Kürt sorununun demokratik çözümü için Meclis’te, 51 üyeden oluşan bir komisyon, yarın (5 Ağustos) çalışmalarına başlayacak. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel ile Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, komisyonun hazırlıkları, önemi ve çalışma sürecine dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
Temel: Barış sürecinin yürütülmesi için Öcalan’ın koşulları derhal iyileştirilmeli
Abdullah Öcalan’ın koşullarının süreci yürütmek için düzeltilmesinin bir zaruret ve gereklilik olduğunu kaydeden Tayip Temel, “Sürecin yürümesi ve nihayete ermesi için bunun bir gün bile ertelenmemesi gerekir” dedi.
Temel, demokratik çözümün sağlanması için Türkiye’nin anayasal, yasal ve idari düzenlemelere gitmesi gerektiğini dile getirdi. Öcalan’ın ve Kürt hareketinin sık sık vurguladığı “demokratik entegrasyon” kavramının, asimilasyona dayalı değil, karşılıklı saygıya dayalı bir birlikteliği hedeflediğini kaydetti.
Komisyon ile ilgili talepler karşılandı mı?
Meclis’te kurulan komisyonun yapısal olarak eksiklikler taşıdığını savunan Temel, şunları söyledi:
“PKK’nin de silahsızlanma, sivil siyaset ve demokratik entegrasyon gibi başlıklarda muhatap alınması gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun işi sorunları örtbas etmek değil, gerçek bir çözümün zeminini oluşturmaktır. Meclis bünyesinde komisyonun kurulması, uzun süredir Türkiye’nin çözüm ve normalleşme arayışları açısından önemli bir ihtiyaçtı. Kurulmuş olması umut verici. Ancak komisyonun yapısı ve görev alanına ilişkin bazı temel taleplerimizin henüz tam karşılandığını söyleyemeyiz. Komisyonun çoğulcu ve demokratik temsiliyeti esas alması çok önemli. Sadece devletin belli mekanizmalarını değil, toplumsal aktörlerin, sivil toplumun ve özellikle Kürtlerin iradesini temsil eden yapıların görüş ve katkılarının sürece dâhil edilmesi de hayatidir. “
‘Komisyonun işi gerçek bir çözümün zeminini oluşturmak’
PKK’nin de sürecin bir muhatabı olarak silahsızlanma, demokratik siyaset ve toplumsal uzlaşma başlıklarında sürece dahil edilmesi gerektiğini belirten Temel, şöyle dedi:
“Abdullah Öcalan Önderliği; bu ülkenin en önemli toplumsal ve siyasal aktörlerinden biridir. Dolayısıyla bu tür bir süreçte, Öcalan’ın fikri ve politik katkısı olmadan kalıcı bir çözüme ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle, hem kendisiyle hem de toplumsal muhataplarla doğrudan temas kurulmasını önemsiyoruz. Beklentimiz, komisyonun teknik kalmaması ve Türkiye’nin demokratikleşme yönünde dönüşümünü kolaylaştıracak, barışı toplumsallaştıracak bir mekanizma olmasıdır. PKK’nin de silahsızlanma, sivil siyaset ve demokratik entegrasyon gibi başlıklarda muhatap alınması gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun işi sorunları örtbas etmek değil, gerçek bir çözümün zeminini oluşturmaktır. Bu da ciddiyet, cesaret, diyalog ve karşılıklı anlayış gerektirir.”
‘Özü bırakıp söze sarılan, hakikate ulaşamaz’
Komisyonun kapsamı ve görevlerine dair ‘sadece silahların bırakılmasıyla ilgileneceği yönündeki düşüncelere’ dair konuşan Temel, şöyle dedi:
“Bu, büyük bir hata ve çok sığ bir yaklaşım olur. Sadece silahsızlanma için komisyon kurmak söz konusu olamaz. Bir kere sorun var ki silah ve çatışma oldu. Yani sorun ele alınmadan, tartışılmadan ve engelleyici, anti demokratik yasalar değişmeden çözüm mümkün olamaz. Bir söz var: ‘Özü bırakıp söze sarılan, hakikate ulaşamaz’ derler. Bu komisyon ve bu komisyonun hiç bir üyesi bu duruma düşmemelidir. Bu ülkenin partileri ve iktidarı aşan büyük bir sorunu var. Komisyon bu gerçeği ıskalarsa çok yazık eder bu sürece.”
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan: Önemli mücadelelere sahne olacak gibi görünüyor
Meclis’te kurulan komisyonu bir mücadele alanı olarak tarifleyen EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, komisyonun eşit ve özgür birlikten yana gerçek bir çözüm komisyonu olması gerektiğini, bunun için mücadele edeceklerini söyledi
Aslan, komisyonun mevcut haliyle iktidarın çoğunlukla belirleyici olduğu, adı “Terörsüz Türkiye” olarak konulan ve basına kapalı yürütülecek bir yapı olduğunu belirterek, “Ne var ki Türkiye’de her alanda en küçük bir hak bile büyük mücadeleleri gerektiriyor. Meclis için de geçerli bu. Dolayısıyla Cumhur İttifakı ve yanındaki partilerin Meclis’teki süreci kendi istedikleri biçimde yönlendirilmesine izin verilemez. Parlamentodaki süreç komisyonu en azından şimdiye dek kapalı kapılar ardında, bir istihbarat görüşmeleriyle başlatılan böyle bir sürecin nasıl yürütülmesi gerektiği konusunda önemli mücadelelere sahne olacak gibi görünüyor” dedi.
