Türkiye’nin şu anki yaklaşımına ilişkin Mazlum Abdi, “Biz Suriyeliyiz, güçlerimiz doğal olarak Suriye ordusunun bir parçası olma hakkına sahip. Suriye güçleri birleşirse, biz de bir parçası oluruz. Şu anda istediğimiz bu. Türkiye bu konuda farklı düşünüyor. Şu ana kadar Türkiye’nin bu konuda pratikte herhangi bir engel görmedik. Türk devletinin olumlu bir rol oynayacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Yeni bir süreç başladı’
Şam’da Baas rejiminin düştüğü ve HTŞ döneminin başladığı 8 Aralık 2024 sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendiren Abdi, Ortadoğu siyasetinde değişen dengelere dikkat çekerek şöyle konuştu:
“Yeni bir süreç başladı. Temel değişiklikler yaşanıyor. Her şeyden önce şunu söylememiz gerekiyor: Suriye yakın zamanlara kadar Ortadoğu’da Amerika ve İsrail’e karşı stratejik ve siyasi olarak farklı bir cephede yer almıştı. Bu temelden değişti. Suriye, İran ve Rusya blokundan karşı bir bloka geçti. Bu siyasi açıdan temel bir değişiklik.”
Suriye milliyetçiliğinin yerini milliyetçi İslamcı ideolojiye bıraktığını ifade eden Abdi, şöyle devam etti:
“Bu Suriye tarihinde büyük bir şeydir. 1946’dan günümüze yani Suriye’nin bağımsızlığından günümüze dek ele alırsak yeni bir değişim sürecidir. Suriye’deki bu değişimin Ortadoğu’yu da etkileyeceğini düşünüyorum. Ortadoğu’daki siyaset üzerine de etkisi olacak.”
‘Merkezi olmayan temelli bir değişim olacak’
Savaşın ardından Suriye’nin artık totaliter yöntemlerle yönetilemeyeceğini belirten Abdi, değişimin kaçınılmaz olduğunu vurguladı:
“Suriye şimdiye dek merkezi hükümetti. Totaliter bir rejim vardı. 14 yıllık Suriye iç savaşıdan sonra Suriye’nin böyle yürütülmesi, yani totaliter olarak yürütülmesi mümkün değildir. Suriye içeride değişime mecbur, değişim olacak. Merkezi olmayan temelli bir değişim olacak. Bütün halkların rolünü oynayabilmesi için bir temel atıldı. Bundan dolayı yeni bir süreç olduğunu söylüyoruz.”
10 Mart Anlaşması
SDG ile Şam hükümeti arasında yapılan ve yeni bir dönüm noktası olarak görülen 10 Mart Anlaşması’nın hazırlık sürecini anlatan Abdi, ilk görüşmenin Aralık sonunda ya da Ocak başında yapıldığını aktardı. Bu görüşmede henüz HTŞ lideri olan Ahmed Şara ile üç saat süren bir tartışma yaşandığını belirten Abdi, anlaşmanın ancak ikinci görüşmede, yani 10 Mart’ta sağlandığını ifade etti:
“O ilk toplantımızda bir anlaşma olmadı. Aramızda 3 saatlik uzun bir tartışma yaşandı. Bu uzun tartışmanın ardından masada bir anlaşmaya varamadık. Bundan sonraki süreçte arabulucular yoluyla diyalogumuzu sürdürdük. Arabulucular Amerika ve Britanya’daki bazı sivil toplum örgütleriydi. Bu resmi değildi sivil toplum örgütleri idi. Onlarda araya girdi, böylesi bir çalışma yapıldı. Bu çalışma da biraz zaman aldı, çünkü ittifak kurmak için herhangi bir hazırlık yoktu.”
