İsrail ordusunun Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılara tepki göstermek için bir araya gelen İstanbul Tabip Odası, Filistin’le dayanışma çalışma grubunun yola çıktığını duyurdu.
‘Filistin halkının mücadelesi meşrudur’
İstanbul Tabip Odası, “Filistin’le Dayanışma Çalışma Grubu”nun ilk toplantısını Cağaloğlu’ndaki Sevinç Özgüner Salonu’nda gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ertuğrul Oruç, kuruluşun savaş karşıtı tutumunu ve sağlık hakkı mücadelesini vurguladı.
Oruç, İstanbul Tabip Odası’nın yalnızca hekimlerin özlük haklarıyla değil, halk sağlığına etki eden tüm toplumsal meselelerle ilgilendiğini belirterek, “Ezilenlerin boynuna takılmış zincirler, biz hekimlerin boynuna da takılmıştır” dedi.
‘Savaş bir halk sağlığı sorunudur’
Ortadoğu’daki savaşların halk sağlığı üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çeken Oruç, İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırılarını da bu çerçevede ele aldıklarını belirterek, “Barışın filizlenmesi için çaba gösteriyoruz. Ancak savaşa karşı olmak, ezen ile ezileni aynı kefeye koymak anlamına gelmez. İstanbul Tabip Odası, ezilenin, haklının, güçsüzün yanında saf tutar” ifadelerini kullandı.
Filistin halkının emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı mücadelesinin meşru olduğunu vurgulayan Oruç, “İsrail, Filistin halkının teslim olması ve yurdundan göç etmesi için soykırım uyguluyor. Hastaneler bombalanıyor, sağlık çalışanları doğrudan hedef alınıyor” dedi.
‘Bölgede barışı inşa etmek tıbbın ve hekimlik değerlerinin de bir gereğidir’
Oruç’un konuşmasının tamamı şu şekilde:
“İstanbul Tabip Odası, geçmişten günümüze, hekimlerin özlük haklarını ve çalışma koşullarını iyileştirme mücadelesini Türk Tabipleri Birliği (TTB) yasasının da kendisine görev biçtiği üzere halkın sağlık hakkı mücadelesiyle aynı potada eritmeyi başarabilen bir meslek örgütü olmuştur. Ne salt “hekimci” bir uca savrulmuş ne de hekimlere bigâne kalmıştır. Bu anlamda sağlığı ve sağlık hakkını dar anlamda yalnızca sağlık hizmetleri ile sınırlı görmemiştir. Sağlığa etkide bulunan belirleyicilerden pek çoğu aslında “sağlık alanı” dışındadır. Ekonomik, sosyal ve siyasi koşullar doğrudan sağlık üzerine etki eder. Ne yazık ki yaşadığımız coğrafya bize bunu yaşayarak öğretmiştir. Ekonomik krizlerin, sosyal ve siyasal çalkantıların eksik olmadığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu nedenle İstanbul Tabip Odası’nı yalnızca “hekimlik alanı” ile ilgili meselelerle boğuşurken görmüyorsunuz, toplumdaki her türlü ezme-ezilme ilişkilerinden kaynaklı mağduriyetlerle mücadelelerde de görüyorsunuz. Çünkü bizce, ezilenlerin boynuna takılmış zincirler aynı zamanda biz hekimlerin boynuna da takılmıştır.
Ortadoğu coğrafyasında yaşıyoruz. Dünya üzerinde pek az coğrafya savaşlarla beraber bu kadar sık anılır. Sahip olduğu önemli jeopolitik konum ve zengin doğal kaynaklar ne yazık ki bugüne kadar Ortadoğu’da yaşayan halkların aleyhine işlemiştir. O nedenledir ki dünya üzerinde halklar arasında barış özleminin de oldukça yüksek olduğu pek az coğrafyadan biridir. İstanbul Tabip Odası, bu barış özleminin bir taşıyıcısı olarak, TTB ile benzer şekilde, savaşı bir halk sağlığı sorunu olarak görür. Barışın filizlenmesi için çaba gösterir. Tam bu noktada bir ayrım yapmayı gerekli görüyoruz. Savaşa karşı, barıştan yana olmak; ezen ile ezileni, haklı ile haksızı, güçlü ile güçsüzü aynı kefeye koymak anlamına gelmez. İstanbul Tabip Odası ezilenin, haklının, güçsüzün yanında saf tutar, bu anlamda tarafsız değildir. Barış, ancak ezme-ezilme ilişkileri nihayete erince gerçek anlamda kalıcı hale gelecektir.
Ortadoğu coğrafyasında ezilmiş, hakkı yenmiş pek çok halk vardır. Filistin halkı bu halklardan biridir. Filistin halkının emperyalizme ve Siyonizme karşı verdiği mücadele dünyada simge haline gelmiştir. Filistin halkı, işgalci İsrail tarafından yüzyılı aşkındır sömürgecilik, ırk ayrımcılığı, yerinden edilme ve işgal politikalarına maruz kalmaktadır. İstanbul Tabip Odası, geçmişten günümüze Filistin halkının tarihsel haklı ve meşru mücadelesini desteklemeyi, maruz kaldığı baskılara ve zulme karşı durmayı her zaman görev bilmiştir. Ekim 2023’ten sonra oluşan tabloda işgalci İsrail, Filistin halkının teslim olması, haklarından vazgeçmesi ve yurdundan göç etmesi için onun tüm yaşam koşullarını yok etme saikiyle hareket etmiş ve soykırım uygulamıştır. Bu soykırımın erken safhalarından itibaren İsrail işgal ordusu Filistin’de hastaneleri ve sağlık merkezlerini kuşatmış, bombalamış, yakmış ve yıkmıştır. Sağlık çalışanlarını doğrudan hedef alarak infaz etmiş, tutuklamış veya işkence altında öldürmüştür. Bombardımanın ve askeri saldırganlığın yoğun bir şekilde devam ettiği, ağır kuşatmanın sürdürüldüğü koşullarda, doğrudan ve sistematik olarak hedef alınmalarına rağmen Filistinli doktorlar ve sağlık emekçileri var güçleriyle yaraları iyileştirme mücadelesi vererek insanlığın yüz akı olmuşlardır.
Tarihsel ve insani yaşam hakları için meşru mücadele veren Filistin halkının yaşadığı her yerde dayanışmayı örmek, Filistin meselesini yalnızca savaşta değil barışta da gündemde tutulmasını sağlamak, Filistinli doktorlar ve sağlık emekçilerine destek olmak, mümkün olduğu ölçüde ulusal ve uluslararası sağlık örgütleriyle beraber dayanışmayı örgütlemek üzere İstanbul Tabip Odası bünyesinde ‘Filistin’le Dayanışma Çalışma Grubu’nu kuruyoruz. Unutmayalım ki Ortadoğu’da sömürgeci güçlerin hamisi rolünü üstlenmiş işgalci ve soykırımcı İsrail’in karşısında Filistin halkının meşru mücadelesini desteklemek, özgürlüğünü savunmak ve bununla beraber bölgede barışı inşa etmek insani bir görev olmasının yanında, tıbbın ve hekimlik değerlerinin de bir gereğidir.” (ANKA