Kadınlar, iktidarın kadın ve LGBTİ+’ların kazanımlarını hedef aldığını, çocuklar aleyhine düzenlemeler içerdiğini belirttikleri 11’inci Yargı Paketi’ne ilişkin İzmir’de açıkla yaptı, İstanbul’da yapılmak istenen açıklamaya polis izin vermedi.
Kadınlar Birlikte Güçlü İzmir, Karşıyaka İskelesi önünde açıklama yaptı. “Uyarıyoruz! 11. Yargı Paketini aklınızdan bile geçirmeyin” pankartı açılan açıklamada, “Vardık var olacağız”, “Genel ahlakın sınırlarını kim belirliyor” dövizlerini taşıdı.
Kadınlar, “Jin, jiyan, azadi”, “Genel ahlak kimin ahlakı”, “Devlet elini bedenimden çek” ve “Yaşasın feminist mücadelemiz” sloganları atarak Karşıyaka İzban durağının önüne kadar yürüdü.

Burada açıklama yapan Baran Alaz, iktidarın yeni yargı paketiyle kadınların, LGBTİ’+ların daralan yaşamını daha da zorlamak istediğini vurguladı. Pakette “genel ahlaka aykırılık”, “doğuştan gelen biyolojik cinsiyete uygun davranmama”, “ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi” gibi ifadelerin yer aldığını kaydeden Baran Alaz, şunları söyledi:
“Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce iptal edilmiş olan ‘üreme yeteneğinden sürekli olarak yoksun bulunma’ şartı yeniden yasalaştırılmaya çalışılıyor. Başvuranların yalnızca Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği hastanelerde ruhsal ve tıbbi desteğe mecbur bırakılması planlanıyor. Yargı paketi taslağında translara istedikleri tıbbı bakımı alma hakkı bile tanınmıyor. Kaldı ki İktidarın nefret politikaları düşünüldüğünde, transların bu hastanelerde nasıl baskı ve şiddete uğrayacaklarını tahmin etmek zor değil. 25 yaşından önce cinsiyet uyum sürecini başlatanlara ceza öngörülürken, bu süreçte görev alan sağlık çalışanlarına da 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası getiriliyor. Muğlak, iktidarın politikaları çevresinde değişebilen, keyfi, hakimlerin takdirine bırakılmış bu maddelerle; LGBTİ+ varoluşlarımıza, eşit, özgür ve insan onuruna yaraşır yaşam mücadelemize saldırıların yasalarla meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz.”

‘Hiçbir hakkın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz’
Kasten öldürme suçunda 15–18 yaş arasındaki çocuklara ceza indirimi uygulanması ifadesinin “uygulanabilir” olarak değiştirilmesiyle, çocukların yetişkin gibi cezalandırılmasının önünün açıldığına dikkat çeken Baran Alaz, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin organize suç örgütlerinin ve çetelerin yuvasına dönüştüğü, yoksulluğun, ayrımcılığın ve eşitsizliğin derinleştiği bir dönemde, bu çocukların büyüme koşulları, MESEM’ler aracılığıyla sermayeye ucuz iş gücü olarak sunulmaları görmezden gelinerek faturanın yine çocuklara kesilmesini kabul etmiyoruz. Çocukların 16 yaşında zorla evlendirilmesine de, yetişkin gibi yargılanmasına da, kölece çalıştırılmasına da; bir kişinin kendi bedeni hakkında karar verebilmesi için 25 yaşını beklemesinin dayatılmasına da itiraz ediyoruz. Bugüne kadar haklarımıza, kadın cinayetlerine, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasına, erkek yargıya karşı mücadele ederken; hayatı durdurduk, yolları kapadık, yaşamlarımıza sahip çıktık. Şimdi bu yasa değişikliğiyle bu mücadele biçimleri suç haline getirilmeye çalışılıyor. Mücadelelerimizle kazandığımız hiçbir hakkın elimizden alınmasına izin vermeyeceğiz. Halk düşmanı 11. Yargı Paketi’nin karşısında birlikte duralım.”
