• Ana Sayfa
  • Manşet
  • İsrail’de akademisyenlerden Gazze’de barış için ortak bildiri

İsrail’de akademisyenlerden Gazze’de barış için ortak bildiri

İsrail’de 1300 akademisyen, ‘savaşa devam etmenin faydasının açık biçimde belirsiz olduğunu’ ifade eden bildiri yayımladı.

İsrail’de akademisyenlerden Gazze’de barış için ortak bildiri
Foto: AA
İsrail’de akademisyenlerden Gazze’de barış için ortak bildiri
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 8 Haziran 2025 11:00

İsrail’de 1300 akademisyen, Gazze’ye yönelik İsrail ordusunun saldırılarının durdurulması için imzaladıkları ortak bildiride “kendini savunma hakkının, gerçekçi olmayan bir amaç ya da liderlerin siyasi olarak hayatta kalması için savaşı sürdürme hakkı sağlamadığını” belirtti.

Haaretz’in haberine göre, Gazze’de süren saldırıların derhal sona erdirilmesi ve akademik kurumların bu konuda sorumluluk alması çağrısıyla, ‘Siyah Bayrak’ imzasıyla yayımlanan bildiride, İsrail ordusunun Gazze’de yürüttüğü operasyonlar “savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar” olarak tanımlanırken, üniversiteler ve kamuoyu sessiz kalmamaya davet ediliyor.

“Bu, tamamıyla bizim yaptığımız korkunç bir savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar dizisidir.” ifadelerinin yer aldığı ortak bildiride, “Bu savaş, rehineleri bilerek ve isteyerek riske atıyor. Gazze’de anneleri öldüren ve bebekleri açlığa mahkûm eden herkes, rehinelerin annelerine de zarar veriyor. Ahlaki bir çöküşün içindeyiz.” denildi.

Akademisyenler, İsrail üniversitelerinin 2023’teki yargı reformu protestolarında gösterdiği sivil direnişi hatırlatarak, bu refleksin şimdi savaş karşıtı bir duruşa dönüşmesini talep ediyor.

İsrail akademik dünyasında bugüne dek bireysel çıkışlar veya sınırlı çapta protestolar görülse de bu açık mektup, kapsamı, dili ve etkisi bakımından eşi benzeri görülmemiş bir kolektif çıkış. Bu mektubun tarihsel önemi, savaş karşıtı görüşlerin ilk kez bu kadar yüksek sesle, kitlesel biçimde ve kurumsal sorumluluğu işaret ederek ifade edilmesinden kaynaklanıyor.

Çağrıda yer alan, “savaş suçu” ve “soykırım riski” gibi ifadelerle, mektup alışıldık akademik sınırların dışına taşıyor.

Akademisyenlerin bildirisinde ayrıca, “Biz, akademisyenler olarak, bu suçlardaki kendi rolümüzü kabul ediyoruz. İnsanlığa karşı suçları işleyenler sadece hükûmetler değil, insan toplumlarıdır. Bazıları bunu doğrudan şiddet yoluyla yapar; diğerleri ise suçları onaylayarak ve meşrulaştırarak, olaydan önce ve sonra sessiz kalarak ve ders salonlarında sesleri susturarak. Apaçık ortada olan suçların tanınırlık engellerine takılmadan işlenmeye kesintisiz devam etmesini sağlayan da işte bu sessizlik bağıdır.” ifadeleri dikkat çekti.

İmzacı akademisyenler 

Prof. Dr. Yael Hashiloni-Dolev (Ben-Gurion Üniversitesi): Sosyolog ve etik uzmanı. Savaşın ahlaki temellerini sarsmakla kalmadığını, rehinelerin hayatını da tehlikeye attığını vurguladı.

Prof. Dr. On Barak (Tel Aviv Üniversitesi): Tarih ve bilim çalışmaları alanında önde gelen bir akademisyen. Barak Siyah Bayrak kavramının, 1956’daki Kafr Qasim katliamından sonra geliştirilen “açıkça hukuksuz emre itaatsizlik” doktrinine dayandığını hatırlattı.

Prof. Dr. Ido Shahar (Hayfa Üniversitesi): Hukuk sosyolojisi alanında çalışan Shahar, bu girişimin öğrencilerle yapılan acil toplantılarda filizlendiğini ve radikalleşen toplumsal dilin üniversiteye bile sirayet ettiğini belirtti.