Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Parti Meclisi (PM) üyeleri, Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan başkanlığında toplandı.
Güncel gelişmelerin ve sürecin değerlendirileceği toplantı öncesi Bakırhan açıklamalarda bulundu. Bakırhan, “Yeni sürecin yaslandığı tek temel demokrasidir” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Ya Kürt ve Türk ilişkilerini demokratik temelde yeniden kuracağız ya da Ortadoğu’nun felaket senaryosu içinde tükenip gideceğiz dedi.
Ortadoğu’daki gelişmelere dikkati çeken Bakırhan, bölgede “yakıcı” gelişmelerin yaşandığını söyleyerek şunları kaydetti:
“Yeni bir dünya, yeni bir Ortadoğu kuruluyor. 2025’in ortasına yaklaşırken; hem küresel siyaset hem Ortadoğu kendine yeni rota arıyor. Ukrayna savaştan yanıyor; Gazze, İsrail saldırılarıyla kanıyor. Irak belirsiz, Suriye paramparça. Yine İsrail saldırıları ve güvenlik politikalarıyla birlikte çoklu gerilimler ortasında İran’ın olduğu bir Ortadoğu’da yaşıyoruz. Hepimizi ilgilendiren çok büyük olaylar ve gelişmeler yaşanıyor. Ortadoğu, Körfez ülkelerinin öncülüğünde savaşla dizayn ediliyor”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan:
“Bugün bazıları demokratik toplum ve barış sürecini basit bir pazarlık sanıyorlar, bu pazarlık değil bir varoluş meselesidir”
“Süreç karşıtlarına sesleniyorum: İkballeriniz için barış umudunu baltalamayın. Korku ve paranoya ekmeyi… pic.twitter.com/GvBkEQBiop
— İlke TV (@ilketvcomtr) May 22, 2025
‘Adımlar yarım asırlık düğümü çözdü’
Sürece dair de değerlendirmelerde bulunan Bakırhan, şunları kaydetti:
“Eski ittifaklar birer birer çöküyor, yeni ittifaklar kuruluyor. Yeni diplomasi ve yeni güvenlik arayışları devam ediyor. Bu yeni dönemin tabi ki merkezinde enerji koridorları ve güç dengeleri var. Ortadoğu’da dönüşmeyen artık ayakta kalmayacak gibi bir tablo var. Katı olan her şey de buharlaşacak gibi duruyor. Bu gerçekliği iyi görmek gerekiyor. PKK’nin tarihi dönüşüm kararı, aslında bu küresel rüzgarı okumanın bir ürünüdür. Hem Türkiye, hem Ortadoğu, hem de dünyada yaşanan jeopolitik fırtınalarda kendisine yeni bir yol yeni bir rota çizmeye çalışıyor. Tam bu noktada önümüzde iki yol var; ya kriz- kaos devam edecek ya da selamet yolu içerisinde Türkiye barışını sağlayarak doğru bir rotada yol alacağız. İşte tam da böylesi bir kritik eşikte bulunuyoruz.
22 Ekim’de Sayın Bahçeli’nin çıkışı, 27 Şubat’ta Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu tarihi çağrı, Sayın Erdoğan’ın ortaya koyduğu irade, yine PKK’nin 12 Mayıs’ta ilan ettiği kongre kararları çok önemlidir. Bu adımlar yarım asırlık düğümü çözdü. Pusulayı savaştan barışa çevirdi. Artık felaket değil selamet yolunu seçtik. Çok fazla zaman kaybetmeden barışı menzile ulaştırmak gibi her birimizin büyük sorumluluğu var.
Bu menzile her geç varış aynı zamanda bir o kadar can ve mal kaybı riskini devam ettiriyor. Tarihsel bir seçimle karşı karşıyayız. Ya Kürt ve Türk ilişkilerini demokratik temelde yeniden kuracağız ya da Ortadoğu’nun felaket senaryosu içinde biz de tükenip gideceğiz.”
‘Bu bir pazarlık değil, bir varoluş meselesi’
22 Ekim’de başlayan, 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile devam eden sürece dair “selamet yolunun kapısı açıldı” diyen Bakırhan, “Bu kapıdan geçebilirsek Ortadoğu ve bölgede rahat bir nefes alacaktır. Diyarbakır’dan Edirne’ye, Batman’dan İzmir’e kadar uzanan bu topraklarda ortak bir geleceği inşa etme fırsatı ortaya çıktı. Eğer bu ortak geleceği inşa etme fırsatını değerlendirebilirsek sadece Türkiye değil, Ortadoğu ve dünyaya büyük bir demokratik model yaratmış olacağız. Bugün bazıları Barış ve Demokratik Toplum sürecini bir pazarlık sanıyor. Oysa bu bir pazarlık değil, bir varoluş meselesidir.”
Durumu bi ciddiyetle anlamak, algılamak ve buna uygun davranmak gerektiğinin altını çizen Bakırhan, “Küresel ve bölgesel dinamiklerin tamamen değiştiği bir dönemde, sadece Kürt meselesini çözmüyoruz. Türkiye ve bölgeyi gelecek yüzyıla hazırlıyoruz. Biz böyle büyük düşünürken, bazıları yine küçük hesaplar peşinde koşmaya devam ediyor” diye konuştu.