İstanbul’da polis engeli
İstanbul’da ise yapılmak istenen açıklamaya polis izin vermedi. Medeni Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz Kampanya Grubu, “11’inci Yargı Paketi’ni Meclis’e Getirmeyi Aklınızdan Geçirmeyin” sloganıyla açıklama yapmak istedi. Açıklama için kadınlar, İstanbul’un Kadıköy ilçesi Eminönü İskele Meydanı’nda bir araya geldi.
Kadınların toplanması üzerine polis kadınları ablukaya aldı, basın mensuplarının da görüntü almasını engelleyerek alandan uzaklaştırdı.
Yaklaşık yarım süren ablukanın ardından polis, kadınları 2’şer şekilde ablukadan çıkararak, açıklama yapmalarını engelledi.
Ankara’da yürüyüş
Ankara Kadın Platformu üyeleri “11. Yargı Paketini Meclise Getirmeyin” yürüyüşü gerçekleştirerek, Kolej Metro Durağı’nda basın açıklaması yapmak istedi. Polisin, açıklamanın Sakarya Caddesi’nde yapılmasını istemesi üzerine arbede yaşandı ve daha sonra eylemciler Sakarya Caddesi’ne yürüdü. Burada yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Bugün buradayız. Kamuoyuna sızdırılan ve kadın ve LGBTİ+ düşmanı devlet aklının ürünü olan 11. Yargı Paketi’ne karşı, hayatlarımızı ve haklarımızı savunmak için bir aradayız. Bu paket, yalnızca bir yargı düzenlemesi değil; toplumsal barışı, birlikte yaşamı ve geleceğimizi tehdit eden bir zorbalık yasası taslağıdır. Bu yasa sadece bedenlerimize ve kimliklerimize değil, aynı zamanda barış içinde, eşit ve özgür bir arada yaşam umudumuza da saldırıyor. İktidar, ‘Aile Yılı’ diyerek başlattığı bu süreçte, yıllardır bizleri susturmaya, bastırmaya çalışıyor. Kadınların, LGBTİ+’ların ve iktidarın cinsiyet normlarına uymayan herkesin yaşam biçimlerini hedef alıyor. Şimdi de bu paketle bedenlerimize, kimliklerimize ve aşklarımıza kanun eliyle saldırmak istiyor. Ama biz buradayız. Bedenlerimiz, hayatlarımız bizim. Geçit yok. Bu yasa taslağıyla, iktidarın onayladığı normların dışındaki tüm varoluşlar, Ceza Kanunu’nda suç haline getiriliyor.

‘Bu, aşklarımıza, özel yaşamımıza saldırıdır’
“Varoluşumuz suç sayılamaz. Kanun’da yapılması planlanan değişiklikle, ‘Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunan ya da bulunmayı teşvik eden, öven veya özendiren kişiler’ hapis cezasıyla tehdit ediliyor. Bu zorbalık herkesi hedef alıyor. ‘Doğuştan gelen biyolojik cinsiyet’ ve ‘genel ahlak’ gibi belirsiz ifadelerle, iktidarın kalıplarına uymayan her eylem cezalandırılabilir hale getiriliyor. Giydiğimiz kıyafetten konuşma biçimimize kadar tüm varoluşumuz ‘genel ahlaka aykırılık’ bahanesiyle cezalandırılabilir. Aşkımız ve özgürlüğümüz cezalandırılamaz. Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapması da suç kapsamına alınıyor. Bu, aşklarımıza, özel yaşamımıza saldırıdır. Yani devlet, ‘Sen benim belirlediğim kadın ya da erkek sınırlarının dışına çıkarsan seni cezalandırırım’ diyor. Ama biz o sınırları tanımıyoruz.”
