Kürt meselesinin çözümüne ilişkin başlatılan sürece ilişkin kurulan komisyon, bugün ilk kez toplandı. Komisyon toplantısı için Meclis Tören Salonu’nda özel bir oturma düzeni hazırlandı. Toplantı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuşmasıyla başladı.
“Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki; milletlerin yarınlarını da şekillendirir. Bugün de öylesi günlerden birindeyiz.” diyen Numan Kurtulmuş, “Komisyon sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti gösteren tarihi bir heyettir.” ifadelerini kullandı.
Yarınları şekillendirecek önemli bir anda olduklarını anlatan Kurtulmuş, “Tarihi bir dönüm noktasındayız.” diye konuştu.
Kurtulmuş’un, yaptığı konuşmanın tamamı ise şöyle:
“Milletlerin tarihinde öyle anlar vardır ki yalnız o günü, o anı değil, milletlerin yarınlarını da şekillendirir. Bugün de öylesi günlerden birindeyiz. Yarım asırdır milletimizin başına bela olmuş terör illetinden kurtulmak için tarihi bir dönüm noktasına gelindiğini hepimiz müşahede ediyoruz. Milletimiz geçmişte en zorlu dönemlerde nasıl birlik içerisinde hareket ederek, kenetlenerek hareket ettiyse, bugün de aynı inanç, kararlılık ve dayanışmayla bu sorunu çözecektir. Bu toplantı yalnızca komisyonumuzun çalışmalarının başlangıcı değil, aynı zamanda aziz milletimizin geleceğe dair umutlarının yeşermesinin de başlangıcıdır. Burada toplanmış olan komisyon sıradan bir heyet değil, yarınlarımızı onarma cesareti ve toplumsal bütünleşmeyi pekiştirme iradesi gösteren tarihi bir heyettir. Bu salonda milletin iradesini temsilen yeni bir dönemin başlangıcına şahitlik ediyoruz. Bu komisyon, millet adına çözüme ulaştırılacak sorunların müzakeresi, üzerinde uzlaşılan teklif ve tavsiyelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne iletilmesi ve bahse konu süreçlere millet adına vaziyet etmek için vardır. Komisyonumuz, on yıllardır ülkemizin enerjisini tüketen ve kardeşi kardeşten uzaklaştırmaya çalışanların provoke ettiği bir meseleye yeni bir gözle bakma iradesinin de yansımasıdır.
Burada asli meselemiz hiç şüphesiz anayasa yazmak, hukuk reformu yapmak ya da tüm meseleleri bir anda çözmek değildir. Meclisin, halkın sesi olmanın yanında; toplumsal barışın taşıyıcısı, kardeşliğin teminatı, çözümün meşru adresi olduğunu hatırlatma iradesidir.
Siyasi hesaplarla, dar tanımlarla ve kalıplarla değil; cesaretle, vicdanla ve adaletle hareket etmenin adıdır. Çünkü örgütün kendini fethederek, silahların tamamen susturulması ile başlayan süreç herhangi bir kişi, kurum ya da siyasi yapının değil; doğrudan doğruya aziz milletimizin meselesidir. Meclis komisyonunun da kıymeti tam buradadır.
Bu komisyon, toplumun manevi dokusunu tahkim etmeye, kardeşliği kalıcılaştırmaya ve farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak kabul edip ortak yaşamı güçlendirmeye dönük bir çağrıdır. Esasında milletimizin arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları, toplumumuzun asırlar boyunca en önemli toplumsal yapı taşı olmuştur. Küresel emperyalizmin böl, parçala, yönet politikalarının kirli aracı olarak kullanılan terör aparatları vasıtasıyla içimize suni şekilde sokulmaya çalışılan ayrılık fitnesine milletimiz hiçbir zaman itibar etmemiştir.
