• Ana Sayfa
  • Ekoloji
  • Munzur Festivali’nde doğa talanına karşı ‘topyekün mücadele’ çağrısı

Munzur Festivali’nde doğa talanına karşı ‘topyekün mücadele’ çağrısı

Dersim’de düzenlenen 23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde, madencilik faaliyetleriyle derinleşen ekolojik yıkım ele alındı. Panelistler, yasalarla meşrulaştırılan talana karşı halkı ortak direnişe çağırdı.

Munzur Festivali’nde doğa talanına karşı ‘topyekün mücadele’ çağrısı
Munzur Festivali’nde doğa talanına karşı ‘topyekün mücadele’ çağrısı
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Temmuz 2025 15:45

“Dersim yaşamdır; doğama, irademe, dilime, inancıma dokunma” şiarıyla düzenlenen 23. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin son gününde, doğa talanına karşı mücadele çağrısı öne çıktı. “Madencilik, doğa talanı” ve “Ekolojik tahribat” başlıklı panellerde, ekolojik yıkımın boyutları ve mücadele yöntemleri masaya yatırıldı.

Sanat Sokağı’nda düzenlenen ilk panelde Munzur Koruma Kurulu’ndan Hasan Şen moderatörlük yaptı. Munzur Çevre Derneği’nden Hatun Esen, Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ve İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi’nden Ümit Altaş konuşmacı olarak yer aldı.

‘İliç’te hala sorumlular yok’

Ümit Altaş, 13 Şubat 2024’te Erzincan’ın İliç ilçesindeki maden kazasını hatırlattı. 9 işçinin yaşamını yitirdiği felaketi “göz göre göre gelen bir cinayet” olarak niteleyen Altaş, “Ailelerin çoğuna kan parası teklif edildi, sorumlular halen belli değil. Davanın üçüncü duruşması 2 Eylül’de, sadece iki aile müdahil durumda” dedi. Altaş, yargı sürecinin takibi ve kamuoyu baskısı için çağrı yaptı.

‘İşgal yasasına hayır’

Hatun Esen ise mevcut maden yasalarının sermayeye sınırsız alan açtığını belirterek, “ÇED raporları artık formalite bile değil. Devasa çukurlar, zehirli atıklar ve susuzluk tehdidi ile karşı karşıyayız. Altın bir gereksinim değil. Biz susuz kaldığımızda altın mı yiyeceğiz?” dedi. Dersim’in doğasının sermayeye teslim edilmeyeceğini vurguladı.

‘Maden Kanunu ile itiraz hakkı ortadan kaldırılıyor’

Sedat Başkavak, AK Parti’nin Orta Vadeli Program’la geçirdiği Maden Kanunu’na dikkat çekerek, “Madencilik artık ‘kamu yararı’ statüsüne alındı. İtiraz hakkımızı ortadan kaldıran bir yasa bu. Ormanları bile Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne devretmeye hazırlanıyorlar. Bu doğa değil, kârın korunmasıdır” ifadelerini kullandı.

Başta Dersim olmak üzere ülkenin dört bir yanının maden sahasına dönüştürüldüğünü belirten Başkavak, “Gayri safi milli hasıladaki katkısı artmayan bu sektör yüzünden topraklarımız kaybediliyor. 150’ye yakın şirketin faaliyet yürüttüğü Dersim’de topyekun bir direniş zorunludur” dedi.

‘İklim ve torba kanunları doğayı korumuyor, yok ediyor’

İkinci oturumda ise DEDEF Kadın Meclisi Temsilcisi Gamze Yentür moderatörlüğünde TMMOB’dan Dersim Gül ve Polen Ekoloji Kollektifi’nden Ziraat Mühendisi Umut Şener konuştu.

Dersim Gül: “İklim Kanunu ve Torba Kanunu, ormanlar ve meralar üzerindeki koruma statülerini fiilen deliyor. Artık ‘RES mi kurmak istiyorsunuz, maden mi işletmek istiyorsunuz, buyurun’ deniyor. Bu bir talan garantisi mekanizmasıdır.”

Umut Şener: “Yaşama dair tüm haklarımız tehdit altında. Devlet, sermayenin yanında saf tuttuğunda karşımızda olacak, bunu biliyoruz. Ama yine de ayakta kalmak zorundayız. Yoksa sadece doğamızı değil, yaşamı kaybedeceğiz.”

(MA)