• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Ömer Çelik’ten İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelmesine ilişkin açıklama

Ömer Çelik’ten İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelmesine ilişkin açıklama

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Çelik, Mesud Barzani Ofisi’nin Bahçeli’ye yönelik ifadelerini kabul edilemez bulduklarını belirterek düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Kuzey ve Doğu Suriye Dış İlişkiler Eş Başkanı İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelme çağrısını da değerlendiren Çelik, “Bu kişiler bulundukları yerden de teröre karşı duruşlarını ortaya koyabilirler” dedi.

Ömer Çelik’ten İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelmesine ilişkin açıklama
Ömer Çelik’ten İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelmesine ilişkin açıklama
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 2 Aralık 2025 23:22
  • Güncellenme: 2 Aralık 2025 23:28

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk TV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Çelik, Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmaları, İmralı ziyareti, silah bırakma süreci, Suriye’deki gelişmeler hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Mesud Barzani’nin Ofisi’nden Bahçeli’nin açıklamalarına verilen yanıta da değinen Çelik, “Bahçeli’ye karşı saygısız ifadelerdir. Bu kabul edilemez ve mutlaka düzeltilmesi gerekir” dedi. İçişleri Bakanlığı ise Mesut Barzani’nin Cizre’de katıldığı sempozyumda koruma ekibinin görüntülerine yönelik inceleme başlatıldığını ve sonrasında 2 müfettiş görevlendirildiğini açıkladı.

AK Parti’nin süreçten uzak durduğu iddialarını yanıt

Kürt meselesinin demokratik çözümü için kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu hakkında değerlendirmelerde bulunan Çelik, komisyonun kurulması ve faaliyetlerinin Meclis’in aldığı bir karar olduğunu vurgulayarak, komisyonun hazırlayacağı belgenin genel kurula yol göstereceğini belirtti. Çelik, İmralı’ya yapılan ziyaretle birlikte şöyle konuştu:

“TBMM’de doğrudan cezaevlerini ziyaret eden komisyonlar var. TBMM üyeleri çeşitli sebeplerle gerek terörist gerek başka alanlarda mahkumlarla görüşüyor. İhtiyaç duyulduğu için. Böyle bir mesele yürütülürken komisyonun iradesi tecelli etmiş. Netice itibariyle bu görüşme gerçekleşmiş. Komisyon bir sürü faaliyet yürütüyor. Kendi düşüncemize uyan ya da uymayan bir sürü grubu çağırdı ve dinledi. İki tanesi çok aşırı gittiği için, nefret söylemine kaydığı için uyarıldı. Onun dışında karışılmadı. Bütün gruplarla anlaşıyoruz diye bir şey yok. Birisi tutup da terör sona ersin diye çağrı yapıyorsa, terörün sonlanması için inisiyatif alıyorsa, komisyonun bunu değerlendirmesinden daha doğal bir şey olamaz. Sürekli olarak AK Parti’nin uzak durduğu söyleniyor. Halbuki Cumhurbaşkanımız ve genel başkanımız her MYK, MKYK’nın açılışında dışarı kapalı konuşma yapar. Uzun zamandır ilk gündemi terörsüz Türkiye ile ilgili yapılacaklardır.

Komisyonun kurulması, faaliyetleri de bir karardır. Yarın komisyon bir belge ortaya çıkaracak genel kurula yol göstermek üzere. Bunlar hukuk sistemimizin imkan ve kabiliyetleri içinden oluyor. Tek vatan, tek millet, tek bayrak, tek devleti zedeleyecek adım yok. Herhangi terör örgütüyle ya da yabancı güçle pazarlık söz konusu değil. AK Parti açısından bakıldığında bu yaz Türkiye’yi 2 kez dolaştı. Teşkilat başkanlığımızın Türkiye Buluşmaları çerçevesinde. AK Parti bu yazı 2 kez Türkiye’yi dolaşarak geçirdi. Bakanlarımız, genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz ve bütün arkadaşlarımız katıldı. Bunun birinci gündemi terörsüz Türkiye’dir. Herkes kendi üzerine düşen ödevi yapacak. AK Parti ne yapacağını biliyor. Geçen dönemde de ben Hakan Bey, Efkan Bey aktif olarak o süreçlerin içinde bulunmuştuk. Bugün başka arkadaşlarımızın da tecrübeleri işin içinde.”