Terör eylemlerinin ülkemize yaşattığı karanlık yıllar, her bir yurttaşımızın ortak kaybıdır, ortak acısıdır. Terör bu topraklarda uzun yıllar boyunca sadece canlarımızı almadı; emeğimizi, umudumuzu ve ortak hayalimizi de çaldı. Cumhuriyetimizin 100 yıllık tarihinin yaklaşık 50 yılında enerjimizi içerideki karanlıkla boğuşmakla geçirdik. Farklı terör örgütlerinin arkasına saklanarak yürütülen kirli oyunlar, ülkemizin güçlü, müreffeh, huzurlu bir ülke olma hedefinin önünde yıllarca en büyük engeli oluşturdu. Tek bir terör örgütü değil; farklı isimler ve maskeler ardında birçok yapının ülkemizin önünü yıllarca kesmeye çalıştığına da hep birlikte şahit olduk.
Bu örgütler, bölgemizdeki ülkeleri parçalayan, vekâlet savaşları yürütmek için kurulmuş yapılardı hiç şüphesiz. Çevremizdeki çoğu ülkede bu yapılar eliyle bölgemiz istikrarsızlaştırılmaya çalışılmış, kardeş halklar arasında çatışmalara, katliamlara yol açılmış, milyonlarca insan topraklarından edilerek sığınmacı durumuna düşürülmüştür. Bu tablo, Türkiye’nin de demokratik ve özgürlükçü vizyonunun daha güçlü bir siyasal düzlemde kök salmasını ne yazık ki uzun yıllar engellemiştir.
Bugün, FETÖ dâhil darbe girişimlerini boşa çıkaran ve terör örgütünün etkisini kıran kararlı adımlarla birlikte yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Yeni dönem; siyasetin, düşüncenin ve vicdanın daha çok konuşulduğu bir dönem olmak zorundadır. Evladını yitiren annenin, dükkânını kapatmak zorunda kalan esnafın, yaylasına çıkamayan köylünün ve kamu adına görev yaparken can veren, şehit olan kamu görevlisinin acısı hepimizin ortak acısıdır. Ortak acılarımızı artık ortak umuda çevirmek için buradayız.
Uzun yıllarca süren bu büyük problem, siyaseti ve devleti güvenlikçi reflekslerle hareket etmeye mecbur bırakmıştı. Ancak artık güvenliğin yanı sıra özgürlüğün, eşitliğin ve adaletin imkânlarını ve gücünü daha da yüksek sesle konuşmanın zamanı gelmiştir. Bu komisyonun bir diğer misyonu da budur.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra birbirinden kopartılan, aralarına tel örgüler çekilen halklar artık yeniden birbirlerini daha yüksek sesle duymayı hak ediyor. Attığımız her adım, bu kadim coğrafyada barış ve kardeşliği tahkim etmeye yönelik olmalıdır. Bu çerçevede terörsüz Türkiye, aslında açıkçası terörsüz bir bölge demektir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, aziz milletim. Gayet açıktır ki Türk-Kürt kardeşliği coğrafyamızın asli kodudur. Çanakkale’de omuz omuza savaşanların torunlarıyız. Kaderdaşlık yalnız savaş meydanlarında değil; alın terinde, acıda ve umutta da birlikte yürümektir.
Biliyoruz ki Selahaddin Eyyubi’yi, Nureddin Zengi’yi anlamadan bu toprakların hakikatini kavrayamayız. Alparslan’ın ve Kılıçarslan’ın yaptıklarının özünü anlamadan ise birlikte yürümenin anlamına ulaşamayız. Hepsi kendi çağlarında; adaletin, kardeşliğin, dayanışmanın, paydaşlığın, sevinci ve tasayı ortaklaştırmanın, hülasa milletçe beraber yürümenin öncüleri, sembolü olmuş büyük şahsiyetlerdi.
Bugün de bizler, halkın tam da içinden çıkan o akla yaslanarak, o millî irfanı kuşanarak, tarihi bugünün anlayışıyla yeniden yorumlamak ve geleceği bu iradeyle kurmak mecburiyetindeyiz.
Küresel şartlar ve bölgesel gelişmelerin kırılganlığına rağmen içeride birliğimizi büyütmek, toplumsal huzuru pekiştirmek; dışarıda ise bölgesel barışı korumak mecburiyetindeyiz.
