Diyarbakır’da düzenlenen 9’uncu FilmAmed Belgesel Film Festivali’nde yaşam hikayesini konu alan “Bizim İsmail” belgeselinin ardından dün düzenlenen söyleşi sırasında rahatsızlanarak, Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılan Sosyolog İsmail Beşikçi’nin tedavisi devam ediyor.
Beyin kanaması geçiren İsmail Beşikçi yoğun bakım ünitesinde tutuluyor, durumu ise stabil.
Son durumuna ilişkin edinilen bilgiye göre ilaç tedavisi uygulanıyor, müdahale için 24 saatlik sürece bakılacak.
İsmail Beşikçi’nin bilincinin ise açık durumda olduğu belirtildi.
Beşikçi’nin vücudunun sağ tarafı beyin kanamasına bağlı felç durumda olduğu bilgisi de verildi.
Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Mehmet Ata Akıl’ın açıklaması
Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mehmet Ata Akıl, İsmail Beşikçi’nin durumuna ilişkin yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi:
“Hastanemizin Nöroloji Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavisi devam eden Sayın İsmail Beşikçi’nin, son 24 saatte yapılan görüntüleme kontrollerinde beyindeki kanamada artış olmadığı ve hidrosefali gibi olumsuz bir durumun gelişmediği görülmüştür. Kanamaya bağlı olarak konuşma bozukluğu ve sağ tarafında güçsüzlük devam etmektedir.
Hastamızın vitalleri ve klinik durumu stabildir. Yoğun bakım ünitemizde tedavisi titizlikle sürdürülmektedir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Diyarbakır Tabip Odası’ndan açıklama
İsmail Beşikçi’nin son durumuna ilişkin Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen açıklama yaptı:
“Durumu düne göre daha iyi, kanama durmuş ama bilinç bulanık, sağ tarafı felç geçiriyor. Hâlâ kritik saatler içindeyiz.”
İsmail Beşikçi kimdir?
İlköğrenimini İskilip’te, ortaöğrenimini ise Çorum Lisesi’nde tamamladı.
1962 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde asistan olarak akademik hayatına başladı.
1965–1971 yılları arasında Erzurum’da sürdürdüğü akademik çalışmaları sırasında “Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme” başlıklı doktora teziyle Türkiye’de sosyoloji bilimine önemli katkılarda bulundu.
Ancak 12 Mart 1971 askeri müdahalesi sonrası, Marksist propaganda yaptığı iddiasıyla üniversiteyle ilişiği kesildi ve hakkında davalar açıldı.
Beşikçi, özellikle Kürt meselesi üzerine yaptığı araştırmalar ve yazılar nedeniyle hayatı boyunca yoğun baskılarla karşılaştı.
Sekiz kez cezaevine girip çıkan İsmail Beşikçi, toplamda 17 yılını cezaevinde geçirdi. 1999’a kadar süren davalar sonucunda kendisine 100 yılı aşkın hapis ve yüksek para cezaları verildi. Çalışmalarının büyük bölümü yasaklandı; yayımladığı 36 kitaptan 32’si Türkiye’de toplatıldı.
Akademik ve entelektüel yaşamında bilimin özgürlüğünü, devlet ideolojisinin sorgulanmasını ve düşünce özgürlüğünü savunan İsmail Beşikçi, “Sarı Hoca” lakabıyla da tanındı.
Eserlerinde Doğu Anadolu’nun toplumsal yapısı, Kürtlerin zorunlu iskân politikaları, resmi tarih anlayışı, bilim yöntemi ve demokrasi konularına odaklandı.
Ulusal ve uluslararası alanda birçok ödüle layık görülen İsmail Beşikçi’ye, 2012 yılında Uluslararası Hrant Dink Ödülü, 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verildi. 2014’te ise Ermeni Soykırımı üzerine çalışmaları nedeniyle Batı Ermenileri Kongresi ve Erivan Devlet Üniversitesi tarafından Kevork Surenyants Nişanı ile onurlandırıldı.
Yaşamını Ankara’da sürdüren İsmail Beşikçi, bugün hâlâ düşünce ve özgürlük mücadelesinin sembol isimlerinden biri olarak kabul ediliyor.