Komisyonun İmralı ziyareti

Çelik, Meclis’teki komisyondan bir heyetin geçtiğimiz hafta İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan’la görüşmesine ilişkin şunları kaydetti:

“Komisyon üyeler İmralı’da sorular sordular. Suriye’deki SDG’nin tasfiyesi ile ilgili sorular sordular. Sonuçta komisyona bilgi verecekler. Komisyon da adımını atacaktır. Bu işlerin bir hassasiyeti vardır. Bu hassasiyete riayet etmek, bazı muhalefetin dediği gibi milletten saklamak anlamına gelmiyor. Farklı partilerin farklı görüşleri olabilir. Sonuçta arkadaşlar gelip komisyona bilgi verecektir. Üye vermiş partiler için sorun yok. Komisyon kapalı görüşme kararı alırken de itiraz ediliyor. Bu işlerin hassasiyeti ve incelikleri var. Esasında az konuşmak çok eylem yapmak. Doğrusu budur. Yoksa bir şeyden çekinildiği yok. Bir parti diyorsa ki ‘bundan niye haberimiz yok’ diye, üye verseydiniz. Her işin bir doğası, usülü var. MGK toplantısını kapalı yaptığımızda milletten bir şey mi saklamış oluyoruz? Hayır, işleri inceliği var. Partilerin MYK’ları kapalı oluyor. Bunu şeffaf olundu, olunmadı tartışması haline getirmemek lazımdır.”

Silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesi lazım’

Yol haritasının işlediğini belirten Çelik, “Bazen günde 1 metre gidersiniz bazen 1 haftada 10 kilometre gidersiniz. Silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesi lazım. Stratejik akıl kadar sabır da önemli burada. Bunun ikisinin dengesini kuracaksınız. Dünyadaki bu meselelerde en çok dikkat edilmesi gereken husustur. Bu çok vitesli bir süreçtir. Daha kapsayıcı değerlendirmek lazım. Silahların sembolik olarak yakılması tabii ki adımdır. Esas olan tüm silahların bırakıldığı noktaya ilerlemektir. Yol haritası işliyor. Rotada bir sapma yok. Bütün sabotajlara rağmen odağımızı koruyoruz. İnşallah bu hedefe ulaşmak için senkronize şekilde çalışıyoruz” dedi.

‘İmralı ziyaretinden sonra zehirli açıklamalar geldi’

Çelik, devamında şu ifadeleri kullandı:

“Normalde bir terör örgütü mensubunun terör faaliyetini öven açıklamasının yorumlanmasının çok lüzumu yok. Yürüyen sürece dönük sabotajların nasıl gerçekleştiği çerçevesinde tespitim var. Komisyon kurulduktan sonra örgüt çevrelerinden bu tip mesajlar geldi. İlerleme sağlandıktan sonra psikolojik harp yöntemi, sabotaj girişimi. Zamanlama dikkat çekici. İmralı ziyaretinden sonra, sadece bu açıklama değil 3-4 tane zehirli açıklama geldi. Birinci katman, komisyonun kurulamasına vesile olan PKK terör örgütünün feshinde odak kaybı yaratmaya çalışan bir şey. Esasında bu çağrıyı örgüte kim yaptı. İmralı yaptı. Aslında oraya bir şey söylüyor. İmralı’dan yapılan fesih ve silah bırakma çağrısına karşıt bir çağrı olarak bunu gündemleştiriyor. Bu süreçte değil daha önce bahsettiğim çözüm süreci milli birlik ve kardeşlik projesi döneminde de aynı şeyle karşılaştık. Bu tanıdığımız, iyi bildiğimiz bir yöntem. Bu örgütsel faaliyetinin sektör haline geldiği, birçok çevre ve katmanın karmaşık ilişkiler içinde bunu sürdürmek istediği bir şey.”

SGD ve Suriye’deki gelişmeler

SDG ve Suriye’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerinde bulunan Çelik, şöyle dedi:

“Dikkatten kaçtı ama SDG ile ilgili konuşurken bir tanesi silah bırakmaya karşı söylem üretirken sonra, ‘Biz koalisyonun içindeyiz dolayısıyla buna karar veremeyiz’ diye bir şey söylendi. Birtakım karmaşık ilişkiler vekalet savaşların, birtakım projeler olarak gündeme geliyor. Mesela Suriye bölümünde ’10 Mart anlaşmasını uygulayın’ deyince karşı şeyler söyleniyor ya. Suriye Kürtlerini emperyalizmin lejyoneri yapmayı kazanım olarak düşünülüyor.