İç cephemizi tahkim etmek, Türkiye’nin istikrarını kurumsal bir siyasal hakla oturtmak zorundayız. Ülkemizin önünü tıkayan karanlık dönem, milletimizin feraseti ve devletimizin kararlılığıyla artık geride kalıyor.
Meclis, hakikati duyan, toplumu hisseden ve vicdanı temsil eden şüphesiz en yüksek demokratik çatıdır. Biz bu komisyonda yeni bir anayasa yazmıyoruz belki ama kardeşlik cümlelerini kuracağız ve birlikte hareket edeceğiz.
Meclisimiz, bin yıllık kardeşliği yeniden hatırlatmakla kalmayacak, siyasal düzlemde yeniden tarif edecektir. Bilinmelidir ki şahit olduğumuz silah bırakma süreci bir pazarlığın sonucu asla değildir. Milletimizin huzura, birliğe dair kararlılığının sonucudur ve bunun yansımasıdır.
Bugün iftihar ettiğimiz gelişmeler, insanımızın emeğini ve vaktini çalan bir engelin ortadan kalkması istikametindedir. Eğer terör belasıyla uğraşmamış olsaydık, eğer bütçemizin önemli bir bölümünü yıllarca terörle mücadeleye değil kalkınmaya ayırabilseydik, nice okullar, üniversiteler, hastaneler çok daha önceleri inşa edilebilirdi. Daha çok öğrenci daha nitelikli eğitimle buluşur, daha çok insanımız sağlığa daha kolay ve hızlı erişirdi.
Bugünlerde ulaştığımız bu noktaya çok daha önceleri ulaşmamız mümkündü. Bugün iftihar ettiğimiz savunma teknolojilerimiz, kendi helikopterlerimiz, uydularımız, millî savunma sanayinde geldiğimiz bu seviyeye belki çok daha erken zamanlarda ulaşabilirdik.
Fakat tüm bu kayıpların ötesinde en ağır bedel, şüphesiz ki canla ödenmiştir. Manevî kayıplar unutulmaz acılarımızdır. Her biri ayrı bir ailenin ocağına düşen şehitlerimizin, her biri bir ömrü feda eden gazilerimizin acısı… Canları pahasına bu vatanı savunan tüm kahramanlar, bugün burada başlattığımız sürecin manevî mimarlarıdır. Bu istikamette atacağımız her adımda onların emanetine sadakatle bağlı kalacağımızı ilan ediyoruz. Bu komisyon, sözünü yükselten herkesin kürsüsüdür.
Yeter ki ortak kelimelerimiz barış, ortak hedefimiz kardeşlik olsun. Bu çatı altında konuşulmayacak hiçbir konu yoktur. Yeter ki birbirimizi dinlemeye hazır olalım. Yeter ki her görüş, birlik ve kardeşliğin parçası olma iradesini içersin. Bu olumlu sürecin parçası olan vicdan sahibi herkese, her kuruma bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum. İnanıyorum ki katkı veren herkes, bu memleketin mayasında kardeşlik olduğunu göstermiştir ve gösterecektir.
Akif’in “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez” dizeleriyle, Nazım’ın da “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dizeleriyle ifade ettiği hayali, yani siyasetin eliyle gerçekleştirmek zorunda olduğumuz, borcunda olduğumuz kardeşliği inşallah büyüteceğiz ve hep birlikte topluma yayacağız. Yine aynı şekilde, büyük bilgin ve mutasavvıf, Kürtçenin büyük şairi Ahmed-i Hânî’nin düşünceleriyle ifade edersek: “Halkların kalbi adaletle birlikte atarsa millet olur.” Dil değişir, kıyafet değişir, coğrafya değişir ama ortak duygular bâki kalır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları…
Milletin taleplerinin siyasal zeminde buluşması, kurumlar arası koordinasyonun sağlıklı yürütülmesi, istikrar ve huzur için elzemdir. Bu açıdan tartışmanın doğru mecrası, Büyük Millet Meclisi ve onu temsilen bugün burada oluşturduğumuz komisyondur. Çünkü milletin tamamını temsil eden, her fikrin ve kimliğin söz söyleyebildiği yer tam burasıdır.
