Ağustos 2025’te cinsel taciz ifşalarına destek vermek için bir araya gelen Kadın+ Edebiyatçılar grubu, yayıncılık sektörünün tüm bileşenlerine yapısal dönüşüm çağrısı yaptı.
Kadın+ Edebiyatçılar Türkiye Yayıncılar Birliği ve yayınevlerinden Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi oluşturmasını, şikâyet mekanizmaları kurmasını ve yüzde 50 kadın temsili hedefini benimsemesini talep etti.
Kadın+ Edebiyatçılar grubu, Beyoğlu’ndaki Frankeştayn Kitabevi’nde bir araya gelerek yayıncılık sektöründe cinsel taciz ve şiddete karşı somut önlemler alınması çağrısı yaptı.
Edebiyatçılar Ayşegül Devecioğlu, Başak Sayan, Simla Sunay, Irmak Zileli ve Cemran Öder’in okuduğu açıklamada, sektördeki örgütler, dernekler, sendikalar ve yayınevlerinden bağlayıcı politika belgeleri hazırlaması, şikayet mekanizmaları kurması ve bu alana bütçe ayırması istendi.
Kadın+ Edebiyatçılar, Türkiye Yayıncılar Birliği, Türkiye PEN ve Türkiye Yazarlar Sendikası başta olmak üzere sektördeki örgüt, dernek ve sendikalara yönelik 7 maddelik talep listesi sundu. Talepler şöyle:
- Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi oluşturması, yaygınlaştırması ve kamuoyuna açık paylaşması.
- Türkiye Yazarlar Sendikası bünyesindeki kadın komisyonunun etkin çalışması.
- Kadın komisyonu bulunmayanların: Fiziksel ya da dijital araçlar vasıtasıyla gerçekleştirilen cinsel taciz, şiddet, ayrımcılık ve mobbing vakalarına karşı sorumluluk alması, toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel taciz takip komisyonları kurması, işletmesi, takibini üstlenmesi ve beyan esaslı, gizlilik içeren ve hızlı sonuçlanan süreçlerle yaptırım oluşturması. Komisyon üyelerinin çoğunluğun kadın+lardan oluşması.
- Cinsel taciz şikâyeti durumunda işletilecek kurumsal eylem planını hazırlaması, yaygınlaştırması ve işletmesi.
- Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve cinsel şiddeti önleme amaçlı eğitimler, etkinlikler düzenlemesi. Eğitim içeriklerinin feminist ve queer kuramlar temelinde hazırlanması. Eşitlik izleme ve takibini yapması ya da yaptırması.
- Tüm süreçler için alanda deneyimli kadın/feminist örgütlere danışması.
- Politika belgesinin şartlarını yerine getirmek için gerektiğinde bütçe ayırması.Kadın+ Edebiyatçılar, açıklamalarında, yayıncılık alanında toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı mücadelenin “acil” olduğunun altını çizdi.Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) çalışma yaşamında “Şiddet ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesinin” yol gösterici olduğuna dikkat çeken grup, cinsel tacizin çalışma alanlarında bir “iş güvenliği” sorunu olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, sendikalar, yerel yönetimler ve özel şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddeti önleme başlıklı politika belgeleri yayımladığını hatırlatan, Kadın+ Edebiyatçılar, yayıncılık sektöründe aynı kararlılığın ve kurumsal adımların henüz atılmadığını söyledi.Kadın+ Edebiyatçılar, yayıncılık kurumlarının taciz ve cinsel saldırı şikâyetlerini etkin, şeffaf ve ilkeler çerçevesinde ele alacak birimler oluşturmadıklarını, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin “Profesyonel Davranış İlkelerinin” ise mevcut haliyle anlamlı ama yetersiz kaldığını vurguladı.Yayınevleri ve sektör bileşenlerinden somut adım talebi
Kadın+ Edebiyatçılar, yalnızca örgütler ve sendikalarla sınırlı kalmayan taleplerini, yayınevleri ve sektörün diğer bileşenlerine de yöneltti. Bu talepler şöyle:
- Bağlı bulunulan birlik tarafından hazırlanan Toplumsal Cinsiyete Dayalı Ayrımcılık ve Şiddeti Önleme Politika Belgesi’nin imzalanması, kamuoyuyla paylaşılması ve yayınevlerinin internet sitelerinde sabit ve açık erişimli biçimde yer alması. Tüm iş, telif, hizmet alım vb. sözleşmelere bu belge ve tutumların eklenmesi.
