İngiltere Parlamentosu’nda Kürt konferansı: Türkiye, barış süreci için acil adımlar atmalı

İngiltere Parlamentosu’nda düzenlenen konferansta, Türkiye’de barış sürecinin yeniden başlaması çağrısı yapıldı. Katılımcılar, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasını ve siyasi tutukluların serbest bırakılmasını temel talepler olarak vurguladı.

İngiltere Parlamentosu’nda Kürt konferansı: Türkiye, barış süreci için acil adımlar atmalı
İngiltere Parlamentosu’nda Kürt konferansı: Türkiye, barış süreci için acil adımlar atmalı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Haziran 2025 14:02

Centre for Kurdish Progress tarafından İngiltere Parlamentosu’nda düzenlenen uluslararası konferans, Türkiye ve Kürtler başta olmak üzere Ortadoğu’da barış ve çözüm arayışlarını masaya yatırdı. Üç oturumda gerçekleşen konferansta milletvekilleri, akademisyenler, gazeteciler, sendikacılar ve sivil toplum temsilcileri bir araya geldi. Konferansa Muhafazakâr Parti’den Baroness Foster ve Baroness Verma ev sahipliği yaptı.

‘Ortadoğu’da barış arayışları’

“Barış yolu: Türkiye, Kürtler ve Ortadoğu’da bölgesel istikrar” başlıklı ilk oturum, siyasetçi Osman Baydemir’in başkanlığında yapıldı. Oturumda DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Oxford Üniversitesi’nden gazeteci ve akademisyen Ezgi Başaran, Kuzey ve Doğu Suriyeli gazeteci Ferhad Hemmi ve siyaset kuramcısı Prof. Abbas Vali konuşmacı olarak yer aldı.

Tuncer Bakırhan, Türkiye’de Kürt meselesine demokratik çözüm için Meclis’te yürüttükleri çalışmaları ve barış için diyalogun önemini anlattı. Ezgi Başaran, Gazze’ye yönelik İsrail saldırılarının Batı kamuoyundaki etkisinin Türkiye’yi dış politikada yeniden pozisyon almaya zorladığını, bunun içeride barışı gündeme taşıyabileceğini belirtti. Ferhad Hemmi, Abdullah Öcalan’ın düşüncelerinin Kuzey ve Doğu Suriye’deki özyönetim modeli üzerindeki etkisini ve Kobani devrimindeki toplumsal mobilizasyonu değerlendirdi. Prof. Abbas Vali ise barışın demokrasi olmadan mümkün olamayacağını vurguladı.

‘Uluslararası barış deneyimleri’

“Uluslararası barış ve uzlaşma süreçleri” başlıklı ikinci oturum, İngiltere sendikal hareketinin önde gelen isimlerinden Clare Baker’ın başkanlığında yapıldı. Oturumda TUC Yürütme Üyesi ve Kolombiya barış süreci danışmanı Mariela Kohon ile Trademark temsilcisi Seán Byers konuştu.

Kolombiya, İrlanda ve Güney Afrika deneyimlerinin aktarıldığı oturumda, diyalog ve toplumsal katılımın barış için belirleyici olduğu ifade edildi. Kohon, Kolombiya’daki süreçte devlet dışı aktörlerle kurulan ilişkilerin meşruiyet yarattığını belirtti. Byers ise Kuzey İrlanda barışında sendikaların kritik rolüne dikkat çekti.

İşçi Partili Lord Maurice Glasman, konferansa katılarak kendi partisinin Türkiye ile Kürtler arasındaki barış girişiminde aktif rol alması gerektiğini vurguladı. Ayrıca Sinn Féin’in gönderdiği mesajda, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki barış çağrısına dikkat çekilerek, “Öcalan serbest bırakılmalıdır; onun özgürlüğü sürecin inşası için esastır” denildi.

‘İngiltere’nin rolü ve Öcalan’a özgürlük’

“Barışı teşvik etmek: İngiltere’nin rolü” başlıklı üçüncü oturum, Freedom for Öcalan Kampanyası’nın sözcüsü Simon Dubbins’in başkanlığında yapıldı. Oturuma Baroness Verma ve Baroness Foster da ev sahipliği yaptı.