Dikkatinizi çekmek isterim: Bugün burada sadece grubu olan siyasi partileri değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen bütün siyasi partilerin temsilcisi arkadaşlarımız buradadır. Diyebiliriz ki bu salon, toplumun %98’inin temsil edildiği bir siyasi iradenin yansımasıdır.
Her bilgilendirme ve adım, şeffaf ve kapsayıcı biçimde yapılacaktır. Bu çatının altında yürütülen her çalışma, halkın gözü önünde ve millet iradesinin güvencesiyle ilerleyecektir. O yüzden komisyonun işleyiş prensiplerini ilk günden itibaren açık bir şekilde ifade etmek zorundayız. Hiç şüphesiz bunlardan ilki şeffaflıktır. Çünkü milletimiz her adımı bilmeyi, her adımda gerçekleştirilenleri öğrenmeyi hak etmektedir ve bunun yegâne muhatabıdır. Bir diğer ilkemiz açıklık olmalıdır. Çünkü saklı gündemlerin, örtük hesapların toplumsal varışa hiçbir katkısı yoktur. Üçüncü temel ilkemiz ise hiç şüphesiz çoğulculuk olmalıdır. Çünkü bu topraklar tek renkle değil; çok sesle, çok kültürle anlamlıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarımın, komisyon çalışmaları hakkında kamuoyunun ve basının bilgilendirilmesi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından yürütülecektir. Çünkü süreci zehirleyebilecek ve provoke edecek açıklamalara itibar edilmemesini sağlamak da bu komisyonun başlıca görevlerinden birisidir. Onun için kamuoyunu, basınımız vasıtasıyla da yerinde, zamanında ve doğru bilgilendirmek önceliklerimizden biri olmalıdır. Bu komisyonda ele alacağımız konu, yani Türkiye’nin terörü bırakmasıyla birlikte ele alacağımız konular, herhangi bir siyasi partinin tek elinde olan konular değildir.
Bu süreç, Türk’ün de Kürt’ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Burayı tekraren söylüyorum: Bu süreç, Türk’ün de Kürt’ün de her kesimden yurttaşın ortak geleceğini ilgilendiren bir beka meselesidir. Dolayısıyla komisyonumuz, müzakereci bir istişare organı olarak hareket edecektir. Bu zeminde farklı fikirlerin ve hissiyatların, ortak akılla bir akılda birleşmesini sağlayacak bir anlayışla çalışacaktır. Komisyonun görev ve sorumlulukları arasında, özellikle silah bırakma sürecinin millet adına takibi büyük önem taşımaktadır. Bu süreç, hukuki çerçevesiyle, sosyal zeminiyle, siyasal diliyle dikkatle izlenmeli, yönlendirilmeli ve gerektiğinde öneriler sunulmalıdır.
Burada önemli bir hususu da vurgulamak istiyorum: Hiç şüphesiz bu sürecin en önemli hususiyetlerinden birisi de toplumsal psikolojinin iyi bir şekilde yürütülmesidir. Bu çalışmaların başarıya ulaşmasında, toplumsal kesimlerin — farklı kesimlerin — sürece katkısının sağlanması bakımından, toplumsal psikolojinin doğru ve hep birlikte yönlendirilmesi, oluşturulması da önemli bir görevdir. Bu, aynı zamanda güçlü ve karşılıklı toplumsal bir saygıyı da doğuracak olan adımdır.
Kürdün onurunu korumayan bir dili, Türk’ün gururunu hiçe sayan bir söylemi; barışa değil, yeni kırılmalara neden olan yaklaşımlar olduğunu ifade etmek isterim.
