İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ‘Kent uzlaşısı’ soruşturması kapsamında, aralarında Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür ve Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel’in de bulunduğu 10 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
11:45 – Duruşma başladı
Tutuklu yargılanan Cemalettin Yüksel, Livan Gür, Bülent Kaygun, Elif Gül, Güzin Alpaslan, Hasan Özdemir, Nesimi Aday, Sinan Gökçe, Turabi Şen ve İkbal Polat’ın mudafii avukatlarının isimleri alınarak duruşma başladı.
12:00- Sinan Gökçe’nin savunması başladı:
“Ben sanatçıyım. Doğaya ve toplumsallığa inanan bir sanat anlayışıyla üretimler yaptım. Yoksul emekçi halkımızın çocuklarına ücretsiz gönüllü eğitimler vererek yaşadıkları doğaya, topluma ve tarihselliğe değer veren sanatsal üretimler yapabilmeleri için katkı sunmaya çalıştım. Bu suçlamaları kabul etmiyorum ve doğru bulmuyorum.”
‘Kürdistan demek suç değildir’
Sinan Gökçe bir konuşmasında ‘Kürdistan’ kelimesini kullanmasının suç sayılmasına değinerek savunmasını şöyle sürdürdü:
“Diyarbakır’da bir dernek uyuşturucuya karşı mücadele verirken bize ulaştı. Çocuklara verecekleri müzik kursu için biz de enstrüman toplayıp bölgeye ulaştırdık. Bu çalışma sırasında bir konuşmamda ‘Kürdistan’ ifadesi kullandığım için suçlandım. Onlarca yıldır bu bölgenin ismi budur. Ben bunu reddetmeyi kendime hak görmüyorum. Cezaevinde üç kitap okudum, biri İlber Ortaylı’nın kitabıydı, o kitapta da Kürdistan bölgesi detaylı tarif edilir.
Kent uzlaşısı ile bir seçim ittifakı yapılması yasadışı gösteriliyor. Benim yaşadığım ilçe olan Şişli’de aynı ittifakı MHP ve AKP de yaptı. Ama iktidar yapınca yasal, muhalefet yapınca suç mu?”
12:17 – İkinci savunmayı yapan: Güzin Alpaslan savunmasında HDK ‘nedir, ne değildir’i açıkladı:
“HDK açık, yasal, eş sözcüleri belli ve milletvekili olan –ki aramızdalar, bizi yalnız bırakmadılar– bir meclisler bütünü olan örgütlenmedir. HDK’de başkanlık değil eş sözcülük, yönetim kurulu değil yürütme kurulu vardır. Yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarıya ve dikey değil yatay bir örgütlenme yapısına sahiptir. Birilerinden PKK/KCK gibi yapılardan gelen talimatlarla çalışma, örgütlenme biçimi, birleşimi ve düzeyi gereği imkânsızdır. Ayrıca iddianamede PKK/KCK kendini Kürt/Kürdistani bir yapı olarak tanımlıyor fakat bu kadar farklı etnik katılımcıları olan HDK, PKK/KCK gibi bir yapının uzantısı olabilir mi?”
‘Zorlama bir iddianame ile HDK’den suçlu çıkarılmaya çalışılıyor’
Güzin Alpaslan savunmasında iddianamedeki bazı suçlamalara özel olarak değindi:
“Hazırlanan 50 sayfalık iddianamenin 20 sayfası sadece PKK/KCK ve adını bile duymadığım örgütlerle HDK arasında ilişki kurmak için zorlanıp duruyor. İddianamenin 15. sayfasında HDK’nin kadın hakları ve ekolojik problemler gibi ‘Batı toplumunda tepki çekmeyecek’ konuları kendine maske yaptığı iddia ediliyor. Bunlar maskeyse yasadışı olan faaliyetlerimiz nedir? Yine iddianame sayfa 27’de Cemil Bayık’a ait bir cümle var, ‘Kent uzlaşısı doğru bir karardır’ diye. Şimdi DEM Parti bir karar almış, birileri de buna ‘doğru’ demiş. Bu talimat içeren bir cümle değil. Kent uzlaşısı üzerinden zorlama bir iddianame ile HDK’den suç yaratılmaya çalışılıyor. Örgütlenme özgürlüğü temel insan haklarından biridir. HDK de ulusal ve uluslararası hukuka uygun legal ve meşru bir örgütlenmedir. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın buradan yasadışı bir örgüt çıkartamazsınız.”
