Oscar ödüllerinde oylama, yapay zeka ve mülteci film yapımcıları için yeni kurallar geliyor.
Akademi (Oscar) Ödülleri, 15 Mart 2026’da gerçekleştirilmesi planlanan tören için bir dizi yeni kuralın uygulanacağı duyuruldu.
Buna göre, tüm Oscar seçmenlerinin oy verdikleri kategorilerdeki her filmi izlemeleri gerekecek. Bugüne kadar seçmenler sadece adayları izlemeye ve kendilerini yeterli hissettikleri kategorilerde oy vermeye teşvik ediliyordu.
Akademi’den yapılan açıklamada, “Akademi üyeleri artık Oscar final turunda oy kullanmaya hak kazanmak için her kategoride aday gösterilen tüm filmleri izlemek zorunda” denildi.
Ancak tüm seçmenlerin kendi kategorilerinde aday gösterilen tüm filmleri gerçekten izlemelerini sağlamak için bu kuralın nasıl uygulanacağı şu anda belirsiz.
Akademi ayrıca yapay zeka, mülteci film yapımcıları ve yeni başlatılan oyuncu kategorisi gibi konularda da bir dizi yeni düzenleme getirdi.
Yapay zekanın kullanımı tartışmaları
Akademi, yapay zeka kullanımının uygunluğu etkileyip etkilemediği konusunda ise “Film yapımında kullanılan ‘üretken yapay zeka’ ve diğer dijital araçlarla ilgili olarak, bu araçlar adaylık şansına ne yardımcı olur ne de zarar verir” açıklamasını yaptı.
Yapay zekanın film yapımında ne kadar önemli ölçüde kullanıldığı, diğer sektörlerde olduğu gibi, çok tartışılan bir konu.
Bu yılki Oscar yarışında, Brady Corbet’in The Brutalist filmi editörünün, başrol oyuncuları Adrien Brody ( En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazandı) ve Felicity Jones’un (En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu dalında aday gösterildi) Macarca diyaloglarını geliştirmek için yapay zekanın kullanıldığını söylemesinin ardından bazı tartışmalara konu oldu.
Akademi’den yapılan açıklamada, “Akademi ve her bir dal, hangi filmin ödüllendirileceğini seçerken yaratıcı yazarlığın merkezinde bir insanın yer alma derecesini dikkate alarak başarıyı değerlendirecektir” denildi.
Mülteci sinemacılara onay
En İyi Uluslararası Film kategorisinde, Akademi artık mülteci statüsündeki sinemacıların kendi ülkeleri dışında bir ülke tarafından temsil edilmesine izin verecek.
Kural değişikliği, uluslararası adayların ülkeler aracılığıyla nasıl sunulduğuna dair geniş aygıtı yerinde tutuyor, ancak uygunlukta ince ayar yapılıyor. Kural değişikliği, “Başvuran ülke, filmin yaratıcı kontrolünün büyük ölçüde başvuran ülkenin vatandaşları, sakinleri ya da mülteci veya sığınmacı statüsüne sahip bireylerin elinde olduğunu teyit etmelidir” şeklinde belirtildi.
Eleştirmenler uzun zamandır En İyi Uluslararası Film dalında aday gösterme sürecinin değiştirilmesini talep ediyordu çünkü bu süreç Akademi’nin değil hükümetlerin elindeydi. Bu da otoriter ya da demokratik olmayan rejimler altında çalışan muhalif sinemacıların Oscar’a ulaşma yollarını kısıtlıyor.
Örneğin geçen yıl İranlı sinemacı Mohammad Rasoulof, Euronews Culture’ın 2024’ün favori filmi olarak belirlediği Kutsal İncirin Tohumu filmini yayınlayabilmek için kırbaçlanma ve sekiz yıl hapis cezası çekmeden önce İran’dan kaçtı.
Rasoulof’un yerleştiği Almanya, filmi Oscar’a gönderdi ve film aday gösterildi.
Ancak Rasoulof’un arkadaşı ve vatandaşı Jafar Panahi de dahil olmak üzere diğer sinemacılar filmlerini herhangi bir başvuru mekanizması olmadan yayınladı.
Kural değişikliği, ülkelerini terk etmeyen sinemacıların Oscar beklentilerini değiştirmeyeceği gibi, ülkelerinin seçici kurulları tarafından es geçilen filmler için de bir şey değiştirmeyecek.
Panahi’nin son filmi The Seed of the Sacred Fig ‘in geçen yıl prömiyerini yaptığı Cannes Film Festivali’nde bu yıl Yarışma bölümünde gösterilecek.