• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Meclis’teki çözüm komisyonunda Kürtçeye engelin akla getirdiği sorular
Meclis’teki çözüm komisyonunda Kürtçeye engelin akla getirdiği sorular
Nûpel Mugurtay 21 Ağustos 2025

Meclis’teki çözüm komisyonunda Kürtçeye engelin akla getirdiği sorular

Meclis’te yeni çözüm süreci kapsamında kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, 20 Ağustos’ta Cumartesi Anneleri ve Barış Anneleri’ni dinledi.

Taleplerini ve önerilerini dile getirmek için orada bulunan Barış Annelerinden Nezahat Teke’nin Kürtçe konuşması engellendi.

Barış Anneleri’nden Nezahat Teke, “Eğer bugün burada Kürtçe konuşsaydım kendimi daha güzel ifade edebilirdim ama o imkân bana verilmediği için Türkçemin yettiği kadarıyla konuşmaya çalışacağım” “Belki tüm kelimelerim anlaşılmayabilir çünkü benim ne okumam var ne yazmam var” dedi.

Orada bulunan komisyon üyelerinden Sezgin Tanrıkulu ve Meral Danış Beştaş’ın ısrarla dile getirdikleri “Biz çeviririz”, “Çeviriyi gönüllü yapmayı öneriyorum. Ben çeviri yaparım, tutanaklara Türkçe geçsin” talepleri de kabul edilmedi. Ve Barış Annesi Nezahat Teke, kendi tabiriyle “anlaşılmayabilir” olan konuşmasına Türkçe devam etti. Barış Annesi’nin konuşması tutanaklara, “…” şeklinde üç nokta olarak ve “Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi” notuyla geçti.

Ve başından beri anlamak, dinlemek üzerine çalışma yürüteceğini açıklıkla dile getiren komisyon, Kürtçeye koyduğu engelle akıllara bir takım sorular getirdi.

Soruları daha anlaşılır kılmak için önce Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş’un komisyonun açılışında yaptığı konuşmaları hatırlamakta fayda var.

Kurtulmuş konuşmasında “Komisyonumuz, hakikatin göz ardı edilmediği, duyguların inkâr edilmediği ve siyasetin çözüm üretme cesaretini gösterdiği bir anlayışı temsil edecektir. Burada konuşulacak her söz, kardeşliğin diliyle ve vicdanın sesiyle şekillenecektir” demişti.

  • O halde, komisyonda dinlenmesine karar verilen Barış Annesi’nin Kürtçe konuşmasına engel olunması, “kardeşliğin dili” “vicdanın sesi” gibi kavramlarla ne kadar örtüşüyor? Kardeşliğin dili, kardeş olarak varsayılan diğerinin dilinin susturulmasıyla kurulabilir mi? “Anlaşılmayabileceğini” bile bile konuşan bir Kürt annenin vicdanının sesini, Kürtçe dışındaki herhangi bir dille nasıl duyabiliriz?

Kurtulmuş yine konuşmasının diğer bir bölümünde komisyonun işleyiş prensiplerini sıralarken “Bir diğer ilkemiz açıklık olmalıdır. Çünkü saklı gündemlerin, örtük hesapların toplumsal barışa hiçbir katkısı yoktur” dedi.

  • Barış Annesi’nin kendini anlatamayacağını açıkça dile getirmesine rağmen Türkçe konuşması istenen bir komisyon, kendi açıklık prensibiyle çelişmez mi? Kendini Kürtçe daha iyi ifade eden birinin Meclis’te Türkçe konuşmaya zorlanması, yani fikrini, hissiyatını, önerisini tam olarak sunamaması komisyonun çalışma prensibine ters düşmez mi?

Kurtulmuş işleyiş prensiplerini saymaya devam ederken, “Üçüncü temel ilkemiz ise hiç şüphesiz çoğulculuk olmalıdır. Çünkü bu topraklar tek renkle değil; çok sesle, çok kültürle anlamlıdır” demişti.

  • Kendini Türkçe anlatamayacağını açıkça dile getiren bir konuşmacının Türkçe konuşmak zorunda kaldığı bir komisyon, kendi çoğulculuk prensibiyle çelişmez mi? Çok renklilik, çok ses ve çok kültür Kürtçeyi ve diğer anadilleri kapsamıyorsa neleri kapsayabilir?

Soruları toparlayabiliriz:

  • Barış, eşitlik ve karşılıklı tanıma üzerine inşa edilecekse bir tarafın dili neden hâlâ resmi cümlelerin dışında bırakılıyor?
  • Kürtçesiz Kürt sorunu nasıl konuşulacak? Adı Kürt sorunu olan bir meselede Kürtçe dışarıda bırakıldığında, barış dili nasıl kurulacak?
  • Sözün yarım kaldığı, anlatımın eksik ya da yanlış olabileceği kabul edilirken, nasıl tam bir anlayış sağlanacak?
  • Türkçe anlatmakla yetinmek çözüm için yeterli mi? yoksa bu, çözümü ertelemek mi demek?
  • Bugün, meclis çatısı altında yürütülen böylesi önemli bir komisyonda dahi Kürtçeye yer verilmiyorsa; bu, sadece bugünün değil, geleceğin de eksik yazılmasına neden olmaz mı?
  • Kürtçenin duyulmadığı bir çözüm süreci, gerçekten kapsayıcı olabilir mi?
  • Meclis’te bu zamana kadar susturulan, tutanaklara X dili, bilinmeyen dil olarak geçen Kürtçe, çözüm komisyonunda da kayıtlara “…” olarak geçiyorsa, bu komisyonda anadillere yaklaşımda fark ne olacak?

Şüphesiz ki onurlu bir barışı isteyen her tarafın belki de en çok istediği, Meclis’te kurulan ve Kürt sorununun çözümünde bir milad olarak sayılabilecek bu komisyonun çalışmalarının bu meselede canı yanan her kesimin yarasına derman olacak bir çözüm geliştirebilmesidir.

Bu açıdan düğmelerin en başından yanlış iliklenmesini önlemek için, bu soruların cevaplanması gerekir.

 

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.