Süreç karşıtlarına seslendi
“Süreç karşıtlarına bir kez daha sesleniyorum” diyen Bakırhan, “İkballeriniz için barışı umudunu baltalamayın. Bu topraklara artık korku ve paronaya ekmeyi bırakın lütfen. Ayrıştırma politikalarının hasadı Kars’tan Edirne’ye kadar yalnızca ve yalnızca acı ve gözyaşı getirir. Birlikte yaşamayı öğrenemezsek, birlikte bir felaketin içerisine sürüklenebiliriz. Bakın Sayın Öcalan son yaptığı görüşmelerde buna benzer çok önemli bir belirlemede bulunmuştu. Sayın Öcalan aynı zamanda çok kritik bir çağrı da yapıyor. Sayın Öcalan şöyle söylüyor; ‘Kürtlerin en insani hakları tartışıldığında, olumlu bir hava estiğinde kıyamet koparanlar var. Bunlar ortak yaşamın önündeki en büyük engellerdir’ diyor. Biz de katılıyoruz. 86 milyon insanımızın dikkatini de bu noktaya çekmek istiyorum” ifadelerine yer verdi.
‘Silahlar sussun, siyaset konuşsun’
Bakırhan şöyle devam etti:
“Değerli arkadaşlar 12 Mayıs’ta PKK’nin açıkladığı karar var. Sadece bir örgütün değil, bir coğrafyanın kaderini değiştirecek tarihi önemdedir. Bu karar ‘silahlar sussun, siyaset konuşsun’ çağrısıdır. Ne güzel. Yıllarca ‘silahlar sussun, siyaset konuşsun’ diyorduk. Bugün bu umuda daha yakın bir noktada duruyoruz. Bu karar karşısında büyük bir heyecan duymamız gerekiyor. Barışa sonsuz destek vermemiz gerekiyor. Bu karar Kürt-Türk ilişkilerini ortak vatan perspektifiyle yeniden düzenlenmesi ve barışçıl bir çözüm arayışıdır aynı zamanda. Şayet bu kararlara gerçekçi yaklaşılır, fırsat doğru değerlendirilirse artık hepimiz için için yeni bir Türkiye, yeni bir siyaset ve yeni bir yaşamın da kapıları açılmış olacak.
Yeni sürecin yaslandığı tek temel var o da demokrasidir. Demokratik bir toplumda silahlara yer yoktur. Silahlar konuşuyorsa demokrasi susar. Demokrasi konuşursa da silahlar susar. Bu gerçekliği en çok yaşayan ülkelerden birisi biziz. Barış demokrasiyi büyütür, demokrasi de Türk-Kürt kardeşliğinin en önemli birlikte yaşama teminatı olur.”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan:
“Öcalan’ın bahsettiği “kardeşlik” hukuku, eşitlik hukukudur, demokratik ortak yaşamın teminatıdır. Bu yeni sözleşmenin mutfağı Meclis’tir”
“2013-2015 sürecinde en büyük eksik ve özeleştiri vereceğimiz şeylerden biri Meclis’in sürece… pic.twitter.com/VW9HEKAyuJ
— İlke TV (@ilketvcomtr) May 22, 2025
‘Siyasi partilerin tamamı Meclis’i işaret ediyor’
Herkesin Meclis’in tarihi rolüne inandığını kaydeden, “Ziyaret ettiğimiz siyasi partilerin tamamı Meclis zeminini işaret ediyor. Öyleyse; herkes çözüm önerilerini de artık sunmalıdır. Mevcut gidişatı sadece eleştirmek yetmiyor, yerine herkes kendi önerilerini de koymalı ve kamuoyu ile paylaşmalıdır. Kamuoyu bu tarihsel önemli süreçte kimin ne düşündüğünü bilmelidir. Artık vakit kaybetmeye lüksümüz yok. Ayrıntılarda boğulma, ayrıntıları tartışma, gerçekleri ters yüz etme noktasında değiliz. Bu süreçte dilde, davranışta ve bakışta bir samimiyet şarttır. Hepimiz sürece katkı sunacak bir dil kullanmalıyız, Biz öyle yapmaya çalışıyoruz. Dünya denklemi ve Ortadoğu dinamikleri bu süreçle değişecek. Herkes bu süreci dikkatle izliyor. Pusuda bekleyen karanlık odaklar yok değil, provokasyonlara da dikkat etmemiz gerekiyor. Karanlık odaklara, sürece düşmanlarına, ikballeri uğruna bu süreç karşısında duranlara artık Türkiye toplumu geçit vermemelidir” dedi.
Bakırhan, sözlerini şöyle noktaladı: “Unutmayalım, sürecin başarısı bizim örgütleme becerimize, toplumu ikna etme gücümüze bağlıdır. Eğer iyi örgütleyebilirsek, toplumu ikna edebilirsek sürecin en önemli engellerinden birisini kendimiz aşmış olacağız. Her kapıyı çalan elimiz ve her kalbi kazanan sözümüz; barışın, kardeşliğin örgütleyicisi olacaktır.” (MA)