Hedefimiz sadece asgarî müştereklerde birleşmek değildir. Biz, birlikte yaşamın azamî zeminini güçlendirmek için buradayız. Komisyon, farklı fikir, beklenti ve kanaatlerin çatıştırılmadığı; aksine, birlikte yaşama iradesinin inşa edildiği güçlü bir zemin olacaktır. Silahın tamamen bırakılmasıyla beraber barışı kalıcılaştıracak yasal düzenlemelerin önerilmesi, hazırlanması da bu komisyonun sorumlulukları arasındadır. Ortaya çıkacak ihtiyaçlar doğrultusunda öneriler geliştirmek, raporlar sunmak, analizler yapmak ve bunları Meclisin genel iradesine taşımak da bu yapının asli görevidir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli basın mensupları, aziz milletim…
Meclisin manevi gücü, tarihsel tecrübesi ve temsili yapısı, provokasyonlara karşı en güçlü kalkanımız olacaktır. Hiç şüphesiz, provokasyonlar her zaman, her dönemde olabilir. İçeriden ve dışarıdan gelecek hamleleri bertaraf edecek en önemli unsur, çoğulcu demokratik yapımızdır. Bu yüzden çalışmalarımıza sadece siyaset kurumu değil, toplumun bütün kesimleri de dâhil edilecektir. Kanaat önderleri, üniversiteler, hukuk camiası ve sivil toplum kuruluşlarının bu konulardaki katkıları kıymetli olacaktır. Basın, siyasi magazinden uzak, halkı doğru bilgilendirmekle; akademi, meseleyi soğukkanlı ve bilimsel bir çerçeveyle izah etmekle; sivil toplum, sahadaki ihtiyaçları dile getirmekle görevlidir.
Hiç kimse dışarıda bırakılmamalıdır. Hiçbir fikir kenara itilmemelidir. Çünkü biz bu milletin tamamını kapsayan birliği ve kardeşliği kurmak istiyoruz. Mecliste görev yapan her bir milletvekilimiz, hangi partiden ve bölgeden olursa olsun, milletimiz adına bu çalışmalara katıldığı anlayışıyla hareket edeceklerdir.
Sonuç olarak bu masa, milletin vicdanıyla, aklıyla, irfanıyla ve inancıyla kurulmuştur. Türkiye’nin barışla, bütünlükle, demokrasiyle ve kardeşlikle güçleneceğine inanıyorum. Demokratik, çoğulcu ve herkesin kendisine ait hissettiği bir Türkiye’yi hep birlikte, büyük bir çabayla inşa edeceğiz.
Komisyonumuz, hakikatin göz ardı edilmediği, duyguların inkâr edilmediği ve siyasetin çözüm üretme cesaretini gösterdiği bir anlayışı temsil edecektir. Burada konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir.
Her kimlik, milletimizin asli rengidir. Hiçbir vatandaşımız, kimliğinden, dilinden ve inancından dolayı ötekileştirilemez. Bu uğurda milletin iradesine sonuna kadar bağlıyız.
İnanıyorum ki komisyonumuz, millî birlik ve kardeşlik içinde yürütülen bu tarihi misyonu layıkıyla gerçekleştirecektir. Niyetimiz halis, sözümüz kuvvetli, ufkumuz açık, vaktimiz bereketli, kardeşliğimiz daim olsun. İnancımız tamdır. Allah yar ve yardımcımız olsun.”
İlk toplantının gündemi
Komisyonun, Meclis Tören Salonu’nda yapılacak ilk toplantısında isminin belirlenmesi bekleniyor.Bu konu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un partilerin grup başkanvekilleriyle bir araya geldiği toplantıda ele alındı. İlk toplantında komisyonun adı, çalışma usul ve esasları belirlenecek.
Toplantıların basına açık mı kapalı mı olacağı, tutanakların yayımlanıp yayımlanmayacağı gibi konular da ele alınacak.
Komisyonun kararları nasıl alacağı da ilk toplantıda karara bağlanacak.
Numan Kurtulmuş 51 kişilik komisyonda 5’te 3 çoğunlukla karar alınacağını açıkladı. Muhalefet içinden 3’te 2 çoğunlukla karar alınmasını önerenler de bulunuyor.
Yasal düzenlemeler gündeme gelecek
Komisyon, yapılması gereken yasal düzenlemeler için bir istişare zemini oluşturacak.