Cumhurbaşkanı, Esad’a daha o zaman ‘Senin ülkende Kürtlerin hiçbir hakkı yok, haklarını ver’ diyordu. O zamana kadar TBMM’de şimdiki DEM partinin selefi olan hiçbir parti gündeme getirmemişti. Suriyeli mültecilerin kendi şehir ve dönüşü güvence altına alınacak deniliyor. En önemlisi 7. madde. 7. madde, bölünmeye yönelik çağrılar, nefret söylemi reddedilecektir’ deniliyordu. ‘Biz Türkiye için tehdit teşkil etmiyoruz’ dediler son toplantılarında. Biz de diyoruz ki, ‘Irak ile yöntemle Suriye’deki yöntem ayrı’. Bu anlaşmanın uygulanması bizim açımızdan SDG’in terör örütü olmaktan çıkmasının ispatıdır. Örgütlerin karakteri böyledir. Konjonktürel duruma bakarlar. Türkiye Cumhuriyeti uyarmıştır ‘kaotik durumlardan kendinize bir şey çıkarmayın’ diye. Burada biz kimseye kötü gözle bakmıyoruz. Ülkemize kötü gözle bakanlara kötü gözle bakıyoruz. Türkmen, Arap, Sünni, Şii, Alevi, Ezidi hepsi kazansın. Ayrılıkçı Dürzi lider dışında hiçbir sorunumuz yok. Onların da haklarını savunuyoruz. İsrail’in ayrılıkçı Dürzi bölgesi ile SDG bölgesini entegre etmesini görüyoruz. Burada doğru olan şudur; bölgedeki Türk, Kürt, Arap ve halkların kazanacağı bir durum.

Terörsüz bölge çağrısı herkesin hakkını koruyan bir şey. Refahı, güvenliği paylaşması açısından önemli bir şey. Burada net şekilde şu mesajları görüyorsunuz: Türkiye’nin öteden beri burada uyguladığı politika ve tezlerin haklı olduğu görüldü. Küçük terör devletçikleriyle bölgenin parçalanması dünyanın başına herkesin başına eski Afganistan’dan daha beter sorunların açılmasıdır. Biz Barrak’ın söylediğinin hangisini tasvip ediyoruz hangisini tasvip etmiyoruz meselesi değil. Başkan Trump kaç kez sayın Cumhurbaşkanımızın yanında ve olmadığı durumlarda sayın Cumhurbaşkanımızı teyit etti.”

‘Barzani’nin ofisinden yapılan açıklama kabul edilemez’

Sayın Barzani’nin terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge sürecine destek vermesi önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızla da bir görüşme yapmıştı. Fiilen başkan olduğu dönemde de bir konu hariç bütün konularda Türkiye ile gayet iyi dostluk ilişkisi içinde oldu. O konu da referandum meselesiydi. İyi ilişkilerimiz oldu. Ben KDP’nin kongresine katıldım. Türkiye ile ilgili doğrudan pozitif mesajlar verdi. Orada sadece Türk heyetiyle görüştü. DEAŞ’a karşı oranın korunmasında Türkiye atkif rol üstlendi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,  KDP Genel Başkanı Mesud Barzani’nin Şırnak’ın Cizre ilçesinde katıldığı sempozyumda alınan güvenlik tedbirlerini eleştirerek, etkinliğin şova dönüştürüldüğünü savunmuştu. Barzani Ofisi, Bahçeli’nin Cizre ziyareti eleştirisine yanıt vererek, ‘Irkçılık ve şovenizmden vazgeçtiğini sanıyorduk’ demişti.

Konuya ilişkin açıklama yapan Çelik, şunları kaydetti:

“Görüntü tabii ki nahoş ve olumsuz yorumlara zemin teşkil etti. Bununla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı bir soruşturma yürütüyor. Sonuç olarak sayın Barzani’nin aktif görevi yok. Tabii ki güvenliğinin sağlanması gerekir Türkiye Cumhuriyeti bu kudrete sahiptir. Biz yayına girmeden onun ofisi adına sayın Bahçeli ile ilgili saygısız mesaj yayınlandı. Sayın Bahçeli’nin önemli bir röportajı yayınlandı Türkgün Gazetesi’nde. Barzani’nin ofisinde bir sözcü yapmış bu açıklamayı. Kaleme alınan metin saygısız metin. Irkçı faşist gibi ifadeler kullanılıyor. Sayın Bahçeli’nin bu değerlendirmeyi yaparken sayın Barzani’yi koruyan güvenlikçilerle ilgili değerlendirmesi var ama sayın Barzani’nin şahsına ilişkin bir olumsuz değerlendirmesi yoktur.

