve serinleme isteği doğal olarak artıyor. Genelde pişirilen, daha sağlıklı, sıcak yemekler otomatik olarak arka plana geçiyor. Daha hızlı ulaşılan, daha soğuk, işlenmiş gıdalar, şekerli içecekler, özellikle ilave şeker eklenmiş içeceklerin kullanımı da çok ciddi artıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

İnsan beyninde iştah merkezinin üzerindeki mezolimbik sistemin şeker alındığında tekrarlanma isteği yolladığına dikkati çeken Burak, bu şekilde şeker bağımlılığı oluştuğunu ve susama hissinin yanlış şekilde karşılandığını aktardı.

‘Çocuklar ve gençler daha yüksek risk altında’

Burak, şeker tüketiminin obezite, diyabet, kalp damar hastalıklarını tetiklediğini ifade ederek, gençlerin ve çocukların daha büyük risk altında bulunduğunu hatırlattı. Burak, şöyle devam etti:

“Çünkü onlarda ekranda gördüğü her şeyi isteme dürtüsü var ve bir şeyin bağımlılık oluşturma ihtimali çok daha yüksek. Farkındalık da genelde daha düşük olduğu için çok daha hassas ve riskli bir kitle. Özellikle çocuklarımızı bu konuda uyarmamız gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığının okul kantinlerinde yıllar önce başlattığı bir kampanya var. Bunu olabildiğince yaymamız gerekiyor, şeker ilave edilen, gazlı ve aromalı gibi doğal olmayan içeceklerin bir şekilde sınırlandırılması bu kitle için çok önemli.”

ABD’de yapılan çalışmada, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük kesimlerde şeker tüketiminin arttığını vurgulayan Burak, bu durumun ilave şekerle yapılmış, işlenmiş gıdaların daha ucuz ve ulaşılabilir olmasıyla ilgili olduğunu söyledi.

Burak, şeker tüketiminde en önemli noktanın farkındalık olduğuna işaret ederek, “İnsanlar serinleme ihtiyacı duyduğu anda ilk tercihi su olmalı.” dedi.

Suyun dışında limonlu soda, süt, ayran, kefir, meyve, doğal ve işlenmemiş gıdaların da serinlemek için tercih edilebileceğini anımsatan Burak, paketli ürün alırken etiket okunması gerektiğini sözlerine ekledi. (AA)