Newroz 2025: Meydanda barış sesi, siyasette belirsizlik
Vecdi Erbay 21 Mart 2025

Newroz 2025: Meydanda barış sesi, siyasette belirsizlik

Gazeteci olarak koşturmam gerekmediği için bu yıl biraz geç katıldım Diyarbakır’deki Newroz kutlamasına. Ama elbette merak ediyordum bu yıl katılımın nasıl olacağını, hangi mesajların verileceğini. Malum, Ekim ayında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ile Meclis’te tokalaştı ve bir süreç başlatılmış oldu. Bir tokalaşma ile Kürt meselesinin çözümüne yönelik bir süreç mi başlatılır? Bu soru, birçok veçhesi ile güncelliğini koruyor olsa da bir sürecin başladığı muhakkak. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı heyeti aracılığı ile gönderdiği mesaj da Bahçeli’nin Meclis’te DEM Partililer ile tokalaşması kadar önemliydi. “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nda, kısaca, PKK’nin kendisini fesh etmesi isteniyordu.

Yani sürecin baş döndürücü olması boşuna değil.
Süreç, siyasetçiler kadar sokakta da tartışılıyor elbette ve sokağın sesi, en iyi Newroz gibi kitlesel bir kutlama zamanında duyulabilirdi. Sırf bunun için bile Newroz’a gidilebilir.
Dediğim gibi, Newroz alanında koşturmamı gerektirecek bir durum yoktu. Ancak meseleye ilgi duyan herkes gibi, orada olmak gerek duygusu mıknatıs gibi çekiyor insanı.
Diyarbakırlılar en ağır koşullarda bile Newroz’u kutladı. Newroz’un yasaklı olduğu yılların birinde, dönemin partisi il binasında abluka altında tutulurken, il başkanına bir telefon gelmişti, “Biz alandayız, siz neredesiniz?” diye. İl Başkanı kuşatıldıklarını söyleyince, “Gelip sizi de alalım” demişti karşıdaki. Siyasetçilerle birlikte zor bela Newroz alanına girebildiğimizi hatırlıyorum. Bizden önce barikatları yıkarak alana girenlere helikopterden gaz bombası atılmış ve fakat fayda etmemiş, sonradan öğrendik.
Diyarbakırlılar iki nedenle bu yıl kutlanan Newroz’a ilgi göstermeyebilirdi. Birincisi, sürecin desteklenmemesi, ikincisi hava muhalefeti, ki bu da zor bir ihtimaldi çünkü yağmura çamura aldırmadan Newroz kutladıklarını da görmüşlüğüm vardır. Çünkü Newroz, özgürlük talebi ve bir gövde gösterisi anlamına da geliyor.
*
8 Mart Dünya Kadınlar Günü mitingi sırasında kontrol noktasındaki polislerin kibar tutumu şaşırtmıştı beni ve bu kibar tutumun Newroz’da da sürmesini ummuştum. Şaşırtıcı belki ama polis, benim alana girdiğim kapıdaki polis yine çok kibardı. Üst araması yapan polis, dönemin ya da sürecin ruhuna uygun davrandı ve üzüntüsünü belirterek aldı çakmağımı.
Denildiğine göre Emniyet Müdürü de gazetecilerin bulunduğu platforma çıkmış, kitleyi izlemiş bir süre ve cep telefonuyla fotoğraf çekmiş.
*
Newroz alanını birkaç kez bir başıma dolaştım. Çeşitli yerlerden alanın fotoğrafını hafızama kazımaya çalıştım. Gençlerin ve kadınların sayısı çok fazlaydı. Bir genç kadın bebek arabasıyla katılmıştı kutlamaya. Gençler, kadınlı erkekli, hep olduğu gibi güzel bir ataklık içindeydi.
Arada durup insanlarla konuşmaya çalıştım. Hem Newroz’u hem süreci sordum. Cevaplar enteresandı.
Yaşı kemale ermiş olanlar kenarda duruyorlardı. Biri, “Nerede eski Newrozlar?” dedi. Newroz kutlamanın yasaklı olduğu günlerde mahalle aralarında yaktıkları araba tekerleklerini, polisin saldırısını falan anlattı. “O kadar eziyet Newroz’un özgürce kutlanması için değil miydi? Şimdi sevinmen gerekmiyor mu?” diye sordum. “Evet ama Newroz’un eski tadı nedense yok” dedi.
Ne diyebilirdim? Sakin ve endişesiz bir Newroz kutluyorduk nihayet. “Sana da Newroz beğendiremedik” dedim. Hep beraber güldük.
Hakikaten endişe duymama neden olan tek şey, meşalenin etrafında fotoğraf çektiren, sahnenin önündeki barikata tırmanan gençlerdi. Ateşe ya da yere düşebilirlerdi. Ama bunun ya farkında değillerdi ya da hiç umursamıyorlardı.
Adam, “Başkan’ın mektubu okunacak mı?” diye sordu. Bunu ben de bilmiyordum.
Şunu da belirtmeliyim: Kitlenin her yaştan ve her kesimden olması, bir kez daha DEM Parti’nin halk olduğunu gösterdi. DEM Parti’nin onca eziyete rağmen ayakta durmasının belki tek nedeni budur.
