• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Meclis Genel Kurulu’nda 10 Ekim Gar Katliamı gerilimi: Önerge reddedildi

Meclis Genel Kurulu’nda 10 Ekim Gar Katliamı gerilimi: Önerge reddedildi

TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti’nin 10 Ekim Katliamı’ndaki kamu görevlilerinin sorumluluğuna ilişkin araştırma önergesi, AK Parti ve MHP oylarıyla reddedildi. Önerge görüşmeleri sırasında milletvekilleri arasında gerilim yaşandı.

Meclis Genel Kurulu’nda 10 Ekim Gar Katliamı gerilimi: Önerge reddedildi
Meclis Genel Kurulu’nda 10 Ekim Gar Katliamı gerilimi: Önerge reddedildi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 9 Ekim 2025 20:46

TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti tarafından 10 Ekim “Gar Katliamı”nın araştırılması için verilen öneri reddedildi. Öneri üzerine söz alan CHP Malatya Milletvekili Ağbaba’nın, “Bu katliamın önü açılmıştır, göz yumulmuştur. İnsanlık tarihinin en barbar örgütünün önünü açtınız” sözleri tartışmaya neden oldu.

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Dünyanın her yerinde terör örgütleri eylem yapıyorlar” derken,

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Ülkeyi IŞİD yönetmediğine göre iktidarı suçlayacağız. İktidar vatandaşını koruma görevini yerine getirmemiştir. İktidar bu katliama göz yummuştur. Bizzat belki vekili göz yummadı ama mekanizmayı işletmemiştir” ifadelerini kullandı.

Öneri üzerine söz alan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, şunları söyledi:

“2015 yılı tarihimizin en çok katliamına sahne olan yıldı. İktidar tarafından 2013 yılında başlatılan çözüm süreci, 7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidar tek başına iktidarı kaybedince sona erdi. 17 Temmuz 2015’de Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi izni ve bilgisiyle kurulan ‘Dolmabahçe mutabakatını tanımıyorum’ dedi ve Türkiye tarihinin en karanlık ve en kirli dönemine girmiş oldu. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, ‘terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan insan içine çıkamaz’ dedi. Bu sözlerin muhabbatabı biz değiliz, dönemin iktidarı. 20 Temmuz’da Suruç’ta canlı bomba 33 kişiyi katletti. Suruç’tan sonra çözüm sürecini bitiren ve hala aydınlığa kavuşamayan iki polisimiz 22 Temmuz’da Ceylanpınar’da katledildi. HDP Diyarbakır mitingi ve Suruç bombacısının aynı çayevinde IŞİD’e katıldığı ortaya çıkınca bir heyetle Adıyaman’a gittik. Bu bombacıyı Ankara Cezaevinde ziyaret ettik ve çok ciddi bir rapor hazırladık. Burada devletin IŞİD katillerine göz yumduğunu gördük. Hatta Adıyaman’da IŞİD’lilerin hangi evde kaldığını ilan ettik ancak dönemin Emniyet’i ‘ülkede seyahat özgürlüğü var’ dedi.

10 Ekim elini kolunu sallaya sallaya gelen katiller gar katliamını gerçekleştirdiler. Gar katliamının canlı bombacısı Yunus Emre Alagöz de Suruç bombacısının kardeşi olduğunu söyledik. Adeta kontrollü, önü açılmış ve iktidarın yol verdiği katliamda 102 insan katledildi. Dünyada ne kadar IŞİD militanı varsa Türkiye’yi geçiş kapısı olarak kullandı. Bütün patlamalar tam da AKP’nin iktidarı kaybettiği dönemde oldu. Bunun nasıl olduğunu sorgulamak lazım. Millet 400 milletvekilini vermeyince katliamlar başladı. Böyle katliamla gelen iktidar varsa batsın sizin iktidarınız. Bu katliamın arkasındaki güçler bilinçli şekilde aydınlatılmadı.”

Ağbaba, “Gar katliamında mahkemeye gittiğimiz zaman katledilen insanların yakınlarına suçlu gibi davranıldı. Bu katliamın önü açılmıştır, göz yumulmuştur. Vicdanı olan herkes bunu söyler. Hiçbir tedbir alınmadı. O katil çay içe içe geldi. İnsanlık tarihinin en barbar örgütünün önünü açtınız” dedi.