Ceza İnfaz Yasası, Terörle Mücadele Yasası ve Türk Ceza Kanunu gibi önemli düzenlemeler üzerinde çalışması ve yeni öneriler getirmesi bekleniyor.
Konuşma süreleri belli oldu
Komisyon çalışmaları için Meclis’te özel hazırlıklar yapıldı. Komisyonun çalışmaları için Meclis’in en büyük salonlarından olan Meclis Şeref Holü hazırlandı. Komisyon üyesi 48 milletvekilinin oturması için masalar U düzeninde kuruldu ve salona iki büyük ekran konuldu. Komisyon salonundan ve girişinden fotoğraf ya da video çekmeye izin verilmedi.
Komisyon’un ilk toplantısı yarım saat gecikmeyle 11:30’da başladı. Komisyon üyesi milletvekillerinin ilk gün için belirlenen konuşma süreleri de netleşti. Grubu olan milletvekilleri 20’şer dakika, grubu olmayan milletvekillerinin 10’ar dakika konuşma süresi olacağı ifade edildi.
Gazetecilere özel kartlar hazırlandı
Komisyonu gazetecilerin takip etmesi için birkaç gün önceden gazetecilere mail gönderilerek isim bildirmeleri istendi. Her kurumdan bir muhabirin komisyonu takip etmesi kararlaştırılırken kameraman ve foto muhabirlerinin takip edemeyeceği bildirildi. Komisyon salonunun içinde ve girişinde fotoğraf ve video çekimine izin verilmedi.
İsim bildiren gazetecilere komisyonu takip etmeleri için özel kartlar hazırlandı. Gazetecilerin boyunlarına asmalarını istedikleri kartlarda muhabirin ve kurumun ismi yer aldı.
Komisyon üyeleri
Komisyon üyesi olarak toplantıya davet edilen milletvekilleri ise şu şekilde:
“AK Parti: Genel Başkan Yardımcılarından Trabzon Milletvekili Mustafa Şen, Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu, Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Grup Başkanvekili ve Gaziantep Milletvekili Abdulhamit Gül, Adalet Komisyonu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, Dilekçe Komisyonu Başkanı ve Adana Milletvekili Sunay Karamık, Erzurum Milletvekili Selami Altınok, Antalya Milletvekili Kemal Çelik, Diyarbakır Milletvekili Mehmet Sait Yaz, İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, İstanbul Milletvekili Şengül Karslı, Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Şahin, Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, Kocaeli Milletvekili Radiye Sezer Katırcıoğlu, Konya Milletvekili Tahir Akyürek, Mersin Milletvekili Ali Kıratlı, Şanlıurfa Milletvekili Cevahir Asuman Yazmacı, Tekirdağ Milletvekili Gökhan Diktaş, Van Milletvekili Burhan Kayatürk, Malatya Milletvekili Abdurrahman Babacan, Samsun Milletvekili Ersan Aksu,
CHP: Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Murat Emir, Ankara Milletvekili Okan Konuralp, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Diyarbakır Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu, İstanbul Milletvekilleri Türkan Elçi, Turan Taşkın Özer, Oğuz Kaan Salıcı, İzmir Milletvekilleri Murat Bakan, Gökçe Gökçen, Mehmet Salih Uzun,
MHP: Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Kırıkkale Milletvekili Halil Öztürk ve Tokat Milletvekili Yücel Bulut,
DEM Parti: Grup Başkanvekili ve Kars Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, Antalya Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç ve İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek,
Yeni Yol Partisi: Grup Başkanı ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen ve İzmir Milletvekili Mustafa Bilici,
Türkiye İşçi Partisi: İstanbul Milletvekili Ahmet Şık,
EMEP: İstanbul Milletvekili İskender Bayhan,
Yeniden Refah Partisi: İstanbul Milletvekili Doğan Bekin,
DSP: Genel Başkan Önder Aksakal,
HÜDA PAR: Genel Başkan Zekeriya Yapıcıoğlu,
Demokrat Parti: İzmir Milletvekili Haydar Altıntaş.”