Kadının soyadı konusunda nereye geldik?
Hülya Gülbahar 31 Temmuz 2024

Kadının soyadı konusunda nereye geldik?

Günlerden pazar, saat sabaha karşı 04:00. Meclis nöbetindeyiz.

Bu cümle, herhangi bir hukuk devletinde, herhangi bir demokraside asla kurulamayacak bir cümle, asla karşılaşılmayacak bir durum.

Türkiye’de yıllardır, ama yıllardır olağan bir uygulama. İktidar dayattı, tüm kanatları ile muhalefet de ilk günden itibaren kabullendi. İktidar ve muhalefet el ele topluma da kabul ettirdi bu saçmalığı.

Hayvan katliamı yasası görüşülüyor ve Meclis TV’nin canlı yayınını izliyoruz.

Her şey sinir bozucu.

Muhalefet yıllardır, alakasız konuşmalar, boş önergeler, gereksiz yoklamalar ile Meclis çalışmalarını uzatmayı  “muhalefet” olarak anlıyor, anlatıyor. Ciddi hiçbir konuda, ciddi hiçbir etkisi olmadığı bir “yasama” faaliyetinin parçası gibi görünmeyi sürdürüyor. Yıllardır.

TBMM Adalet Komisyonu’nda kadının soyadının da içinde olduğu 9. Yargı Paketi görüşmeleri 11 Temmuz 2024 günü başlayıp 12 Temmuz’da bitmiş ve 20,5 saat sürmüştü. Hayvanlarla ilgili yasa teklifi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda da 14-18 saat gibi uzun sürelerle tartışılmıştı. İnsanlık dışı çalışma süreleri ve çalışma koşullarında, sonuca hiçbir etkisi olmayan tartışmalar.

Artık başka bir muhalefet tarzı gerek.

Aslında mecliste grev zamanı.

Şu anda isteyen kadın evlilik öncesi soyadı ile yaşamaya devam edebilir

Kadınlar on yıllardır soyadı hakkı için mücadele ediyor. AİHM’de çok sayıda dava kazanıldı. Anayasa Mahkemesi’ne yapılan çok sayıda başvuruda kadınlara soyadı dayatmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu, ayrımcılık oluşturduğu hüküm altına alındı. Sonunda Anayasa Mahkemesi evli kadına erkek eşin soyadını kullanma zorunluluğu dayatan Medeni Yasa’nın 187. Maddesi’ni iptal etti. İptal kararında yeni bir düzenleme yapmak için verilen 9 aylık süre 28 Ocak 2024’te doldu.

Artık evli kadına eşinin soyadını kullanma zorunluluğu dayatan bir yasa hükmü yok. AYM’nin iptal kararı sonrası yeni evlenen kadınlar önceki soyadı ile devam edebilir. Şu anda evli olan kadınlar da, nüfus müdürlüklerine yapacakları başvuru ile sadece kendi soyadları ile hayatlarını sürdürebilir.

Buna rağmen, 28 Ocak’tan sonra sadece kendi soyadını kullanmak için başvuran kadınlara red cevapları verildi. Yeni evlenen kadınların sadece kendi soyadları ile devam etme istekleri de reddedildi. Ne belediyeler ne de nüfus müdürlükleri tarafından evlenmek için başvuran kadınlara sadece kendi soyadlarını kullanma hakkı olduğu hatırlatıldı.

İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yapılan bir başvuruya “Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar Nüfus Hizmetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 24. Maddesi’ne göre işlem yapılmaya devam edilmesi” gerektiği cevabı verdi. Bir hukuk devletinde inanılmaz bir cevap bu. Yasa maddesi eşitlik ilkesine aykırı ve ayrımcı bulunduğu için iptal ediliyor; ama ona dayanılarak çıkartılmış olan yönetmelik uygulansın diye ısrar ediliyor. Anayasa’nın 124. Maddesi’ne göre yasalara aykırı yönetmelik olamaz. Anayasa’ya aykırı yönetmelik hiç olamaz. Dayanak yasası iptal edilmiş bir yönetmelik uygulanamaz.

Yönetmelik, yasayı açıklayan, yasanın uygulanmasını sağlayan ve yasayı tamamlayan bir idari tasarruftur. Yönetmelikle yasa arasında organik bağ mevcut olup, yönetmelik yasaya bağımlıdır. Yasa yoksa, yönetmeliği de yoktur.

