ABD Başkanı Donald Trump’ın da aralarında bulunduğu G7 ülkelerinin liderleri, bugün Kanada’nın Alberta eyaletindeki Kananaskis’te bir zirve toplantısı düzenleyerek, başta İran ve İsrail arasındaki gerginlik olmak üzere birçok konuda ortak tavır arayışına girecek.
Kanada’nın ev sahipliğinde liderlerin bugünkü katılımıyla gerçekleşecek G7 Zirvesi’ne savaş ve çatışmalar damga vuracak.
AFP’nin haberine göre üç gün sürecek toplantı, Trump’ı uluslararası diplomatik gündeme geri döndürüyor. Trump, Beyaz Saray’a döndükten sonra ülkesinin kapsamlı dış politika değişiklikleri ve hem ortaklarına hem de rakiplerine uyguladığı yüksek gümrük vergilerinin ardından ülkesinin müttefiklerini şaşırtmıştı.
İsrail-İran gerilimi ve G7’de görüş ayrılıkları
Kanada Başbakanı Mark Carney, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve ABD’den oluşan büyük sanayi ülkelerinin zirvesinde, anlaşmazlıkları azaltmayı amaçlayan bir gündem belirledi.
Bununla birlikte, İran ve İsrail arasında karşılıklı saldırıların müzakere edilmesi sırasında bu ülkelerin liderleri arasında bölünmelerin ortaya çıkması bekleniyor.
Nitekim zirvenin ilk gününde, taraflar arasında çatışmaların sona erdirilmesi adına hazırlanan taslak bildiriye ABD Başkanı Trump, “İsrail’in kendisini savunma hakkı” gerekçesiyle imza atmadı.
Kanada Başbakanı Mark Carney, diplomatik açıdan Kanada’nın İsrail ve İran arasında “gerginliğin azaltılması” için ortak bir çağrı konusunda ülkelerin görüşlerini araştırdığını söylemişti.
Zirvenin öncelikli gündem maddeleri arasında Rusya’nın Ukrayna’ya karşı sürdürdüğü savaş ve Donald Trump’ın ABD’nin ticaret ortaklarına karşı başlattığı gümrük vergisi savaşı yer alıyordu.
Ancak 13 Hazrian sonrası İran ile İsrail arasında yaşanan gelişmeler, önceliği bu gündeme çevirdi.
İsrail’in İran’a saldırma kararı, G7 liderlerinin diğer konulara ayıracağı zamanı azaltacak ve bu çatışmayı nasıl yöneteceklerine odaklanmalarına neden olacak.
AB’nin İsrail’e dair terk edemediği tutumu
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, zirve öncesinde, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya İran konusunda diplomasi yolunun en iyi seçenek olduğunu, ancak ateşkes çağrısında bulunmadığını açıkladı.
Von der Leyen, gazetecilere yaptığı açıklamada, Netanyahu ile “İran’ın nükleer silaha sahip olmaması gerektiği konusunda mutabık kaldıklarını” belirterek, “Elbette, uzun vadede müzakere yoluyla bir çözümün en iyisi olduğunu düşünüyorum” ifadesini kullandı.
Avrupa ülkeleri ise temkinli tutumlarını sürdürdüler. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron itidal çağrısında bulunurken, İran’ı nükleer programıyla ilgili gerilimi tırmandırmakla suçlayarak, Washington ile müzakereleri yeniden başlatmaya çağırdı.
İran ile her zaman dostane ilişkiler sürdüren Japonya ise Batı ülkeleriyle farklı bir tutum sergiledi ve İsrail’in saldırılarını “kabul edilemez ve son derece üzücü” olarak nitelendirdi.
‘Trump tarifeleri’ gündemi
G7 içindeki derin fikir ayrılıklarının bir diğeri de Trump’ın ticaret politikası olacak.
G7, 1970’lerde küresel ekonomik krizlere yanıt bulmak amacıyla kurulan dünyanın en zengin sanayi ülkelerinden oluşan bir kulüp. Ancak şimdi G7, üyelerinden biri tarafından uygulanan yıkıcı gümrük tarifeleriyle uğraşıyor.