Gülistan Kılıç Koçyiğit: İktidar bu katliama göz yummuştur

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de hiçbir kamu görevlisinin yargılanmamış olmasına dikkat çekerek, “Başkentin göbeğinde 104 insanı elini kolunu sallaya sallaya gelecek, arama yapılmayacak. Bizim bir eylemde durdurulmadığımız durak yoktur. Biz miting alanına çantalarımız arana arana gireriz. O gün mitingde benim yüzlerce arkadaşım vardı. Eşim bizzat oradaydı. Yaralıları pankartlarla taşıdı. Orada yaralılara gaz sıkıldı. Ülkeyi IŞİD yönetmediğine göre iktidarı suçlayacağız. İktidar vatandaşını koruma görevini yerine getirmemiştir. İktidar bu katliama göz yummuştur. Bizzat belki vekili göz yummadı ama mekanizmayı işletmemiştir” dedi.

Gülistan Kılıç Koçyiğit, yeni bir döneme gelindiğine dikkat çekerek, “Bir defa bu süreci bir terörle ilişkilendirmek meselesine, Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt sorununun demokratik çözümü süreci olarak nitelendirmeyi daha doğru bulduğumuzu kayıtlara geçmek isterim. İkincisi, bakın, bakanlık müfettişlerinin hazırladığı 25 Şubat 2016 tarihli raporda dönemin Ankara Emniyet Müdürü, istihbarat şube müdürü vekili, TEM şube müdürü, eski güvenlik şube müdür vekili, TEM şubesi büro amirinin ihmali olduğuna yönelik tespitler yapılmış. Peki, bütün bu tespitlere rağmen Ankara Valiliği soruşturma izni vermiş mi? Hayır, vermemiş! Ankara Cumhuriyet Savcılığı da buna karşı dava açmayınca kamu görevine ilişkin dosya kapandı ve bu 104 kişinin öldüğü, 104 kişinin katledildiği dosyada tek bir kamu görevlisi yargılanmadı. Şimdi, bir ülke düşünün Ankara’da, başkentte, başkentin göbeğinde 104 insanı, elini kolunu sallaya sallaya gelerek, arama yok bir şey yok gelerek katleden birinden bahsediyoruz. Ben yıllarca sendikacılık yaptım, otobüslerle Ankara’ya geldim, eylem yaptım, durdurulmadığımız durak yoktu. Biz miting alanına girerken çantalarımız delik deşik arana arana gireriz. O gün o mitingde benim yüzlerce arkadaşım vardı, eşim bizzat oradaydı, yaralıları taşıdı. Neyle biliyor musunuz? Pankartlarla taşıdı, pankartlarla. Orada yaralıların üzerine polis gaz sıktı, taksicilerin önü kesildi, taksicilerin yaralıları alması engellendi. Hilvan’a bizzat mahkemeye gitmiş ve o mahkemede insanların nasıl bir zulüm yaşadıklarına tanıklık etmişiz. Ama daha vahimi -hani yasımız ortak ya- bu ülkede Suudi Arabistan şeyhi için 3 gün yas ilan edildi, 104 canımız öldü bu ülkede resmî yas ilan edilmedi” diye konuştu.

Dava süreci

10 Ekim Gar Katliamı’nın dava sürecine de değinen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “104 insanın katledildiği bu ülkenin yurttaşlarının katliamının sonucunda ‘insanlığa karşı suç’ diye nitelendirilmedi, hâlihazırda cezasızlık. O IŞİD’ciler nerede? Şimdi, HTŞ bakanı olarak Suriye’de bakan koltuğuna oturuyor; itiraz ettiğimiz budur. Bugün gerçek bir barış, gerçek bir adalet, gerçek bir demokrasi, gerçek bir eşitlik istiyorsak geçmişle yüzleşeceğiz, üstünü örtmeyeceğiz, yüzleşeceğiz; kim yanlış yapmış, kim eksik yapmışsa onu açığa çıkaracağız, ondan sonra yepyeni bir yol, yepyeni bir sayfa açacağız. Acılar daha çok taze, yarın biz Ankara Garı’nın orada olacağız; buyursunlar, yasımız ortaksa gelin, hep beraber orada 104 canımız için saygı duruşunda bulunalım, karanfil koyalım. O zaman yasımız da acımız da ortak olur, geleceğimizi de beraber örme fırsatımız olur” dedi.

