İstanbul Barosu hakkında soruşturma başlatıldı

İstanbul Barosu’nun sosyal medya paylaşımı nedeniyle, Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlatıldı.

İstanbul Barosu hakkında soruşturma başlatıldı
İstanbul Barosu hakkında soruşturma başlatıldı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 22 Aralık 2024 14:07
  • Güncellenme: 22 Aralık 2024 18:31

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu’nca, İstanbul Barosu’nun resmi X (Twitter) hesabından yapılan paylaşı üzerine İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetim kurulu üyeleri hakkında, “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak” suçlarından resen soruşturma başlatıldı.

Soruşturmanın gerekçesi

Başsavcılık tarafından yapılan açıklamada; “Örgüt mensupları Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’i övücü nitelikteki sözler ile ayrıca sözde gazetecilik faaliyetleri ve gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri, devletimizin sözde savaş suçu işlediği şeklinde yanıltıcı bilginin yayılması şeklindeki tespitler nedeniyle İstanbul Baro Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca ‘Terör örgütü propagandası yapmak ve halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ suçlarından resen soruşturma başlatılmıştır” denildi.

İstanbul Barosu’nun paylaşımı

İstanbul Barosu hakkında soruşturma açılmasına neden olan söz konusu sosyal medya paylaşımı şu şekilde:

“Basına yansıyan bilgilere göre, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık’ta Suriye’de yaşanan gelişmeleri takip ederken uğradıkları saldırı sonucu yaşamını yitirmişlerdir. Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi’nin ihlali niteliğindedir. Dahası, savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınması, Roma Statüsü 8/2/b/ii. maddesinde savaş suçlarından biri olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, silahlı çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin korunmasına ilişkin kurallar, Uluslararası İnsancıl Hukukun bünyesindedir. Yine, bahsi geçen olaya ilişkin Şişhane Meydanında yapılmak istenen basın açıklamasında, aralarında Baromuz üyesi dört meslektaşımız ile iki hukuk fakültesi öğrencisi ve onlarca gazetecinin olduğu yurttaşlar gözaltına alınmıştır. Uluslararası hukuku ihlal eden bu olaya ilişkin derhal soruşturma başlatılması ve sorumlulardan hesap sorulması gerekirken, Anayasal haklarını kullanan ve meslektaşları için yas tutan basın mensuplarının ve meslektaşlarımızın gözaltına alınması kabul edilemez bir durumdur. İki basın mensubu yurttaşımızın öldürülmesi olayıyla ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmesini ve Anayasal haklarını kullanarak basın açıklaması yaptıktan sonra gözaltına alınanların derhal serbest bırakılmasını talep ediyor, sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”

İzmir Barosu’ndan destek: Bizi de yargılayın

İzmir Barosu’ndan, hakkında soruşturma açılan İstanbul Barosu’na destek geldi.

“Bu yöntemler baskı ve zor kullanmadan yönetme kabiliyetini yitirmiş despot bir yönetimin iktidarını koruma çaresizliğinin göstergesidir” denilen açıklamada “Eğer uluslararası hukuk ve Avukatlık Kanunu kapsamında görev yapmak suçsa bizi de yargılayın!” ifadeleri kullanıldı.

Ne olmuştu?

8 Aralık’tan bu yana Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü’ndeki gelişmeleri takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 20 Aralık günü saat 15:20’de Tişrin Barajı ile Sirin beldesi arasındaki yolda SİHA saldırısına hedef olmuştu. Saldırıda iki gazeteci hayatını kaybederken, araç şoförü Azîz Hec Bozan yaralanmıştı.

Cumhuriyet Başsavcılığından konuya ilişkin açıklama

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Cihan Bilgin hakkında Mardin Sulh Ceza Hakimliğince “Örgüt üyeliği” suçundan yakalama kararı bulunduğunu açıkladı. Nazım Daştan hakkında ise Gaziantep 2. Ağır Ceza Hakimliğince “Örgüt üyeliği” ve “Örgüt propagandası yapmak” suçlarından 5 farklı yakalama kararı bulunduğu, ayrıca “Örgüt kurma ve yönetme” ile “terör örgütüne üye olmak” suçlarından 6 adli kaydının bulunduğu kaydedildi.

Başsavcılık, “örgüt mensuplarını övücü nitelikteki sözler” ve “sözde gazetecilik faaliyetleri” ile “gazeteci kimlikleri nedeniyle öldürüldükleri” şeklinde yanıltıcı bilgilerin yayılması tespitleri üzerine resen soruşturmalar başlattı.