Komisyonda bir milletvekili ile temsil edilecek partisine ilişkin Aslan, “Partimiz komisyondaki tek vekillik varlığını halktan izole edilmiş bir varoluş biçimi olarak tasarlamıyor. Partimiz işçi ve emekçilerle, halkın çeşitli kesimleriyle komisyon çalışmalarını bilgilendirmek üzere toplantılar yapmayı planlıyor” ifadelerini kullandı.
‘Partimiz komisyona şerhle katıldı’
EMEP’in komisyona bir şerh ile dahil olduğunu vurgulayan Aslan, şöyle dedi:
“Zaten toplumun bütün örgütlü kesimlerinin, emek ve meslek örgütlerinin, aydınların, etkili kişilerin dahil olmadığı, Meclis’e sıkıştırılmış bir komisyon çalışmasının derde deva olmayacağını biliyoruz. Kürt sorununun çözümü dahil demokratikleşme sürecinin halkın inisiyatifi örgütlenmeden gerçekleşmesi söz konusu olmaz. Komisyonda DEM, CHP, EMEP ve TİP’in işbirliği yapması bu bakımdan önemli olacak.
Partimiz bu komisyona bir şerhle dahil oldu. Komisyona katılma gerekçemizi açıkladığımız basın bildirisinde şöyle demiştik: ‘İşçilerin, emekçilerin, gençlerin sürece katılımı, bilgilendirilmesi, taleplerinin ve çözüm önerilerinin komisyon gündemine getirilmesi için çalışacaktır. Bunun olanaklarının kalmadığını düşündüğü ve yetkili kurullarının gerekli gördüğü koşullarda da komisyondan çekilmek de dahil üzerine düşeni yapacaktır.’ Benzer açıklama CHP’den de geldi. Daha en başından bu şerhin konulduğu bir komisyonda herkes elinden geleni yapmaya hazır. Ama sabotajlara, yasaklara, engellere rağmen kimse kimsenin dostlar alışverişte görsün mizanseninin oyuncusu ya da yedeği olmaz.”
EMEP’in komisyona önerileri
EMEP’in komisyona dair önerilerini de sıralayan Aslan, “Gerçek bir çözüm ve eşit özgür birlikten yana adım atılacaksa; komisyonun adının barış, demokrasi, eşitlik gibi kavramlar içererek bir çözüm komisyonu olması, kararların nitelikli çoğunlukla alınması Meclis dışında emek meslek örgütleri demokrasi güçlerinin katkı ve katılımına açık olması gibi öneriler kabul görmelidir” dedi.
Süreçte iktidarın amacının çözüm değil kendi meşruiyetini tahkim etmek olduğunu savunan Aslan, “Kürt halkı bu iktidarın baskıcı zihniyetinden çok acı çekti. Sorunun çözümü artık halkın yükselteceği mücadeleye bağlı. Bu yalnızca Kürt halkını değil, Türkiye’nin tamamını ilgilendiren bir süreçtir” dedi.
Aslan, “İktidarın süreci kendi lehine kullanmasına izin verilemez. Bu bir mücadele alanıdır. Buradan faşizmi geriletme imkanı çıkarabiliriz” diye konuştu.
‘Püskürtülmesi gereken bir dizi niyet olacak’
Komisyonun sadece şekli bir yapı olduğunu, ancak bunu halk lehine bir mücadele zeminine dönüştürmeye kararlı olduklarını vurgulayan Aslan, şöyle devam etti:
“Açıkçası komisyon bir karar organından ziyade iktidar tarafından zevahiri kurtarmak, demokratik görünmek için kurulmuş bir yapı. Bileşeni özenle oluşturuldu. Doğrudur, asıl söz Cumhur İttifakı’na verildi ki kendileri söyleyip kendileri oynasınlar. Her gün biraz daha güç kaybına uğrayan Erdoğan iktidarı, bu komisyona ayrıca Anayasa Komisyonu gibi bir rol de yüklemek istiyor. O bakımdan komisyon çalışmalarında püskürtülmesi gereken bir dizi niyet olacak. Biz komisyondaki çalışmalarımızı sahip olduğumuz 1 oy ile iş birliği yapabileceğimiz partilerin oy oranı ile ölçmüyoruz. Temel önceliğimiz komisyondaki ve parlamentodaki toplam gücümüzle Türk ve Kürt emekçilerinin çıkarlarını savunmak, olan bitenden haberdar olmalarını sağlamak, iktidarın ayak oyunlarını teşhir etmek ve gerçek çözüm yolunun süreci bir mücadele alanına çevirecek dinamikleri geliştirmek olduğunu bir kez daha göstermektir.
Erdoğan iktidarının miadı çoktan dolmuştur. Her konu gibi komisyon meselesi de iktidar için tek adam rejimini korumaktan ibarettir. Bu sadece iktidarın değil, onun yamacında nemalanan büyük sermayenin de niyetidir. Komisyonda da mücadele edeceğiz.”