12.55 Üçüncü savunmaya geçildi, Turabi Şen savunmasına başladı:
“Benim geçmişte siyaset yaptığım tüm siyasi partiler HDK’nin bileşeniydi. Her siyasi parti seçimlerden önce kendi seçim stratejisini kamuoyuyla paylaşır. DEM Parti de 31 Mart 2025’teki seçim stratejilerinin adını kent uzlaşısı olarak tarif ettiler. Beyoğlu’nda MHP seçime girmediği halde 2 belediye meclis üyesi mevcut. Sonuçta seçimlerde tüm siyasi partiler ittifak yapar.”
13:07 Dördüncü savunma: İkbal Polat savunmasına başladı:
“İddiaların hepsini reddediyorum. Silahlı ya da silahsız hiçbir örgüt içinde bulunmadım. Bir tek ÖDP ve Genel Başkanımız Ufuk Uras’ın çizgisindeki partilerle ilişkim oldu. Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir Planlama mezunu olarak bu konseylerde çalışıyorum. Tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum.”
Hakim, İkbal Polat’a HTS ve dijital materyallerdeki listelerdeki kayıtlarını sordu.
İkbal Polat yanıtladı:
“Benim bir delegeliğim, herhangi bir illegal örgüte üyeliğim yoktur, siyasi çizgim bellidir. Kent konseyleri ile ilgili çok telefon alıyorum. Beni arayanların suç kayıtlarını bilemem. Bahsettiğiniz numarayı bilmiyorum. Belirttiğiniz gibi delegeliğim olmadı, herhangi bir faaliyete katılmadım, davet aldığımda gidip mevzuatla ilgili iyi örnekleri anlatmaya çalışıyorum.”
‘Kent uzlaşısı kriminalize edilemez’
13:15 Beşinci savunmaya geçildi: Bülent Kaygun savunmasına başladı:
“Kent uzlaşısı ile belediye başkanı ve belediye meclis üyelerinin, üzerinde uzlaşılan kişilerden seçilmesine özen gösterilmiştir. Uzmanlığım nedeniyle DEM Parti İstanbul İl Örgütü’ne adaylık başvurumu yaptım. DEM Parti ve CHP arasında kent uzlaşısı kapsamında anlaşıldığı, bana da istersem CHP’den meclis üyesi olabileceğim söylendi. Ben de bu şekilde seçime girdim. İddianamede birtakım örgüt üst düzey yöneticilerinin kent uzlaşısı hakkında olumlu sözleri gerekçe gösterilerek kent uzlaşısının kriminalize edilmesini kabul etmiyorum.
AK Parti ve MHP de seçim ittifakı yapmıştır, benim seçildiğim belediyede. Bu formül İstanbul’un birçok ilçesinde uygulanmıştır. HDK’nin herhangi bir yasadışı örgütle ilişkisi yoktur. Ben HDK’nin çalışmalarını biliyorum, uzun süredir siyaset yaptığım için; ancak herhangi bir delegeliğim olmadı. Daha önce HDP Üsküdar İlçe Örgütü’nde yöneticilik yaptığım için muhtemelen belgelerde adım vardır. Çok fazla kişiyle telefon görüşmesi yapıyorum, bu kişilerin adli sicil kayıtlarını bilemem. Bir WhatsApp grubunda olduğuma dair bilgiler var, ancak bu grupta örgüte yönelik yasadışı bir paylaşım olmadığı iddianamenin içeriğinden anlaşılıyor.”
‘Telefonda kimsenin GBT’si çıkmıyor’
14:13 Hasan Özdemir savunması başladı:
“Tuzla DEM Parti İlçe Örgütü bana, istersem CHP’den belediye meclis üyesi adayı olabileceğimi söyledi, ben de aday olarak seçildim. Kent uzlaşısı üzerine aralık ayında eş başkanlar açıklama yaparken seçime beş ay vardı. Örgüt mensuplarının açıklamaları ise seçimlerden çok sonradır. HDK bünyesinde sendikaların, siyasi partilerin, dini kurumların da olduğu siyasi bir platformdur. HDK’de üyeliğim yok, zaten HDK üyelik sistemiyle değil delegelik sistemiyle çalışır. Benim bir listede ismim çıkmış, ben o dönemde de belediye başkan adayıydım, ismimin olması normaldir.