Barzani’nin şahsıyla, ziyaretiyle olumsuz ifade yok, görüntülerle olumsuz ifadeleri var. Ofis sözcüsü ırkçı ve şovenist gibi ifadeler kullanmış. Sayın Bahçeli’nin terörsüz bölge çerçevesinde etrafımızda kurulan saygı sevgi ilişkisi diyor. Orada asıl açıklamayı yapan kişi kimse onun kullandığı dil ırkçı ve şovenist. O açıklama doğrudan sayın Bahçeli’ye karşı saygısız ifadelerdir. Bu kabul edilemez ve mutlaka düzeltilmesi gerekir. Terörsüz bölge için emek veren bütün bir siyasi hayatın gücünü bu işe seferber etmiş, bu uslubun kullanılması akılsızlık, idraksizlik. Bunu kim kaleme almışsa düzeltilmesi gerekir. Sayın Barzani’nin ülkemize ziyareti milletimizin alicenaplığının göstergesidir diyor sayın Bahçeli. Orada sayın Bahçeli’nin verdiği mesaj nahoş görüntülerle ilgilidir. Barzani’yle, gelişiyle ilgili bir cümle yok. Ofisin ifadeleri sayın Bahçeli’ye karşı kullanılması asla kabul edilemez. Bu dil terörsüz bölge sürecine zarar verecek bir dil olmuş.”

İlham Ahmed’in Türkiye’ye gelmesine ilişkin açıklama

Tuncer Bakırhan’ın “İlham Ahmed Türkiye’ye gelsin” sözlerini değerlendiren Çelik, şöyle dedi:

“Yani söylediğim gibi bu mesele, buradaki terör faaliyetinden vazgeçilmesi çerçevesinde ele alınacak işler bunlar. Vazgeçsinler, buyursun gelsinler. Bahsettiğiniz kişi, silah bırakmamaktan bahseden; silah bırakmamanın niçin gerektiğini ‘silah bırakamayız, çünkü uluslararası mükellefiyetlerimiz var’ çerçevesinde izah eden birisi. Kullandığı unvan da Suriye’nin toprak bütünlüğüne aykırı bir yaklaşımı ifade ediyor.

Dolayısıyla mesele kişiler meselesi değil; mesele burada ilkeler meselesi. Eğer gerçekten terörsüz Türkiye, terörsüz bölge diyorsak… Bazen şu söyleniyor biliyorsunuz: ‘Bu kişiler gelsin, kendini anlatsın.’ Bu kişiler bulundukları yerden de teröre karşı duruşlarını ortaya koyabilirler. Esas mesele budur.
Burada kişileri konuşmuyoruz. Mesela SDG’nin buradaki tutumunun Suriye Kürtlerinin kazanımıyla bir ilgisi yok. Suriye Kürtlerinin gerçek kazanımı, ‘terörsüz bölge’ dediğimiz çerçevenin hayata geçmesiyle olur. Bundan Irak Kürtleri de eğer Kürtler bazında konuşuyorsak Araplar da kazanır, Türkmenler de kazanır; herkes kazanır.

Ama ‘diğerleri terörden vazgeçsin, şu etnik grup adına şu terörden vazgeçmesin’ gibi bir yaklaşım, en önce o gruba yapılan bir haksızlık olur.” 

‘İçişleri Bakanlığı 2 müfettiş görevlendirildiğini duyurdu’

İçişleri Bakanlığı, Mesut Barzani’nin Cizre’de katıldığı sempozyumda koruma ekibinin görüntülerine yönelik inceleme başlatıldığını ve sonrasında 2 müfettiş görevlendirildiğini açıkladı.

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan yazılı açıklamada, “Cizre’de düzenlenen bir sempozyumla ilgili ‘koruma görüntülerinin’ kamuoyuna yansımasıyla birlikte, görüntülerle ilgili inceleme başlatılmış, sonrasında da konuyla ilgili 2 müfettiş görevlendirilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” denildi.

Tuncer Bakırhan: Barışa ve çözüme ortak olan kazanır