• Ana Sayfa
  • Gündem
  • MESEM protestosunda tutuklanan TİP’li gençlere ulaştık: Umudumuz, enerjimiz var

MESEM protestosunda tutuklanan TİP’li gençlere ulaştık: Umudumuz, enerjimiz var

MESEM protestosu sonrası tutuklanan TİP’li gençler İlke TV’ye konuştu. Cezaevinden sorularımızı yanıtlayan gençler eylemlerinin toplumsal anlamını ve tutuklanmalarını nasıl değerlendirdiklerini anlattı.

MESEM protestosunda tutuklanan TİP’li gençlere ulaştık: Umudumuz, enerjimiz var
  • Yayınlanma: 17 Aralık 2025 11:17

2 Aralık’ta Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de katıldığı bir toplantının düzenlendiği otelde yaptıkları MESEM protestosuyla MESEM’lerdeki iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocukları tüm ülkenin gündemine sokan Türkiye İşçi Partisi’nden 16 genç şimdi tutuklu…

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından haklarında “görevi yaptırmamak için direnme, basit yaralama” suçlamasıyla kamu davası açıldığı duyurulan tutuklu gençlere İlke TV ulaştı. Sorularımızı tutuklu arkadaşları adına Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan TİP parti meclisi üyesi ve TİP’li öğrenciler sözcüsü Ilgaz Özer ve Marmara Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan TİP İstanbul İl Gençlik Sorumlusu Burak Siperli yanıtladı.

Yazılı olarak sorularımızı ilettiğimiz tutuklu gençler eylemlerinin amacını, nasıl gözaltına alındıklarını ve tutuklanmalarına dair değerlendirmelerini yazılı olarak iletti. İşte gençlerin dört duvar arasında hapsedilemeyen sözleri…

‘Toplumun bize sahip çıkacağını biliyorduk’

Türkiye’de geniş kamuoyu yaratan eylemlerinin politik ve toplumsal açıdan anlamını sorduğum Ilgaz Özer iş cinayetlerinde katledilen çocukların sesi olmak için bu eylemi yaptıklarını söyleyerek bunu şöyle açıklıyor:

“MESEM Türkiye’de çoğu vatandaşın hiç bilmediği bir uygulama, biz de tam bu yüzden çocukların işçi olarak çalıştırıldıkları bu uygulamayı duyurmak, ölen çocukların çıkaramadığı ses olmak istedik. Çocuklar yaralanıyor, ölüyor, herkesten gizliyorlar ve kimse sorumluluk almıyor, ne bakanlar ne de iktidar… Biz bu duruma karşı durmak istedik.”

“İnsanların ‘Çocuklar işçi olmasın’ sözünü büyütmesi bizi inanılmaz mutlu ediyor” diyen 23 yaşındaki Ilgaz Özer, kendisi ve arkadaşlarına dönük toplumsal desteği de ilk günden beri hissetiklerini vurguluyor:

“Biz çocuklar ölmesin dediğimizde bizlere sahip çıkacağınızı ve destek vereceğinizi biliyorduk. Çünkü Türkiye’de doğrudan yana, haklıdan yana, gençlerden yana milyonlarca insan var.”

Burak Siperli de MESEM’in toplumda daha fazla konuşulmasıyla eylemlerinin ‘amacına ulaştığını’ belirtiyor:

“Karşımızda çocukları ölüme yollayan patronlar, sistem ve yaşamı savunan bizler… Toplumsal açıdan bu eylem bence amacına ulaştı. MESEM yıllardır var ama ilk kez bu kadar konuşuluyor. MESEM’in ne denli facia bir şey olduğu konusunda toplumda artık bir bilinç var. Sıra artık kazanım elde etmede.”

Sivil bir grubun saldırdığı gençlere gözaltında ‘ters kelepçe’

Eylemlerinin ilk andan itibaren barışçıl olduğunu açıklayan Burak Siperli açıklamaya başladıkları an “sivil giyimli kişilerin” kendilerine “saldırmaya” başlattığını söyleyerek o anları bakın nasıl anlatıyor:

“İtme, yumruk atma hep o kişilerce gerçekleşti. Ardından kendi istediğimizle otel dışına çıkıp basın açıklamamızı orada okuduk. Eylem sırasında bir polis müdahalesi olmadı, hatta açıklamayı yapıp sessiz şekilde dağıldık. Biz dağılırken kalabalık bir grup otelden çıkıp bizi takip etti. Yakalasalar dövecek gibilerdi…”

Kendilerini takip eden kişilerin patronları korumak için “gözlerinin bu kadar dönmesini aklının almadığını” söyleyen 24 yaşındaki Burak Siperli mektubunda bu cümlesinin sonuna bir de gülücük iliştirmiş…

Neden o gün, özellikle o otele giderek açıklama yapmak istediklerini Ilgaz Özer şöyle açıklıyor:

“Bir sürü patron toplanmış, milletvekilleri ve Milli Eğitim Bakanı dahil, kendi aralarında bir pazarlık toplantısı düzenliyordu, ‘Çocukları nasıl işçi olarak kullanabiliriz’ toplantısı… Biz ‘Bu kadar da olmaz artık’ dedik ve o nedenle otele gittik.”

Gözaltında nasıl bir muameleye maruz kaldıklarını ise Burak Siperli detaylandırıyor:

 “Kural gereği ters kelepçe takmamız gerekiyor deyip taktılar. Avukatlarımız bunun suç olduğunu söylese de emniyet güçleri hiç bozuntuya vermen bizi çıkardı. İşte avukatı, kanunu, mahkeme kararını dinlemeyenlerin ülkesi…”

‘Moralimiz yüksek, biz elimizden geleni yaptık, sıra sizde’ 

Ilgaz Özer de Burak Siperli de tutuklanmalarının “siyasi” olduğunu düşünüyor. Tutuklanmalarına ilişkin değerlendirmelerini paylaşan Burak Siperli’ye göre “Bunun absürd olduğunu görmek için hakim olmaya gerek yok”:

“Hele bir de çocuk işçiliğini, iş cinayetlerini protesto edenlerin tutuklu olup asıl sorumluların dışarıda olması ülkenin bugünkü gerçekliğini çok iyi gösteriyor. Kısacası karar absürd ama toplumsal muhalefete gözdağı verme amacı taşıyor.”

“Diyorlar ki siz de ses çıkarırsanız, sizi de içeri alırız” sözleriyle tutuklanmalarıyla topluma verilen mesajı özetleyen Burak Siperli sözlerini böyle noktalıyor:

“Ama beni en çok heyecanlandıran ne bizim ne de dışarıdakilerin gözü artık bunlardan korkmuyor. Daha fazla birlikte mücadele etmemiz için cesaretleniyoruz. Umudumuz, enerjimiz var.”

Ilgaz Özer de “Bunun siyasi olduğu, gerçek bir suç ile tutuklanmadığımız herhalde Mars’tan bile gözüküyordur” diyor ve Bakırköy Cezaevi’nden dışarıya iletilmek üzere son bir not ekliyor:

“Biz şaşkın ya da üzgün değiliz, çünkü Türkiye’de tutuklanmak doğruları söyleyenler ve hakkını savunanlar için gayet sıradan bir durum. Hepimiz gayet iyiyiz ve moralimiz yüksek. Elimizden geleni yaptık, sıra sizde. MESEM’ler kapatılsın.”