Telefon kayıtlarında araması olanlar, tutuklananlar vardır. Telefonla arandığımızda GBT’leri çıkmıyor. 30 yıldır siyaset yapıyorum. İnsanları insan olduğu için seviyorum, tabii ki derdi olan beni arar. Ben 54 yaşındayım, sizin bu iddialarınıza yanıt vermekten kendi adıma ve ülke adına üzülüyorum. Bu tutukluluğun devamına anlam veremedim.”
14:20 – Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür’ün savunması başladı:
“Hakkımda iki iddia var: Excel listesi ve HTS kayıtları. Suç iddiası olarak karşıma çıkan bu iddiaları kabul etmiyorum. Benim HDK’de herhangi bir pozisyonum veya faaliyetim yok, olsaydı belirtirdim. İkinci bahsi geçen konu ise HTS… Tüm kayıtları inceledim; esnaflar, hemşerilerim, akrabalarım ve tanımadıklarım da olan pek çok kişi var… Konuştuğum kişilerin adli soruşturması olup olmadığını nereden bileyim? Konuşmalarımın tümü gündelik hayatın olağan akışı içinde olmuştur. Türkiye’de birinin konuşma listesinin hiç adli kaydı olmayan kişilerden oluşması mümkün mü?
Hayatım boyunca suç işlemediğim halde, belediye meclis üyesi olduğum için suçlanıyorum. Yaklaşık bir ay sonra da Hakkari’de düğünüm varken tutuklandım. Mühendisim, dil yeterliliğim var, belediye meclis üyesi olmak için yeterli donanıma fazlasıyla sahip olduğumu düşünüyorum. Benim hayatım tüm şeffaflığımla ortadadır.”
‘Bu yargılama AİHM’den geri dönecek’
15:22 Avukat Veysi Eski’nin savunma konuşması ile duruşma devam ediyor:
“Eskiden hâkimler, savcılar işlerini daha ciddi yapıyorlardı. Orada da bir kurgu vardı ama onların kurgusu daha başarılıydı… Onlar da legal partileri illegal göstermeye çalışan kurgular yaptı ve bütün o kurgular çöktü. Ama şu anki kurgudan daha başarılıydı. Bu yargılama siyasi saikle yürütülen bir yargılama ve AİHM’den kesinlikle geriye dönecek.”
Suçlama: ‘Kürtlerin seçilme hakkı’
Avukat Veysi Eski, suçlama ifadelerine daha yakından bakarak, kent uzlaşısına yönelik suçlamanın esasen ‘Kürtlerin seçilme hakkı’na dönük bir müdahale olduğunu belirtti:
“Dosyada ‘Kürtlerin yerel yönetimlerde temsili için bu uzlaşı sağlanmıştır’ deniyor; yani ‘örgütün temsili’ değil, ‘Kürtlerin temsili’ diyor. Halkların Demokratik Kongresi’nin illegal örgüt gibi yansıtılması meselesi var. Bir kere dijital aramanın yapıldığı yer HDK; buradaki aramada hiçbir usule uyulmamış. Burada bulunan veriler müvekkillere soruluyor, ‘Bu ne olabilir?’ diye, müvekkiller de ‘Acaba bu neydi?’ diye hatırlamaya çalışıyor. Şu an tamamen varsayımlar üzerinden yargılama yapılıyor.”
‘Savcılığın tutuk sevk yazısındaki ifadeleri ırkçıydı’
15:44 Avukat Zilan Aydın savunma konuşmasına başladı:
“Başsavcılığın tutuk sevk yazısı vardı, o günden bugüne bu medyatik bir dava oldu ve başsavcılık sevk yazısında ‘Kürtlerin temsili’ ibaresi Kürtler için kabul edilemez, çünkü bu ifadeler ırkçıydı. KCK sözleşmesi ile benzerlik içerdiği ifade edilen kavramlar ekoloji, kadın, sanat, bilim gibi kavramlardır. Dolayısıyla sözleşmeler Rousseau’nun toplum sözleşmesine de benzetilebilir, şu ya da bu sözleşmeye de benzetilebilir.