Diğer liderler Trump’a, Çin’den kaynaklanan uzun vadeli tehditlerle mücadele etmek için destek istiyorsa, önce müttefiklerini cezalandırmaktan vazgeçmesi gerektiğini anlatacak. “Önce Amerika” söylemiyle Pekin’e karşı ortak duruş arasında bir tercih yapılması gerektiğini vurgulayacaklar.
Carney’in ‘sakin buluşma’ planı suya düştü
Yaşanan fikir ayrılıkları, Kanada Başbakanı Mark Carney’nin zirveyle ilgili planlarını altüst etti.
Carney, Kananaskis’teki dağlık bir bölgede yapılacak bu zirveyi G7’nin 50’nci yılını kutlayacağı sakin bir buluşma olarak hayal etmişti. Amacı Trump’la herhangi bir tartışmadan kaçınmaktı.
Hazırladığı gündemin büyük kısmı enerji güvenliği, maden tedarik zincirlerinin korunması, dijital dönüşümün hızlandırılması ve orman yangınlarıyla mücadele gibi tartışma yaratmayacak konulardan oluşuyordu.
Trump’ın şüpheyle yaklaştığı iklim değişikliği gibi başlıklar gündeme pek alınmadı. Hatta Kanada, zirve sonunda ortak bildiri yayımlamayarak olası metin tartışmalarının önüne geçmeye karar verdi.
Onun yerine liderler, üzerinde uzlaşabilecekleri kısa ve eyleme yönelik açıklamalar yapacak. Böylece tartışma yaratabilecek meseleler geri planda tutulacak.
51’inci eyalet gerilimi
Trump, son zamanlarda Kanada’nın ABD’nin ’51. eyaleti’ olması halinde daha iyi bir durumda olacağını sık sık dile getiriyordu.
Trump, Kanada’yı en son 2018’deki G7 zirvesine katılmak için ziyaret etmiş ve dönemin başbakanı Justin Trudeau’yu eleştirmiş, zirvenin sonuç bildirgesine de çekincelerini dile getirmişti.
Ancak, Trump’un hoşlanmadığını açıkça belirttiği Trudeau’nun yerine, mart ayında Kanada başbakanı olarak göreve gelen Marc Carney’nin göreve gelmesinden bu yana iki ülke arasındaki gerginlikler azaldı.
Zelenski de zirvede
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski de zirveye davet edildi ve ABD Başkanı Trump ile görüşmeyi umuyor.
ABD Başkanı, Beyaz Saray’a geldiği ilk günlerde Ukrayna’da barış anlaşması sağlanacağına söz vermiş ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakınlaşmıştı. Ancak Putin’in ABD’nin ateşkes çağrısını reddetmesi üzerine bu yakınlaşma kısa sürede öfkeye dönüştü.
Trump, cumartesi günü Rus mevkidaşı ile bir telefon görüşmesi yaptı ve görüşmede İran ile İsrail arasındaki anlaşmazlık ve Ukrayna’daki savaş ele alındı. Trump, Putin’in İsrail ile İran arasında arabuluculuk yapmasına “açık” olduğunu belirtti.
Fransız cumhurbaşkanı ise Rus mevkidaşının bu tür bir arabuluculuğu “hiçbir şekilde” yapamayacağına inandığını ifade etti.
Ukrayna’nın müttefikleri, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i müzakere masasına oturtmak için daha fazla ekonomik baskı uygulanmasını istiyor.
Bu baskının ilk adımı, Rus petrolünün dünya genelindeki satış fiyatını daha da aşağı çekmek olacak.
Aralık 2022’de Batılı ülkeler, Rus ham petrolünün varil fiyatına 60 dolarlık bir tavan uygulaması getirmişti. Bu fiyat sınırı, Batılı limanlara erişim ve sigorta hizmeti almanın koşulu haline getirilmişti. Ancak enerji fiyatlarındaki genel düşüş, bu politikanın etkisini azaltmış durumda.
Bir diğer adım ise Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar. Avrupa Komisyonu, Rusya’nın enerji gelirlerini, bankacılık sistemini ve savunma sanayisini hedef alan yeni bir yaptırım paketi önerdi.