Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) son haftalarda ciddi bir gerilim ve şiddet olayları karşı karşıya. KDC’nin doğusunda, özellikle Kuzey-Kivu eyaletindeki Goma şehri, Ruanda destekli 23 Mart Hareketi (M23) üyeleri saldırıları altında. M23, 2012’de kısa süreli bir işgalin ardından 2021’de tekrar harekete geçerek KDC’nin doğusunda büyük topraklar kazandı. Goma’yı da Ruanda’nın desteğiyle ele geçiren M23, bölgede altın, koltan, kobalt ve diğer minerallerin zenginliği için stratejik bir hedef oluşturuyor.
BM tesisleri ateşe verildi, Büyükelçilikler hedef alındı
Bu saldırılar, sadece yerel çatışmalarla sınırlı kalmadı. KDC’nin başkenti Kinshasa’da, M23’ün ilerlemesine tepki olarak göstericiler, Batılı ülkelerin ve Afrika ülkelerinin büyükelçiliklerine saldırılar düzenledi. Kenya, Ruanda, Fransa, ABD, Güney Afrika, Uganda ve Hollanda ile Belçika’nın büyükelçilikleri bu saldırılardan etkilendi. Belçika’nın büyükelçiliği, giriş kapısına ateş verilerek hedef alındı, ancak yangın kontrol altına alındı. Avrupa Birliği, bu saldırıları kınayarak diplomatik misyonların korunması çağrısı yaptı.
BM Genel Sekreteri Guterres, bölgedeki durumu görüşüyor
Saldırılarda sadece büyükelçilikler değil, Birleşmiş Milletler (BM) tesisleri de hedef alındı. Kinshasa’daki BM tesislerinin dış kısmı ateşe verildi ve şiddet olaylarının arttığı bildirildi. BM, KDC’deki artan yağmalama ve şiddet nedeniyle alarm durumuna geçti. Bu olaylar, KDC’nin doğusunda 400 binden fazla insanın yerinden olmasına yol açan çatışmalara bir yenisini ekledi. Goma’daki elektrik ve su altyapısının tahrip edilmesi, şehirdeki yaşamı daha da zorlaştırdı.
Uluslararası alanda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, KDC Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi ve Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ile görüşerek, sivillerin korunmasına vurgu yaptı ve Ruanda’ya M23’e verdiği desteği kesme çağrısında bulundu. BM, KDC’deki çatışmaların çözülmesi için diplomatik çözüm önerilerini gündeme getiriyor ve askeri operasyonların sorunu çözmeyeceğini belirtiyor. Ancak KDC ile Ruanda arasındaki gerilim ve M23’ün etkisi, uluslararası çözüm çabalarını zorlaştırıyor.
M23 Krizi: Kongo’daki etnik gerilimlerin uluslararası boyutu
M23, Tutsi etnik grubu olarak 2009’daki barış anlaşmasının çökmesinin ardından ortaya çıktı. KDC, Ruanda’yı M23’ü desteklemekle suçlasa da Ruanda, bu suçlamaları reddediyor. Bu çatışmaların kökeni, bölgedeki etnik ve siyasi gerilimlere dayanıyor ve yalnızca KDC’yi değil, uluslararası ilişkileri de olumsuz etkiliyor.
Sonuç olarak, KDC’deki durumu düzeltmek için hem yerel hem de uluslararası diplomatik çabalar artıyor. Ancak şiddetin ve gerilimin devam etmesi, uzun vadede bölgedeki barış çabalarını zorlaştırıyor.(DW Türkçe-AA)