Diğer bir kullanılan zorlama kavram: ‘örgütün legal görünümlü hali’ kavramı. Bir şey ya legaldir ya illegaldir. Bu insanlar YSK’den onay almadılar mı? İlegalse YSK nasıl onay verdi? DTK meselesine gelirsek, DTK’nin terör örgütü olduğu yönünde hiçbir karar yok; aksine birçok beraat kararı var. Keza HDK içinde de pek çok beraat kararı mevcut, bunları da dosyada sunduk.”
‘Bir kâğıt üzerinde bir ismin yazmasının hiçbir anlamı yok’
Avukat Zilan Aydın, ‘isim listeleri’ konusuna dair şunları söyledi:
“Dosyadaki isnatlarda listeler mevcut. Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturmaya konu edilmiş, ne idüğü belirsiz listeler… Bu listelerde, hangi silahlı örgüt eylemine katılmışlar? Var mı? Yok. Varsa getirsinler, görelim. Yani üstü çizik bir kâğıt üzerinde sadece müvekkilimin ismi yazılmış. Bu ismin bir kâğıtta yazılı olmasının hiçbir anlamı yok. Buradaki insanların her biri mimar, sanatçı, donanımlı, birikimli insanlar… HTS kaydında ‘terörle iltisaklı’ denilen şey, CMK 314 ile TMK 7/2’den ibaret değil; bu HTS kayıtlarının hiçbir karşılığı yok, yalnızca dosyaların kabarık görünmesi için eklenmiş.”
‘Kürtlerin belediyelerde temsilinin engellenmesi amacıyla yapılan bir yargılama’
16:02 Savunmada söz sırası Avukat Eylem Arzu Kayaoğlu’na geçti:
“İddianamedeki tek doğru tespit şu: Kent uzlaşısı veya Türkiye ittifakıyla amaçlanan, Kürtlerin de belediye meclislerinde temsilinin sağlanmasıdır. Mevcut yargılama da, Kürtlerin belediyelerde temsilinin engellenmesi amacıyla yapılan bir yargılama olarak görülebilir. DEM Parti ile CHP arasındaki yerel seçim işbirliği bu dosya ile kamuoyunda kriminalize edilerek müvekkillerimiz tutuklanmıştır.”
‘Kent uzlaşısına dair konuşmalar seçimden sonra’
Avukat Eylem Arzu Kayaoğlu savunmasında ayrıca şu ifadelere yer verdi:
“Soruşturma ve iddianame savcıları tarafından, örgüt üst düzey mensuplarının kent uzlaşısı ile ilgili kimi ifadeleri örgüt talimatı gibi dosyaya konulmuş. Ancak konuşmaların hepsi seçimlerden sonra yapılmış. 20 Mart 2024’te Duran Kalkan bir konuşma yapmış, o seçimden önce; ama 3 Mart’ta zaten seçim listeleri teslim edilmişti. Ayrıca o konuşmada kent uzlaşısından bile söz edilmemiş, yerel yönetimlerin önemi üzerine bir konuşma.”
“Suçun maddi unsurları oluşmadığı halde, savcılığın tutuklamanın devamını talep etmesiyle, soruşturmanın başından beri var olan politik ve siyasi saikin duruşma salonunda da devam ettirildiğini görüyoruz.”
Duruşmaya ara verildi
Verilen arada duruşmayı izlemeye gelenler, tutuklu yargılananlara duruşma kapısından el sallayarak destek vermeye çalıştı.
Adliye içinde sadece avukatların kalmasına izin verilirken, diğer herkesin çıkması istendi. “Mesai saati bitti” denilerek duruşmanın yapıldığı salonun dışındakilere uyarı yapıldı.
Daha önce duruşma bir salonda görülürken, diğer salonda SEGBİS üzerinden takip edilebiliyordu. Ancak o salon da kapatıldı.
Duruşma devam ediyor
Yaklaşık 20 avukatın savunmasıyla duruşmanın devam edeceği, avukatların savunmalarını kısa tutarak yaklaşık 1,5 saat içinde bitirmeleri beklendiği öğrenildi.
Bu sırada tutuklu yargılanan CHP’li belediye başkan yardımcıları ve meclis üyelerinin aileleri ile sevenleri adliye önünde bekleyişlerini sürdürüyor.
Karar açıklandı
Tutuklu 10 kişi için tutukluluk halinin devamına kararı verildi. Duruşma 18 Eylül’e ertelendi.