‘Suriye’yi bütünleştirmemiz gerekiyordu’
Abdi, ikinci görüşmeden sonraki süreci şöyle anlattı:
“İkinci görüşme 10 Mart’ta Suriye Cumhurbaşkanı Sayın Ahmed Şara ile yapıldı. Bu görüşme hazırlık ve çalışmaların ardından gerçekleşti. O dönemde Suriye’de özel bir durum vardı, Alevilere karşı şiddet olayları yaşanıyordu. Suriye bir iç savaşa doğru gidiyordu. Aslında, Kuzey ve Doğu Suriye’de ve genel olarak Suriye’de ateşkes sağlanabilmesi için DSG ile Suriye hükümeti arasında bir anlaşmaya ihtiyaç vardı. Kuzey ve Doğu Suriye olarak bizim de ateşkese ihtiyacımız vardı. Çünkü Qaraqozak ve Tişrin Barajı’nda Türk devletine bağlı güçlerle bir savaşın ortasındaydık. Suriye hükümetinin de Alevilerle savaş nedeniyle ateşkese ihtiyacı vardı. Bu, kendi zeminini oluşturdu, üç saat süren uzun bir toplantının ardından herkesin kabul ettiği genel noktalarda bir anlaşmaya vardık. Suriye’nin genelinde bir ateşkes olması ve Suriye’nin yeniden birleşmesi için. Bu temelde bir anlaşma yapıldı ve bu anlaşma Suriye’nin genel çıkarınaydı. Çünkü o zamana kadar Suriye dört parçaya bölünmüştü. O zamanlar İdlib hükümeti, Şam hükümeti, Türkiye’ye yakın geçici hükümet ve Özerk Yönetim vardı. Suriye’yi bütünleştirmemiz gerekiyordu. Entegrasyon yapmamız gerekiyordu. Suriye halkı da ateşkese ihtiyaç duyuyordu çünkü Suriye halkları arasındaki gerilim yükseliyordu. Kürtler ve Araplar arasında, Aleviler ve Sünni Araplar arasında bir savaş çıkabilirdi ve bir anlaşmaya vararak gerginlikleri ortadan kaldırmayı amaçladık. Halkın evlerine ve yerlerine dönmesi için bir anlaşma gerekiyordu. İlkesel olarak Suriye’deki Kürt sorununun çözülmesi ve herkesi kapsayacak bir Suriye hükümetinin kurulması gerektiğini söyledik. Bu gibi genel konularda anlaşmamız için uygun bir zemin vardı. Ancak asıl mesele anlaşmanın detaylarındaydı, o nedenle onları sona bıraktık. Önemli olan, savaşın durdurulması ve Suriye’deki sorunların diyalog yoluyla çözülmesi konusunda anlaşmamızdı. 10 Mart Anlaşmasından bahsederken en önemli noktanın bu olduğuna inanıyorum. Diyalog temelinde bir anlaşma sağlanmalı. Suriye’de genel olarak savaş olmamalı, iç savaş sona ermeli ve kalıcı bir ateşkes sağlanmalı.”
‘Amerikan güçleri yardımcı oldu’
“Başlangıçta uluslararası güçler Şam yolculuğumuzda lojistik ve güvenlik açısından bize yardımcı oldular, toplantıda her zaman hazır bulundular, ancak toplantıya katılmadılar. Toplantıya katılmadılar ama toplantının gerçekleşmesine yardımcı oldular. Amerikan güçlerinden bahsediyorum. Yardımcı oldular. Aslında Amerikalılar toplantılarda olmasaydı, toplantı bu düzeyde gerçekleşmeyebilirdi.”
Türkiye’nin tutumu: Engel olmadılar, doğrudan da dahil olmadılar
Türkiye’nin anlaşma sürecine doğrudan dahil olmadığını ancak engel de olmadığını belirten Mazlum Abdi, şunları söyledi:
“Türkiye’nin bu anlaşmanın oluşumuna tamamen engel olmadığını düşünüyorum. Sonuçta, Türk devleti ret etseydi, bu toplantı gerçekleşmezdi. Türkiye bu anlaşmaya doğrudan dahil olmadı. Şam hükümetiyle bir ilişkileri var, birlikte çalışıyorlar. Ancak bu anlaşma Türkiye’nin onayıyla olmasa da engel de olmamışlar gibi görünüyor.”
‘Şara ile yüz yüze görüşmedik’
10 Mart Anlaşması’ndan bu yana geçiş hükümetinin Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile yeniden görüşüp görüşmedikleri sorulan Abdi, “Hayır, birbirimizle ilişkilerimiz var ama henüz yüz yüze bir görüşmemiz olmadı. Suriye hükümetiyle de görüştük ama bu ölçüde bir görüşmeye gerek görmedik” dedi.
‘Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz var’
Türkiye’nin şu anki yaklaşımının “Siz ve Şam bir araya gelip anlaşın” yönünde olduğunu söyleyen Abdi, şunları konuştu:
“Türkiye ile ilişkiler var. Doğrudan ilişkilerimiz var ve kanallarımız açık. Bu olumlu bir şey. Ortaya çıkan sorunları farklı farklı anlamak yerine birbirimizle doğrudan konuşma fırsatları var. Bu konuda bir düzeyde ilişkilerimiz var, bu düzeydeki ilişkileri daha da geliştirmek istiyoruz. Türkiye şimdi bize, ‘siz ve Şam bir araya gelip anlaşmanız gerekir’ diyor. 10 Mart Anlaşması hayata geçirilmeli. Türkiye’nin SDG’ye ilişkin askeri güçler konusundaki görüşlerinin biraz farklı olduğunu biliyoruz. Bu konuda aynı düşünmüyoruz. Biz Suriyeliyiz, güçlerimiz doğal olarak Suriye ordusunun bir parçası olma hakkına sahip. Suriye güçleri birleşirse, biz de bir parçası oluruz. Şu anda istediğimiz bu. Türkiye bu konuda farklı düşünüyor. Şu ana kadar Türkiye’nin bu konuda pratikte herhangi bir engel görmedik. Türk devletinin olumlu bir rol oynayacağını umuyoruz. Şu anda Suriye hükümetiyle yapılan görüşmelere ABD, Fransa ve İngiltere katılıyor.”
Devamı gelecek…