‘Sağlık çalışanlarını kriminalize edemezsiniz’
“Taslakla Medeni Kanun da hedef alınmış durumda; transların cinsiyet uyum süreci hakkı gasbedilmeye çalışılıyor. Beden uyum süreci imkansız hale getiriliyor. Beden uyum sürecine başvuru yaşı 18’den 25’e çıkarılmak isteniyor. Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olan ‘üreme yeteneğinden yoksun olma’ şartı yeniden getirilmek isteniyor. Bürokrasiyle, baskıyla hakkımız gasbedilemez. Sağlık Bakanlığı onaylı hastaneler dışında bu sürecin yürütülmesinin yasaklanmasıyla, zaten zor olan bu hakka erişim fiilen engelleniyor. Sağlık çalışanlarını kriminalize edemezsiniz. Bu süreçlere destek veren sağlık çalışanları 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya bırakılıyor. Bu bir sağlık değil, nefret politikasıdır. Hayatlarımızı devletin ve erkek yargının insafına bırakmayacağız.”
‘Çağrımızdır; bu tasarıyı Meclis’e dahi getirmeyin’
11. Yargı Paketi taslağı çocukları da hedef alıyor. MESEM’lerle çocuk işçiliğini yaygınlaştıran, zorunlu eğitimin süresini düşürmeye çalışanlar, çocuklara okulda bir öğün yemeği vermeyenler şimdi de çocuk yaşını tartışmaya açıyor. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre de iç hukuka göre de 18 yaşına kadar herkes çocuktur ve bu tartışma konusu dâhi edilemez. Çocuklar iş cinayetlerinde öldürülürken, çocuk yoksulluğu derinleşirken, çocuk intiharları artarken hiçbir koruyucu önleyici tedbir almayanlar, çocuklar suça sürüklendiğinde cezaları yükselterek sorunun çözüleceğine inanmamızı bekliyorlar. Çocukların yetişkinler gibi yargılanması teklif dâhi edilemez. Bugün çocuk yaşını tartışmaya açanların, çocuğun evlilik yoluyla istismarını da yasallaştırmanın zeminini hazırlamak istediklerini biliyoruz. Bu ülkede yoksulluğun, sömürünün ve istismarın hedefi haline getirilen çocuklara koruma sağlamak yerine, onları cezalandırmayı seçiyorlar. Siz önce çocukların eğitim, barınma ve yaşama hakkını koruyun. Çocukları katil yapan karanlıktan hesap soruyoruz. Toplantı ve gösteri hakkımız evrensel bir haktır. Ceza Kanunu’na eklenen düzenlemeyle, evrensel hakkımız olan toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı hedef alınıyor. Bugüne kadar haklarımıza, kadın ve LGBTİ+ cinayetlerine, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkılmasına, erkek yargıya karşı mücadele ederken; hayatı durdurduk, yolları kapadık, yaşamlarımıza sahip çıktık. Şimdi bu yasa değişikliğiyle bu mücadele biçimleri suç hâline getirilmeye çalışılıyor. Mücadelemiz suç değildir. Çağrımızdır: Bu tasarıyı Meclis’e dahi getirmeyin. Taviz vermeyeceğiz.
Bu yargı paketini hazırlayanlar, önce var olan yasaları uygulasınlar! Öldürülen kadınları ve LGBTİ+’ları gündemlerine alsınlar. Hukuki düzenleme arıyorlarsa 6284 sayılı Kanun’a, İstanbul Sözleşmesi’ne, Türkiye’nin imzacı olduğu CEDAW’a, GREVIO’ya, Lanzarote Sözleşmesi’ne, Havana Kuralları’na, Pekin Kuralları’na, Riyad İlkeleri’ne baksınlar. Belirsiz, keyfi maddelerle eşit, özgür ve insan onuruna yaraşır yaşam mücadelemize saldırılıyor! Nefretin meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu yasa taslağında verilecek herhangi bir taviz, daha büyük hak kayıplarına yol açacaktır. Topyekûn halkın her kesimini etkileyecek bu yasa tasarısının Meclis’e getirilmesine izin vermeyeceğiz. Mücadelemiz sürecek. Önümüzde 20 Kasım ‘Nefret Suçuna Maruz Kalan Transları Anma Günü’ ve 25 Kasım ‘Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ var. Bu zorbalık yasasına karşı direnişimiz, 20 Kasım’da translarla, 25 Kasım’da kadınlarla omuz omuza devam edecektir. Bedenimiz bizim, hayatımız bizimdir. İsyandayız, geçirmeyeceğiz.”(MA/ANKA)