Oxford Üniversitesi’nden hukuk doktoru Stephen Knight, PKK’nin İngiltere’de yasaklanmasının hukuki boyutlarını anlatarak, bu tür yasakların barış süreçlerini zorlaştırdığını söyledi. Kürt Kadın Hareketi’nden Meral Çiçek ise kadın özgürlüğü ile toplumsal özgürlük arasındaki ilişkiye işaret ederek, barışın kadınlar olmadan mümkün olamayacağını vurguladı.

Sonuç bildirgesi

Konferans sonunda Simon Dubbins tarafından kamuoyuyla paylaşılan Sonuç Bildirgesi, katılımcıların ortak taleplerini içerdi:

“* Bizler barış, adalet ve Türkiye’deki Kürt halkı ile daha geniş Ortadoğu halklarının temel haklarının korunması için kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.

*27 Şubat tarihli Abdullah Öcalan’ın barış çağrısını güçlü bir şekilde destekliyoruz. Bu çağrı, diyalog ve güvenin yeniden tesis edilmesi için hayati bir fırsattır.

*Kürt temsilcilerinin barış için attığı yapıcı adımları destekliyor; bu çabaların şiddetsizliği, diyaloğu ve uzun vadeli politik çözümleri esas aldığını görüyoruz.

*Türk devletini, yeniden bir barış süreci için acil ve somut adımlar atmaya çağırıyoruz. Öncelikli olarak bu süreci denetleyecek bir partiler üstü parlamenter komisyonun kurulması gereklidir. Kapsayıcı siyaset, şeffaflık ve hesap verebilirlik esastır. Bu komisyonun Temmuz ortasında kurulması beklentisi çağrımızı daha da acil kılmaktadır.

*Sürdürülebilir barışın uzun vadeli bir süreç olduğunu biliyoruz. Ancak temel adımların şimdi atılması zorunludur.

*Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının derhal uygulanmasını, özellikle Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Osman Kavala gibi siyasi tutsakların serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Siyasi tutukluluk hem hukuki standartları hem de barış olasılığını baltalamaktadır. Türkiye uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmelidir.

*İngiltere hükümetini, Türkiye’de barış çabalarını desteklemek ve Suriye’de Kürt haklarının korunması için olumlu bir diplomatik rol oynamaya çağırıyoruz.

*İngiltere’nin Demokratik Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin çoğulcu Suriye vizyonunu desteklemesini talep ediyoruz.

*İngiltere’nin kendi sınırları içinde Kürt topluluğu ve aktivistlerinin kriminalize edilmesine son vermesini istiyoruz.

*PKK’nin yasaklanmasının yeniden gözden geçirilmesini, daha önce Kuzey İrlanda, Kolombiya ve Güney Afrika barış süreçlerinde olduğu gibi siyasi diyalogun mümkün olduğunu tanımasını talep ediyoruz.

*İngiltere sivil toplumunun, sendikalar, toplum örgütleri, düşünce kuruluşları, akademisyenler ve kurumların Türkiye’de sürdürülebilir bir barış süreci için hükümet ve siyasi aktörlerle aktif iş birliği yaparak diplomatik desteği harekete geçirmesi gerektiğine inanıyoruz.

*Öcalan üzerindeki tecrit politikalarının sona erdirilmesini temel talebimiz olarak yineliyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin belirlediği prensiplere ve ‘Umut Hakkı’ kavramına uygun şekilde, Öcalan’ın yaşama ve çalışma özgürlüğüne sahip olması gerektiğini savunuyoruz. Öcalan’ın barış görüşmelerindeki rolü daha önce çok kritik olmuş ve yeniden hukuki danışmanlara ve iletişime erişimi sağlanmadan ilerleme mümkün değildir.

*Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki hava saldırıları başta olmak üzere askeri operasyonların derhal sonlandırılmasını istiyoruz. Rojava’da geçici ateşkes ve müzakereler sürerken, Kuzey Irak’taki şiddetin barış için büyük engel teşkil ettiğinin farkındayız.

*Türkiye ve bölge için adil ve kalıcı barışın sağlanması için diyaloğun, kapsayıcılığın ve insan haklarına saygının tek geçerli yol olduğunu vurguluyoruz.”