Nelson Mandela: Hapishaneden barış masasına
Sevda Çetinkaya 19 Eylül 2025

Nelson Mandela: Hapishaneden barış masasına

Bugünlerde sıcak bir tartışma konusu olan ‘umut hakkı’ kavramının, hem hukuki hem politik anlamını değerlendirebilmek için dünyada uygulanmış örneklerine bakmak yararlı olabilir.

Nelson Mandela, hem Güney Afrika’nın tarihinde hem de dünya siyasetinde sembol bir kişilikti. Mandela yalnızca Güney Afrika için değil tüm dünya için bir adalet, sabır ve barış sembolü oldu.

1993’te Nobel Barış Ödülü’nü aldı.

1994’te ANC’nin seçim zaferiyle Güney Afrika’nın ilk siyah cumhurbaşkanı oldu.

ANC 1912’de kuruldu ve Güney Afrika’daki en eski siyah politik hareketlerden biridir. Apartheid (ırkçı ayrımcılık) rejimine karşı mücadelenin öncüsü olan ANC, Nelson Mandela’nın da ömür boyu bağlı kaldığı partisiydi.

Mandela, Güney Afrika’da çatışmalı dönemin ve apartheid rejiminin sona erdirilmesinde barışın mimarı oldu.

Bu barış mimarlığını hangi koşullarda ve nasıl yaptığına bakalım:

1. Hapishaneden barış görüşmelerine katılımı

1985’ten itibaren Nelson Mandela ile gizli temaslar başladı.

Mandela, 1962’de tutuklanıp ömür boyu hapse mahkum edildikten sonra uzun yıllar Robben Adası’nda kaldı. 1980’lerin ortasında cezaevi koşulları değişti; Pretoria yakınlarındaki Victor Verster Cezaevi’ne (bugünkü adıyla Drakenstein) nakledildi.

Bu dönemde apartheid hükümeti uluslararası baskılar ve iç direniş nedeniyle çözüm arayışına girdi. Mandela, resmi olarak ANC ile hükümet arasındaki ilk ‘ön görüşmeleri’ cezaevi hücresinde yaptı.

“Mandela channel” denilen bu gizli görüşmelerde Mandela, Güney Afrika hükümetinden yetkililerle buluştu. Burada temel koşul şuydu: Şiddet sarmalını kırmak için ANC’nin politik sürece katılmasına izin verilmesi, siyah çoğunluğa oy hakkının tanınması.

2. Mandela’nın serbest bırakılışı

1980’lerde Güney Afrika ekonomisi uluslararası yaptırımlar ve izolasyon nedeniyle ağır krizler yaşamaya başladı. Ülke içindeki grevler, ayaklanmalar ve öğrenci hareketleri de apartheid rejimini sürdürülemez hale getirdi.

1989’da iktidara gelen Devlet Başkanı F.W. de Klerk, sistemin devam edemeyeceğini gördü. 2 Şubat 1990’da parlamentoda tarihi bir konuşma yaparak ANC ve diğer yasaklı örgüt üyelerinin serbest bırakılacağını, Mandela’nın da salıverileceğini duyurdu.

11 Şubat 1990’da Nelson Mandela, 27 yıl süren mahkumiyetin ardından Victor Verster Cezaevi’nden özgürlüğüne kavuştu. Bu an, tüm dünyaya canlı yayında gösterildi.

3. Barış sürecine doğrudan katılımı

Nelson Mandela serbest kaldıktan hemen sonra, ANC’nin lider kadrosuyla birlikte hükümetle resmi müzakerelere başladı.

Mandela’nın hapisten çıkışta yaptığı ilk konuşma, “barış, müzakere ve özgürlük” çağrısıydı. Esas hedefin müzakere yoluyla demokratik geçiş olduğunu açıkladı.

1990-1994 arasındaki müzakereler sonucunda, 1994’te ilk özgür seçimler yapıldı ve Nelson Mandela ülkenin ilk siyah cumhurbaşkanı oldu.

Mandela’nın hapishane mektupları

Nelson Mandela’nın 27 yıl süren esaretinde kaleme aldığı mektuplar, yalnızca bir mahpusun yakınlarına seslenişi değil; aynı zamanda Güney Afrika’nın geleceğine dair fikirlerinin ilk satırlarıydı. Hapishane duvarları içinde yazılan bu satırlar, aslında barış sürecinin habercisi oldu.

1. 1985 Mektubu – “Halkım adına konuşma hakkı”

Apartheid hükümeti Mandela’yı tek başına serbest bırakmayı teklif ettiğinde Mandela bu bireysel özgürlüğü reddetti. Çünkü halkı hala esaret altındaydı:

“Ben özgürlüğümü yalnızca kendim için istemiyorum. Halkım özgür değilse, benim özgürlüğümün hiçbir anlamı yoktur. Özgürlüğümüz bölünemez.”

Bu satırlar, Mandela’nın bireysel kurtuluşu reddedip, özgürlüğü kolektif bir hak olarak tanımladığını gösteriyordu.

2. 1989 gizli görüşme notları

Mandela, Victor Verster Cezaevi’nde hükümet temsilcileriyle yaptığı gizli görüşmelerde müzakere yaklaşımını şöyle özetledi:

“Bizim amacımız beyazları denize dökmek değil, birlikte yaşayacağımız bir demokrasi kurmaktır. Çatışmaya son vermek için siyah çoğunluğa siyasi haklar tanınmalıdır.”

Burada Mandela, silahlı direnişin nihai hedefinin barışçıl ve kapsayıcı bir toplum olduğunu dile getiriyordu.

3. 1990 serbest bırakılmadan önceki mektubu

Nelson Mandela, serbest kalmadan kısa süre önce kaleme aldığı mesajında barışın koşullarını açıkça yazdı:

“Silahlarımızı susturabiliriz ama bunun için siyasi mahkumların serbest kalması, sürgünlerin dönmesi ve ANC’nin yasal olarak faaliyet göstermesi gerekir. Barış, eşit şartlarda bir müzakere masasında doğar.”

Mandela için barış tek taraflı bir taviz değil, karşılıklı adaletin tanınmasıyla mümkün olabilirdi.

4. Hapisten sonraki ilk konuşmasının yankısı

Nelson Mandela, 11 Şubat 1990’da serbest bırakıldığında Cape Town’daki ilk konuşmasında, bu mektuplardaki yaklaşımını tekrarladı:

“Benim özgürlüğüm, sizin özgürlüğünüzle mümkündür. Demokrasiye barışçıl bir geçiş için çalışacağım.”

Böylece mektuplardaki dili, artık milyonların önünde siyasetin dili haline geldi.

Umut hakkı yalnızca bireysel bir hukuki talep değil, barış süreçlerinin önemli bir mekanizmasıdır. Ömür boyu hapis cezalarının mutlaklaştırılmasının insanlık onuru ilkesine aykırı olduğu fikrine dayanır Umut hakkı, hukuki bir mesele olduğu kadar politik bir gelecek meselesidir.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.