İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, Jerusalem Post’a verdiği röportajda İsrail’in dış politikasına yönelik açıklamalarda bulundu. Sa’ar, “Suriye’deki gerçeklik istikrara kavuşmuş değil. Şam’daki yönetim aslında bir çete ve meşru bir hükümet değil. İdlib gibi diğer bölgeler ise aşırı ideolojilere sahip cihatçı gruplar tarafından kontrol ediliyor’’ dedi. Sa’ar, Suriye’deki yönetimin Batılı ülkeler tarafından hızlıca kabul edilmesini eleştirdi.
İsrail ordusunun 8 Aralık’tan sonra Suriye topraklarına girmesiyle ilgili konuşan Sa’ar Suriye’de oluşan yeni yönetime dair de şu ifadeleri kullandı:
Uluslararası toplum tampon bölgelere girmemizin arkasındaki mantığı anlayabilir ama anlamak onaylamak anlamına gelmez. 7 Ekim’den sonra tedbirler almak elzemdi… Kabineye üç seçenek sunuldu: Birincisi, hiçbir şey yapmamak, ikincisi, bölgenin kontrolünü sağlayan stratejik bölgeleri ele geçirmek ya da üçüncü seçenek: Suriye 12 ila 15 kilometre füze hattına kadar zapt etmek… Bu önlem sınırlı ve geçicidir. ‘Geçici’ ifadesinin ne kadar süreceği sorulduğunda, ‘durumun istikrara kavuştuğunu görene kadar’ cevabını veriyorum. Ancak Suriye’deki durum gerçekten de istikrara kavuşmuş değil. Bir çete Şam’ın kontrolünü ele geçirmiş bir diğeri de İdlib’i yönetiyor, bu istikrar anlamına gelmiyor.
Sa’ar, Tel Aviv yönetiminin Kürtleri desteklemek adına diplomatik müdahalelerde bulunduğunu hatırlatarak, uluslararası toplumu sorumluluklarını yerine getirmeye çağırdı.
“Dünya çapında dışişleri bakanlarıyla yaptığım görüşmelerde uluslararası toplumun Kürtlere karşı sorumluluğunu vurguladım” diyen Sa’ar, Kürtlerin IŞİD’e karşı mücadelesini hatırlattı.
“Kürtler Batı yanlısı ve dost bir gruptur ve biz onların yanında durmalıyız” diyen Sa’ar, “İsrail Kürtleri savunmak için askeri bir eylemde bulunmamış olsa da onları desteklemek ahlaki ve diplomatik bir zorunluluktur” diye konuştu.
