CHP Beşiktaş İlçe Başkanlığı bu hafta sonu eyleminde öğrencilerin sorunlarını gündeme getirdi. Beşiktaş’ta Barbaros Meydanı’nda gerçekleştirilen eylemde üniversite öğrencilerinin maddi sorunlarına ve barınma soruna, ilköğretim öğrencilerinin ise beslenme sorununa dikkat çekildi. Eylemde ele alınan sorunlara dikkat çekmek için getirilen yatak, bavul ve beslenme çantası da eylem sırasında kürsünün önünde sergilenmek istenildi ancak emniyet yetkilileri kamu düzenini bozacağı gerekçesiyle sergilemeye izin vermedi. Yatak ve kenarına konulan 2 bavuldan oluşan sergi polis zoruyla kürsünün önünden kaldırıldı.
CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Mehmet Arslan eylemde konuşma gerçekleştirdi.
“Öğrenciler kaldıkları yurtlarda, 20 metrekarelik yurtlarda 6 tane öğrencimiz bir arada kalıyor. 20 metrekareye 1 yatak bir 1 tane bavulu koysanız zaten çocukların yatma şansı yok” diyen Arslan KYK yurduna yerleşemeyen öğrencilerin de barınma sorununa dikkat çekti. Eylemde sergilenen yatağın barınma soruna dikkat çekmek için getirdiklerini aktaran Arslan, “Öğrencilerimiz aldıkları krediyle (özel) yurtlarda kalamadıkları için, kendi özel bütçeleriyle ev tutamadıkları için bu yataklar sokaklarda. Öğrencilerimiz ne yapacak, sokaklarda mı yatacaklar? Bizim bu öğrencilere sahip çıkmamız lazım. Ülkemizin geleceği bu çocuklar” diye konuştu.

‘O bavulu hazırlayabilmesi için yol parası lazım, ev tutması lazım’
Eylemde sergilenen boş bavullarında ise, üniversiteyi kazanan ancak imkansızlıklar nedeniyle başlayamayan öğrencilerin durumunu temsil ettiğini söyleyen Arslan, “Bu bavullar neden var boş? İmtihanı kazanıyor genç kardeşlerimiz, kayıtlarını da bir şekilde yaptırıyor ama okuluna gidip de eğitimine devam edemiyor. Çünkü o bavulun dolması için, o bavulu hazırlayabilmesi için yol parası lazım, ev tutması lazım. Bunları yapamadığı için, öğrenci kayıt yaptırdığı halde okuluna devam edemiyor. O bavulu halkın iktidarında, gelecek ilk sandıkta Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında o bavulları dolduracağız. Öğrencilerimiz de kayır yaptırdıkları okullarına gidecekler” şeklinde konuştu.
Eylemde ilkokul öğrencilerinin ise beslenme sorununa değinildi. Arslan, “Bu beslenme çantası boş. Anneler bu beslenme çantalarını dolduramadıkları için, çocukları okulda yemek yiyemiyor, yeteri kadar beslenemiyor; yeteri kadar beslenemediği için eğitiminde başarılı olamıyor. Bu beslenmenin dolması lazım. Yapılacak şey çok kolay; TBMM’de şu anda bütçe yapıyoruz. Milletin bütçesi orada görüşülüyor. Her okulda, ilkokul, ortaokul ve lisede 1 tek öğün yemek verilse öğrencilerimize, bu bütçenin yüzde 1.5’i bunu karşılayabiliyor. Yani milletin bütçesinin yüzde 1.5’ini öğrencilerimize harcarsak öğrencilerimiz yeteri kadar beslenecekler, bu beslenme çantasına da ihtiyaç kalmayacak. Anneler bu beslenme çantasını dert edinmeyecek, dolduramadıkları zaman strese girmeyecekler” dedi.
Eylemde üniversite öğrencileri ve yeni mezunlar konuşmalar gerçekleştirdi.
‘Öğrenciler geçinemiyor, barınamıyor, okuyamıyor’
Ufuk isimli bir üniversite öğrencisi şöyle konuştu:
“Öğrenciler geçinemiyor, barınamıyor, okuyamıyor. KYK bursları yoksunluğun belgesi haline gelmiştir. Verilen burs bir öğrencinin bir ayını değil, birkaç gününü bile geçiremeyecek bir hale getirmiştir. Gençler ya aç kalmakta ya da çalışmak zorunda bırakılmaktadır. Eğitim hakkı, geçim derdiyle gasp edilmektedir. Yurt sorunu ise bir kriz değil, bilinçli bir ihmaldir. Her yıl binlerce öğrenci üniversite kazanıyor ama kalacak yer bulamıyor. KYK yurtları yetersiz, özel yurtlar ise fahiş fiyatlarda. Öğrenciler ya borçlanmaya ya da güvensiz evlere mahkum edilmekte. Barınma haktır, sadaka değildir. Buradan açıkça söylüyoruz; eğitimde fırsat eşitliği, lafta değil icraatte olur. Biz lüks istemiyoruz; insanca yaşayabileceğimiz burslar, güvenli ve yeterli yurtlar istiyoruz.”