Konuşmasının ardından devam eden tartışmalara ilişkin bir kez daha söz isteyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Şimdi şunu söyleyelim açık ve net bir şekilde: Biz sonuçta devletle ilgili bir sorundan değil, bir sistem sorunundan ve o sistemin başında olan iktidardan bahsediyoruz. Şimdi, açık delilleriyle bir hakikat ortaya koyuyoruz; MİT istihbarat raporu var mı? var! İstihbarat raporu değerlendirilmiş mi? Hayır! Güvenlik önlemi alınmış mı? Hayır! Ortalıkta hiç polis var mı? Hayır! Sonradan katliamı olduktan sonra ortalığa polis doluyor mu? Evet! Polis gözlemcileri, orada yaralananları hastaneye taşımak yerine, ambulansların yolunu açmak yerine ambulansların yolunu kapatıp biber gazı sıkıyor mu? Evet! Tek bir kamu görevlisinin yargılanmasına izin verilmiş mi? Hayır! Peki, buradan kimi sorumlu tutalım? Şimdi, ülkeyi IŞİD yönetiyorsa tamam, eyvallah, biz IŞİD’i suçlayalım. Ülkeyi IŞİD yönetmediğine göre tabii ki biz kimi eleştireceğiz? İktidarı eleştireceğiz. Niye eleştiriyoruz; Çünkü sonuçta birinci asli sorumluluk bu ülkedeki yurttaşın can güvenliğini, mal güvenliğini korumaktır. Bu can güvenliğini sağlama görevini iktidar yapmamıştır, iktidar bu katliama göz yummuştur. Bizzat belki vekili göz yummamıştır ama mekanizmayı işletmemiştir, istihbarat raporunu değerlendirmemiştir, polisi görevlendirmemiştir, kamu görevlisini yargılamamıştır ve insanlığa karşı bir suçu aklama görevini yargıya vermiştir. Bunu tabii ki eleştireceğiz; 104 insan ya, testiden, tavuktan bahsetmiyoruz, 104 candan bahsediyoruz. Tabii ki bunu söyleyeceğiz yani bunu da mı söylemeyelim” ifadelerini kullandı.

Zengin: Dünyanın her yerinde terör örgütleri eylem yapıyor

AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin, “Dünyanın her yerinde terör örgütleri eylem yapıyorlar. 11 Eylül’de 2 binin üzerinde kişi hayatını kaybetti. Fransa’da saldırılar yapıldı. Dünyanın hiçbir yerinde terör örgütleri eylem yaptığında kendi ülkeleri suçlanmıyor. Faili IŞİD’se siz niye öfkenizi IŞİD’e değil de devlete yöneltiyorsunuz? Sizin derdiniz devletle. Fırat Kalkanını, İdlib’deki operasyonları kim yaptı? Bütün bu mücadeleyi Türkiye yaptı. Bu mücadele verildiği için bugün Suriye’de bir düzen var” ifadelerini kullandı.

Emir: Siz IŞİD’le kol kola Suriye’de rejim değiştirecektiniz

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir ise, “Türkiye’nin Suriye sınırını kevgire çevirip dünyanın dört bir yanındaki savaşçıları cihat yapacaklar diye, Suriye’de rejim değiştireceğiz diye Suriye’ye silahlandırıp göndermek bu vatana yapılan en büyük ihanettir. Bunun karşılığında Türkiye kan gölüne döndü ve Suriye’den beş milyon mülteci ülkemize gelmek zorunda kaldı. Hala bedellerini ödüyoruz. İşte o ihanetin sahibi AKP iktidarıdır. Siz yan yanaydınız, aynı yolda yürüyordunuz. IŞİD’e DEAŞ diyordunuz. Siz IŞİD’le kol kola Suriye’de rejim değiştirecektiniz” dedi.