Alanda, seçimlerde oylarını verseler de DEM Partili olmayan insanlar da vardı. Her slogana katılmadılar ama DEM Parti’nin organize ettiği kutlamaya katılmışlardı. Çünkü Newroz, herkesindi.
*
Özetleyecek olursam, Newroz alanı doluydu. Sloganlar, halaylar, kıyafetler ve merak yerli yerindeydi. Meraktan kastım şu: Kitle, son ana kadar PKK lideri Abdullah Öcalan’dan bir mesaj bekledi. Adalet Bakanı görüntülü bir mesaja izin verilmeyeceğini birkaç gün önce duyurmuştu. Ancak bir mektup okunabileceğini de eklemişti sözlerine. Ama ne görüntülü bir mesaj geldi İmralı’dan ne de bir mektup. Öcalan’ın sesinden eski bir mesajı dinletildi kitleye.
KDP Başkanı Mesud Barzani’nin, YNK Başkanı Bafıl Talabani’nin, Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı  Neçirvan Barzani’nin mesajları okundu. Mesajların içeriği kadar Newroz’a katılan Kürt heyetlerin protokolde bulunması da hep sözü edilen Kürt birliğinin oluşturulması bakımından önemliydi. Mesajların vurgusu, kısaca, sürecin desteklendiği ve Öcalan’ın koşullarının iyileştirilmesiyle ilgiliydi.
Elbette CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in mesajı da önemliydi. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması Diyarbakır’da dikkatle izleniyor. 8 yıldır kayyımla yönetilen şehirler, İstanbul’a kayyım atanmasının ne anlama geleceğini gayet iyi biliyorlar. İktidar ile ana muhalefet partisi arasındaki itişmenin kendi başlarında patlayacak bir kabağa dönüşme ihtimalini de hiç gözardı etmiyorlar. Yılların deneyimi, bu türden ihtimalleri akılda tutmaları gerektiğini öğretti. Bu konuda sezgilerinin güçlü olduğunu da ifade etmek gerekiyor.
Bu nedenle siyasetçilerin konuşma başlıklarından biri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyondu. Bu operasyonu antidemokratik bulduklarını net şekilde dile getirdiler.
Elbette en önemli başlık süreçle ilgili olandı. DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ve DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, yaptıkları konuşmada süreci desteklediklerini bir kez daha vurguladılar. Bir “ama” ile birlikte. Öcalan PKK’nin kongre düzenleyerek kendini fesh etmesini istemişti. Kandil’den gelen mesajlar, PKK’nin Öcalan’ın önerisini desteklediğini gösterir nitelikte. Nitekim PKK’nin 1 Mart itibariyle ateşkes ilan etmesi de iyi niyet kıvamında. Ancak kongrenin toplanmasının önündeki tehlikeli engellerin kaldırılmasını ve Öcalan’ın bir şekilde kongre sürecinde rol almasını da istiyorlar. Bunu kim sağlayacak? Elbette “Terörsüz Türkiye” talep eden iktidar.
İşte burada bir ilerlemenin gerçekleşmediğine dikkat çekti Eşbaşkanlar. Yani kongre şurada, şu tarihte yapılsın demek, kongre ile ilgili “hasbi ve harbi” bir tutum beklemek kolay ama işin esası ile ilgili somut adımlar yok. Eşbaşkanlar somut adımların yokluğundan şikayet ettiler. Öyle ya, sürecin komplo ile, provokasyon ile akamete uğraması tehlikesine dikkat çeken iktidarın ajandasında kimi adımlar varsa da kamuoyu bundan bihaber. Eğer merak edilen bu adımların muhatapları tarafından açıklanmasını beklemiyorlarsa, DBP ve DEM Parti de öyle…
Meydanda konuşulan konuların başında bu belirsizlik geliyordu. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ketum olma halini ısrarla sürdürüyor.
Bahçeli ise süreci, en azından şimdilik, telefon görüşmeleri ve muhtelif konularda yazılı açıklamalarla idare ediyor durumu.
Yine de bir Kürt’ten, “Bu süreçte en samimi siyasetçi Bahçeli’dir” sözünü duyacağımı rüyamda görsem inanmazdım. Ama duydum işte, hem de Newroz meydanında.
*
Bu tür kitlesel kutlamalarda, eylemlerde bazı konular için “damga vurdu” denilir. Gürültüsüz parıltısız kutlanan Diyarbakır 2025 Newroz’una da Öcalan ve sürecin daha şeffaf ilerlemesi gerektiği ile ilgili beklentiler damgasını vurdu.
Newroz alanına birlikte geldiğimiz Murat Bayram’a, yaklaşık 15 yıllık deneyimle, saat 3’te yağmur yağacak demiştim. Saat 14:30 civarında, Tuncer Bakırhan konuşurken yağmur başladı. Yaşı kemale ermişlerle birlikte çıkışa doğru ilerledik. Konuşmasını bitirmekte olan Bakırhan’ın sesi ardımızdan geliyordu. Kürtlerin yüzyıllık talebini dile getirerek, “Barış” diyordu Bakırhan.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.