‘Barınamayan öğrenciler yataklarıyla eylem yaptılar, gözaltına alındılar’
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Ömer Faruk Aslan da sorunlarını şöyle dile getirdi:
“Ben 4’üncü sınıf öğrencisiyim ama 5’inci senem. Çünkü hayat bizi buraya itiyor açıkçası öğrenciler olarak. Biz okumak için hem çalışmak, hem özgürlüklerimizi kuşatan bu iktidara karşı özgürlüklerimizi savunmak için bu meydanlarda olmak, aynı zamanda da eğitimimize devam etmek zorundayız. Biz iktidarın büyük ölçüde bunları planlı yaptığının farkındayız. Hep diyoruz ki, ‘İktidar çok plansız’; bunu çok net biçimde bir plan çerçevesinde yapıyorlar. Bu planın çeşitli sac ayakları var. Mesela YÖK var; bugün burada bizim getirdiğimiz bavulları, yatağı buradan toplatmaya çalışan polis var. Aynı zamanda bizim sesimizi kesmeye çalışan bir medya var. Bu YÖK ablukasına da, polis ablukasına da, medya ablukasına da hep beraber meydan okuyacağız… Geçtiğimiz günlerde konuşuldu, ‘Barınamayan öğrenciler yataklarıyla eylem yaptılar, gözaltına alındılar’. Bugün de bizim yatağımız kaldırıldı. Bugün İstanbul’da yaklaşık 30-35 üniversite öğrencisine 1 KYK yatağı düşüyor. İktidar planlı olarak ülkedeki istatistikleri düzeltmek için gidiyor üniversite öğrencisinin yoğun olmadığı yerlerde yurtlar yaparak tamamen kendi sermayesini beslemeye devam ediyor. Bu ülkenin sermayesi de, bütçesi de düzgün kullanılsa hepimize yeter, tüm sorunlarımızı çözeriz. Problemler yaşamamızın sebebi ülkenin bütçesinin olmaması değil, bu bütçenin nasıl kullanıldığıdır aslında. Biz parasız, nitelikli eğitim isteyen üniversite öğrencileri olarak.”

CHP’li bir genç ise şöyle konuştu:
“Ben 2 sene önce mezun oldum fakat değişmeyen birşey var. Eğitim hayatında, iş hayatında ya da işsizlik hayatında hiç değişmeyen birşey var, sindiriliyoruz. Sindirilme sadece birey bazında olmuyor tabii ki. Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) kreş açtığı için, yurt açtığı için, anne kart verdiği için birileri çok rahatsız oldu. O kadar rahatsız oldular ki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin 15 milyon imza almış cumhurbaşkanı adayını ve İBB Başkanıımzı, içi boş 3 bin 700 sayfalık bir iftiranemeyi göstererek içeriye attılar ve tutuklu yargılanıyor. Tutuksuz yargılanmanın normal olması gerekirken maalesef ülkemizde tutuklu yargılanma normal. Bunu en üstten başlatıyorlar ve en aşağıya doğru uyguluyorlar. Bizim buna rağmen çıkıp konuşmamız gerekiyor, çünkü bunun normalleşmemesi gerekiyor. Korkmak normalleştirilemez.” (ANKA)