- Her yayınevinin, fiziksel ya da dijital ortamda gerçekleşen cinsel taciz, şiddet ve ayrımcılık vakalarına karşı bir şikâyet mekanizması kurması; eşitlik kurulu, onur kurulu, toplumsal cinsiyet kurulu vb. komiteler oluşturması. Bu komitelerde her kademeden çalışanların rotasyonla yer alması ve çoğunluğun kadın+lardan oluşması. Cinsel taciz şikâyeti durumunda işletilecek kurumsal eylem planının hazırlanması, gerektiğinde alanında uzman sivil toplum kuruluşlarından veya danışmanlardan destek alınması ve bu planın işletilmesi.
- Taciz faili ve tacizi örtbas etmeye çalışanlara karşı hızlı tavır alınması, bu kişilerle yayınevi ilişkilerinin ve/veya etkinliklerin, “beyanı esas alarak askıya alınacağına” dair kamuya açık söz verilmesi.
- Yayınevleri, dergiler ve edebiyat festivallerinde jüri ve konuşmacı listelerinde %50 kadın temsili hedefinin kurumsal ilke haline getirilmesi. Eşitlik izleme amacıyla; kadın+ yazar, editör, çevirmen ve eleştirmenlerin sayısal oranlarının yıllık raporlarla kamuoyuna açıklanması.
- Birliğe üye tüm yayınevlerinde yılda en az bir kez eşitlik, kapsayıcı dil ve farkındalık eğitimi verilmesi; bu eğitim içeriklerinin feminist ve queer kuramlar temelinde hazırlanması.
- Tüm süreçler için alanda deneyimli kadın/feminist örgütlerle işbirliği yapılması.
- Tüm bu adımlar için gerektiğinde bütçe ayrılması.
Kadın+ Edebiyatçılar, talepleri doğrultusunda adım atan sektör bileşenleriyle ortak çalışmalara, sorumluluk almaya ve katkı sunmaya açık olduklarını da vurguladı.
‘Somut adımları görene kadar mücadele sürecek’
Açıklamada, yayıncılık sektöründeki tüm kurum ve kişilerin, cinsel taciz ve şiddet karşısında yalnızca söylem düzeyinde kalmamaları, sorumluluk üstlenmeleri ve somut dönüşüm süreçleri başlatmaları gerektiği vurgulandı.
Kadın+ Edebiyatçılar, son olarak şöyle seslendi: “Bu adımların somut bir biçimde atıldığını görene kadar, kadınlar kendilerini yayın alanında güvenli hissedene ve yayın alanında kadınlara yönelik ayrımcılık ortadan kalkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.
Kadın+ Edebiyatçılar kimdir?
Kadın+ Edebiyatçılar, kendilerini şöyle tanımlıyor:
“Bizler, 2025 Ağustos ayında yeniden alevlenen cinsel taciz ifşalarına destek vermek için bir araya gelen; edebiyata emek veren herkese açık, kendini kadın+ şemsiyesi altında tanımlayarak çeşitlenen, bağımsız bir grup olarak yola çıktık.
Farklı illerden, farklı alanlardan, birbirinden farklı kadın+lar olarak, Türkiye’de ifşalar yoluyla dile getirilen psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddete karşı “Artık yeter” diyerek buluştuk.
Eylül 2025’te, yayıncılık alanında yapısal dönüşüm için; şiddete karşı tepkilerin ve ifşa edenlere desteğin sözde kalmaması, somut eylemlere dönüşmesi gerektiğini vurguladığımız kısa taleplerimizi imzaya açtık ve yayıncılık sektörünün tüm bileşenlerinin uygulamalarını takip edeceğimizi ilan ettik.
Bugün Beyoğlu’nda yapılan açıklamayla, bu takip sürecinin kararlılıkla devam edeceği bir kez daha kamuoyuna duyurulmuş oldu.”



