Kayıp yakınları İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından ‘Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın’ talebiyle sürdürülen basın açıklamalarının 149’uncu haftasında Diyarbakır, Batman ve Yüksekova’dan ‘geçmişle yüzleşme’ çağrısı yaptı.
Bu haftaki basın açıklamalarında, 1990’larda farklı tarih ve yerlerde gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay, Ayfan Efeoğlu ve Abdulselam Şahin’in akıbeti soruldu.
Diyarbakır
İHD Diyarbakır Şubesi ile kayıp yakınları, basın açıklamalarının 823’üncü haftasında Koşuyolu Parkı’ndaki İnsan Hakları Anıtı önünde buluştu.
İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Ömer Saman, yaptığı konuşmada Seyit Rıza ve arkadaşlarını andı. Saman, “Onurlu barış için geçmişle yüzleşmek gerekiyor. Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerinin açıklanması ve itibarlarının iade edilmesini talep ediyoruz” dedi.
Ardından, İHD yöneticilerinden Ali İhsan Demirtaş, 18 Kasım 1995’te Mardin’in Nusaybin ilçesinde gözaltında kaybedilen Abdullatif Yağızay’ın hikayesini okudu. Demirtaş, evli ve 7 çocuk babası olan Yağızay’ın Kurke kırsal mahallesinde yaşadığını, baskılar üzerine 1995 yılının Ağustos ayında ilçe merkezine göç ettiğini aktardı.
Yağızay’ın 18 Kasım 1995’te sivil polisler tarafından mavi bir otomobile bindirilerek götürüldüğünü söyleyen Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:
“Yağızay Ailesi’nin ısrarı üzerine Abdullatif Yağızay’ın Mardin İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldüğü söylenilir. Nusaybin Cumhuriyet Başsavcılığı ise ailenin başvurusuna ‘Abdullatif Yağızay’ın gözaltına alındıktan 3 gün sonra serbest bırakıldığı’ cevabını verir. Abdullatif Yağızay’dan haber alınmaması üzerine tekrar savcılığa başvuran ailenin dilekçesi işleme konulmadan iade edilir.
Olayla ilgili soruşturma açılmaz. Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kalır. Abdullatif Yağızay’dan haber alınamaması üzerine tekrar savcılığa başvuran ailenin dilekçesi işleme konmadan iade edilir. Olayla ilgili soruşturma açılmaz. Ailesinin tüm başvuruları sonuçsuz kalır. 26 yıldır Abdullatif Yağızay’ın akıbetini açığa çıkartmayı amaçlayan ve failleri cezalandırmayı hedefleyen etkin bir soruşturma bugüne kadar yürütülmez.”
Batman
Batman’da İHD ve kayıp yakınları, 659’uncu hafta açıklamasında, Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. Bu haftaki açıklamada, 6 Ekim 1992 tarihinde İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisi iken sivil polislerce gözaltına alınıp bir daha kendisinden haber alınamayan Ayhan Efeoğlu’nun akıbeti soruldu.
İHD Şubesi yöneticilerinden Melek Atalay Ayhan Efeoğlu’na dair şunları söyledi:
“Ayhan Efeoğlu, 25 yaşında olup Yıldız Teknik Üniversitesi 2. sınıf öğrencisiydi. Ayhan Efeoğlu, 6 Ekim 1992 tarihinde okulunun önünde telsizli sivil polislerce yakalanarak, gözaltına alındı. Ayhan’ın annesi Feriha Efeoğlu ile babası Osman Efeoğlu İstanbul DGM savcılığı, TBMM Başkanlığı ile resmi ve sivil kurumlara başvurular yaparak, oğullarının akıbetini sordu.
Ailenin anlatımlarına göre; Siyasi Şube tarafından gözaltına alınan Ayhan Efeoğlu, Gayrettepe’de bir süre işkenceye tabi tutulur. Görgü tanıklarına göre Ayhan’ı gözaltına alanlardan biri Terörle Mücadele Bürosu’ndan Fikret Işınkaralar isimli bir komiser idi.
Ayhan Efeoğlu için açılan soruşturmada hiçbir ilerleme kaydedilmedi; 21 Ocak 2008 tarihinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu, isnat edilen suçu işkence ve kötü muamele kabul ederek, zamanaşımı süresinin dolduğuna; dolayısıyla şüpheli olan İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri hakkında takipsizlik kararı verdi.”
Hakkari/Yüksekova
İHD Hakkari Şubesi ve kayıp yakınları, 149’uncu hafta açıklaması için Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Basın açıklamasında, Yüksekova’nın Morê köyünde imamlık yaptığı 1993 yılında askerler tarafından gözaltına alınan ve kendisinden halen haber alınamayan Abdulselam Şahin’in akıbeti soruldu.
İHD Hakkari Şube Eşbaşkanı Musa Bor yaptığı konuşmada, “Devleti yönetenler 149 haftadır Hakkari’den yükselttiğimiz hakikat ve adalet çağrımızı karşılıksız bırakıyor” dedi.
Bor, Abdulselam Şahin’e dair şu açıklamayı yaptı:
“43 yaşındaki 6 çocuk babası Abdüsselam Şahin ilk olarak Hakkari’nin Çukurca ilçesinde 9 yıl kamu personeli kadrosunda imam olarak görev yaptığı esnada askerler tarafından gözaltına alındı. Şahin, Yüksekova Jandarma Taburuna götürüldü ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.
Şahin yaşadığı baskı üzerine ailesiyle birlikte Yüksekova’nın Morê köyüne taşındı. 27 Kasım 1993 tarihinde Yüksekova’dan birkaç ay önce taşındığı köyüne gitmek üzere A.Ö.’ye ait Toyota marka araca bindi. Araçta Şahin ve sürücü dışında 3 kişi daha vardı. Köye doğru yol alan araç arama noktasında özel harekât timleri tarafından durduruldu.
Yapılan kimlik kontrolü sonrasında Abdüsselam Şahin gözaltına alındı. Araçta bulunan diğer kişiler Şahin Ailesi’ni durumdan haberdar etti. Şahin’in nerede olduğunu öğrenmeye çalışan ailesi onun F.D.’ye ait kırmızı renkli Toros marka arca bindirilerek Yüksekova Komando Taburuna götürüldüğüne dair bilgiye ulaştı. Ancak kendisinden haber alamadı.”
Şahin’in eşinin Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına başvuru yaptığını ancak herhangi bir sonuç alınamadığını aktaran Bor, “Abdüsselam Şahin’in akıbeti açıklanmadı, onu kaybedenler yargı önüne çıkartılmadı. İç hukuktan sonuç alamayan aile, 2012 yılında davayı AİHM’e taşıdı. Ancak başvuruyu, kaybetme suçunun süreğenliğine aykırı biçimde kabul etmedi. Şahin’in akıbetinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebimizin karşılanması hukukun gereğidir” diye konuştu.