“…Kanunla yönetmeliğin çatışması halinde üstün norm durumunda bulunan kanuna değer verilerek uyuşmazlığın çözümlenmesi zorunludur. Öğretide bazı hukukçular yönetmeliklerin kanuna aykırı olmasının adli yargıda incelenemeyeceği, bu gibi hallerde ilgili tarafa idari yargıya başvurarak yönetmeliğin iptalini sağlamak üzere önel verilmesi ve bunun bekletici sorun yapılması gerektiği konusunda görüş bildirmektedirler. Gerek Anayasa’da ve gerekse kanunlarımızda yönetmelikle kanunun çatışması halinde bunun bekletici sorun sayılması gerektiği hususunda bir hüküm bulunmamaktadırYargıtay’ın süregelen uygulamalarında ayırım yapılmaksızın yönetmeliğin kanuna aykırı olması halinde, kanuna değer verilerek uyuşmazlıkların çözümlenmesi ilkesi benimsenmiştir. Yönetmeliğin kanuna bağımlı olması açıklanan şekilde yorum ve uygulama yapılmasını gerektirmektedir”. (İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 22.03.1996 tarihli 1993/5 E, 1996/1 K. Sayılı içtihadı birleştirme kararı)

Kısacası, yasaya aykırı yönetmelik, otomatik olarak yok sayılmalıdır. Yasa maddesi olmayan, hukuka aykırı bulunup iptal edilmiş olan yönetmelik ise, evleviyetle yok hükmündedir, uygulanamaz.

Normlar hiyerarşisinde (Anayasa, haklarla ilgili anlaşmalar, yasa ve KHK, diğer anlaşmalar, tüzük, yönetmelik, genelge silsilesinde) üst norm kaldırılınca alt normlar da düşmelidir.

Kaldı ki, Anayasa’nın 153. Maddesi gereğince AYM kararları tüm kişi ve kurumları bağladığı için, kurumsal olarak İçişleri Bakanlığını ve şahsen bakan Ali Yerlikaya’yı da bağlar. Dolayısıyla İçişleri Bakanlığı AYM’nin iptal kararı doğrultusunda işlem yapmalı ve isteyen evli kadınlara ve yeni evlenen kadınlara sadece önceki soyadları ile yaşama hakkı vermelidir. Bunun için, uygulamayı düzenlemek üzere, Anayasa’ya ve uluslararası sözleşmelere uygun basit bir genelge ile nüfus müdürlüklerinin nasıl işlem yapacağı belirlenebilir. İlle de yeni bir yasa çıkartılması beklenmemelidir. Kimi ülkelerde (örneğin Büyük Britanya’da) özel bir soyadı yasası yoktur. Yasal bir sınırlama yoksa, kural özgürlüktür.

Öte yandan, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, yukarıda anılan yazısında “cinsiyet temelinde ayrımcılık iddiaları Genel Müdürlüğümüz’ün görev alanına girmediğinden cevaplanamamıştır” denmektedir.

Evet doğru okudunuz, bir toplum için en önemli anayasal kriterlerden biri olan eşit vatandaşlık ilkesi, Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün görev alanına girmiyormuş!?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sadece soyadı konusundaki dayatmacı tutumuyla değil; “Medeni Yasa’yı sil baştan yazacağız” gibi söylemleri ile de kadınların kara listesinde.

Sayın Yerlikaya siz neredesiniz?

Kamuoyunu, siyaseti ve Meclis’i bu kadar meşgul eden kadının soyadı konusunda neden sessizsiniz?

Genel Müdürlüğünüz’ün bu hukuk dışı yanıtlarına bir açıklamanız olacak mı?

Anayasa’ya ve hukuka uygun bir bakanlık icra etmeyi ne zaman düşünürsünüz?

 

AKP’nin kadının soyadı sınavı

AKP, kadının evlendikten sonra da evlilik öncesi soyadını kullanmaya devam etmesinin yolunu açan AYM kararını uygulamadığı gibi, eski soyadı dayatmasını aynen 9. Yargı Paketi’ne koydu. Paketin 15. Maddesi olarak yasalaştırmak isteyerek Anayasa’ya ve Anayasa Mahkemesi’ne meydan okudu.

Ancak başta EŞİK-Eşitlik için Kadın Platformu olmak üzere kadınların, muhalefet partilerinin ve hatta kimi AKP’li milletvekili ve siyasetçilerin itirazları üzerine bu yasanın çıkarılması ertelendi. Düzenlemenin 1 Ekim’de açılması beklenen yeni yasama yılına kalacağı konuşuluyor.

Ancak kadınlar nöbete devam ediyor. Çünkü bizlere yansıyan bilgilere göre iktidar ile muhalefet, 9. Yargı Paketi’ndeki yargıçlarla ilgili kimi hükümleri paketten çıkarıp 1 Ağustos’tan önce yasalaştırmak istiyor. O arada kadının soyadı ile ilgili bir dayatma olabilir mi diye kadınlar tetikte bekliyor.

Eğer soyadı maddesi şimdi yasalaştırılmazsa, İçişleri Bakanı Sayın Yerlikaya’nın sorumluluğu büyüyor.

Derhal kendisine bağlı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne bir talimat vererek şu andaki hukuksuz duruma son vermeli. AYM iptal kararına uygun olarak, Anayasa’yı ve uluslararası sözleşmeleri uygulamalı. Gerek evli kadınlara ve gerekse de yeni evleneceklere, istedikleri takdirde kendi soyadları ile hayatlarına devam etmelerinin önünü açmalı.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.