Mozambik’te 9 Ekim’de yapılan seçimlerin sonuçları dün Anayasa Mahkemesi’nin açıklamasının ardından resmileşti.
Ülkenin en yüksek yargı organı olan Anayasa Konseyi’nin, uzun süredir iktidarda olan Frelimo’nun seçim zaferini ilan etmesine muhalefet tepki gösterdi.
Oy oranını ilk sonuçlardan farklı olarak yüzde 71 yerine yüzde 65 olarak açıklandı.
Ülke genelinde protesto gösterileri düzenlendi.
Gösterilerde polis şiddet kullandı.
Mozambik İçişleri Bakanı Pascoal Ronda yaptığı açıklamada, pazartesi günü çıkan olaylarda en az 21 kişi hayatını kaybetti.
Ancak farklı kaynaklar ise ölüm sayısının 50’den fazla olduğunu bildiriyor.
Ronda ayrıca gösterilere katılan 78 kişinin tutuklandığını ve güvenlik önlemlerinin arttırıldığını söyledi.
Seçim 9 Ekim’de yapılmıştı
Mozambik’te 9 Ekim’de yapılan cumhurbaşkanı seçimini iktidardaki Frelimo’nun adayı Chapo kazanmıştı.
İlk sonuçlara göre, oyların yüzde 71’ini alan Chapo birinci olurken, en yakın rakibi Podemos Partisinden Mondlane oyların yüzde 20’sini almıştı.
Seçimlerde ve oy sayım işleminde hile yapıldığını savunan muhalefet partileri, ülke çapında protesto çağrısında bulunmuştu.
Protesto gösterilerinin şiddet olaylarına dönüşmesi sonucu şimdiye kadar 10’u çocuk 103 kişi hayatını kaybetmiş, 350 kişi yaralanmıştı.
Mozambik bu noktaya nasıl geldi?
Mozambik, 1975’te Portekiz’den bağımsızlığını kazandığından bu yana Frelimo tarafından yönetiliyor.
Her ne kadar 1990 yılında çok partili demokrasiye geçilse de Frelimo devlet kurumları üzerindeki kontrolünü bırakmadı.
Ekonomik gücün elitler arasında yoğunlaşması, halkın giderek yoksullaşmasına yol açtı.
Özellikle 2016’da patlak veren “ton balığı tahvili skandalı” olarak bilinen 2 milyar dolarlık yolsuzluk krizi, yabancı yatırımları baltaladı ve Mozambik ekonomisini çöküşe sürükledi.
Bu durum, halk arasında devletin hesap verebilirliğine yönelik öfkeyi derinleştirdi.
Frelimo kamuoyundaki desteğini önemli ölçüde kaybetti.
Ancak seçim komisyonlarını yöneten parti yapılan her seçimi kazanmaya devam etti.
Büyük hidrokarbon rezervlerine sahip olmasına rağmen Mozambik, BM İnsani Gelişme Endeksi’nde 193 ülke arasında 183. sırada yer alarak dünyanın en az gelişmiş ülkelerinden biri olmaya devam ediyor.
Ülke, aynı zamanda Beira gibi liman kentlerini yıkan ve geçimlik tarım yapan çiftçilerin mahsullerini defalarca sular altında bırakan ölümcül siklonlarla da mücadele ediyor.
Afrika’nın genelinde olan “kaynak laneti” sorunu Mozambik’te de var.
Gaz rezervleri bakımından zengin olan Cabo Delgado, sadece isyancılar ve devlet için değil, çokuluslu şirketler ve militarize müdahaleler için de bir savaş alanı haline geldi.
Rusya ve Güney Afrika’dan gelen paralı askerler de dahil olmak üzere bir dizi yabancı askeri operasyon bu bölgedeki terör eylemlerini bastırmaya çalışıyor.
Cabo Delgado bölgesi çok sayıda Müslüman nüfusu barındırıyor.
Kaynak zengini bölgede iç savaş yedi yıldır devam ediyor.
Mevcut hükümet, iç savaştan yabancı güçleri sorumlu tutuyor.
Oysa yerel halkın, kaynak zenginliğini çalan ve yerel halka hiçbir şey bırakmayan seçkinci kesimin bu savaştaki payı da hesaba katılmalı.
Halkın büyük bir kesimi Mondlane’nin sadece yüzde 20 oy almış olmasına karşın tüm halkın kendisini dinlemesi ve protestolara katılmasının bir çelişki olduğunu belirterek seçim sonuçlarının adil olmadığına inanıyor.
Ancak protestoların tek amacı seçim sonuçlarına yönelik itiraz değil.
İktidar partisinin devlet üzerindeki sıkı kontrolüne duyulan hoşnutsuzluk, halk arasında daha demokratik bir yönetim, hesap verebilirlik ve daha iyi bir gelecek taleplerini artırdı.
Bu talepler, diğer Afrika ülkelerinde de son zamanlarda gördüğümüz üzere özellikle sosyal medyada aktif olan ve Mondlane’in destekçileri arasında yer alan şehirli gençler arasında daha fazla yankı buluyor.