Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı kırsal Mizak Mahallesi’nde 2020 yılında “ÇED gerekli değildir” raporu ile başlatılan bakır madeni projesi, çevre ve yaşam alanları açısından ciddi riskler barındırıyor. Proje kapsamında binlerce ağaç kesilirken, köylüler ve çevre örgütlerinin açtığı dava üzerine yapılan bilirkişi incelemesi çarpıcı tespitler ortaya koydu.
İlk keşif 10 Aralık 2024’te yapıldı. Bu keşif sonrası hazırlanan rapora itiraz edilmesi üzerine Diyarbakır 4’üncü İdare Mahkemesi yeniden bilirkişi görevlendirdi. 25 Haziran’da bölgede yapılan ikinci incelemede hazırlanan raporda, alanın yüzde 44 eğime sahip olduğu ve dik tepeler ile derin vadilerin bulunduğu kaydedildi.
Raporda, yağışlı dönemlerde dere yataklarında yüzeysel akışın oluştuğu, açık işletme yöntemiyle yapılacak patlatmaların geçirgen yapıdaki formasyonlarda su rezervlerini olumsuz etkileyeceği vurgulandı. Yeraltı su rezervleri, dere yatakları ve kaynaklarla ilgili değerlendirmelerin yetersiz olduğu belirtilerek, ocak atıklarının dere yatakları açısından risk oluşturacağına dikkat çekildi.
Ayrıca işletme yetkililerinin dere yataklarına atık dökmeyecekleri, kesitleri daraltmayacakları ve erozyonun önlenmesi için tedbir alacaklarını taahhüt ettikleri aktarıldı.
Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Başkanı Avukat Ahmet İnan, projenin 700 hektarlık ormanlık alanı kapsadığını, şu anda yüzde 24’lük bölümünde çalışmaların sürdüğünü söyledi. İnan, “Bilirkişi raporunda alanın birinci derece deprem ve heyelan bölgesi olduğu, su kaynaklarının tehdit altında bulunduğu ortaya kondu. Rapordan bir hafta sonra köylülerin suyu kesildi. Hayvancılık bitme noktasına geldi. Olası heyelan felakete yol açar, siyanürlü toprak ise büyük zarar verir” dedi.
