2025-2027 dönemini kapsayan yeni “Orta Vadeli Program” açıklandı. Buna göre, 2024 yılı büyüme beklentisi yüzde 4’ten yüzde 3,5’a çekilirken enflasyon beklentisi yine bu yıl için yüzde 33’ten yüzde 41,5’e çıkarıldı. Cari açık bu yıl için yüzde 3,1’den yüzde 1,7’e düşürüldü.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz 2025-2027 önemine ilişkin enflasyon, istihdam, büyüme gibi temel makro ekonomik hedeflerin yer aldığı Orta Vadeli Program kamuoyuna açıklıyor. Toplantıya Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de katıldı.
2024 enflasyon hedefi yüzde 41,5’a revize edildi. Önceki OVP’de bu oran yüzde 33 düzeyindeydi. Önceki OVP’de yüzde yüzde 15,2 olarak belirlenen 2025 enflasyonu da yüzde 17,5’e yükseltildi. 2026 için ise önceden yüzde 8,5 olan hedef, yüzde 9,7’ye yükseltildi. 2024 büyümesi yüzde 3,5’e çekildi ancak 2025 için büyüme önceki plana göre 0,5 puan aşağı çekilerek yüzde 4’lük bir büyüme öngörüsü OVP’de yer aldı. 2026 büyümesi yüzde 4,5, 2027 ise yüzde 5 olarak hedeflendi.
2024 sonunda milli gelirin 1 trilyon 331 milyar dolar, kişi başına gelir de 15 bin 550 dolar olarak belirlendi. Önceki OVP’de kişi başı gelir 2024 sonunda 12 bin 875 dolardı. Bütçe açığı GSYH’ye oranla 2024 yılı sonunda yüzde 4,9 olarak hedeflendi. Önceki tahmin yüzde 6,4 düzeyindeydi. Önceki oran yüzde 6,4 seviyesindeydi. Bütçe açığının öngörülenden daha düşük gerçekleşeceği daha önce açıklanmıştı. 2025 için bütçe açığının GSYH’ye oranı yüzde 3,1 olarak belirlendi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Yeni OVP döneminin ülkemize öncelikle hayırlı olmasını diliyorum. 3 yıllık perspektifle hazırlanmış temel politika belgesi olan OVP Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından hazırlanarak Cumhurbaşkanımızın imzası ile resmileşmektedir.
Programın amacı temel ekonomik büyüklükleri, gelir gider tahminlerini, bütçe dengesini, borçlanma durumunu ele almaktır. Kamu idarelerinin ödenek teklif tavanını içermektedir.
Geçtiğimiz yıl yapılan genel seçimlerle birlikte ülkemizde siyasi belirsizlikler ortadan kalkmış, seçimsiz uzun bir döneme girilmiştir. Seçimlerin hemen ardından uygulamaya koyduğumuz ekonomi programı ile politika belirsizliklerini ortadan kaldırmış olduk. Belirsizliklerin ortadan kalktığı, öngörülebilirliğin güçlendiği bir dönemdeyiz.
Güncellediğimiz OVP ile kararlı bir şekilde ülkemizin kalkınmasını sağlayacak, refahını artıracak politikaları hayata geçirmeye devam edeceğiz.
‘Enflasyon oranında 23.5 puan düşüş kaydedilmiştir’
Geçtiğimiz OVP’den bugüne kadar geçen 1 yıllık sürecin muhasebesini yapmak istiyoruz. Geçtiğimiz eylül ayında uygulamaya koyduğumuz OVP çerçevesinde son 1 seneyi değerlendirdiğimizde temel makroekonomik göstergelerdeki öngörüler önemli oranda gerçekleşmiş olup mevcut tahminler geçerliliğini korumaktadır.
Bu programımızın öngörülebilirliğini ortaya koymaktadır. Dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başlamıştır. Enflasyon oranında 23.5 puan düşüş kaydedilmiştir.
‘İşsizlik oranları iyileşme göstermiştir’
İstihdam alanında iktisadi faaliyetteki dengelenme eğilimine rağmen işsizlik oranları hedeflerimizin ötesinde iyileşme göstermiştir.
Kamu harcamalarında etkinlik ve verimlilik arttıkça bütçe açığı da tahminlerimizden daha olumlu bir seyir izlemiştir. Bu durum kamu maliyesinin sürdürülebilirliğine katkı sağlamıştır.
Programımız başarıyla çalışmakta ve sonuç üretmektedir. 2003 yılı boyunca yaşanan küresel ve bölgesel zorluklara rağmen Türkiye ekonomisi istikrarlı bir şekilde büyüme gösterdi. Deprem felaketine rağmen, küresel olumsuz gelişmeler ortamında ekonomimiz geçen yıl yüzde 5.1 oranında büyüyerek kesintisiz büyüme sürecini devam ettirmiştir.
Yurt içi talebin büyümeye katkısı 2023 yılına göre önemli oranda azalmış, buna karşın net mal ve hizmet ihracatı büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. 2023 yılında sanayi sektörü küresel sıkılaştırıcı politikalardan daha fazla etkilemiş milli gelir büyümesinden daha yavaş büyümüştür.
Enflasyon hakkında
Geçiş döneminin bu program yılında tamamlandığını, dezenflasyon döneminin başladığını görebiliyoruz. 2024 yılının Ağustos ayı itibarıyla birikimli TÜFE artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre gerileyerek yüzde 52 oranında kaydedilmiştir. Eylül ayında bu eğilimin devam etmesini bekliyoruz.
İşsizlik oranlarının önemli oranda gerilediğini görüyoruz. 2023’ün 2. çeyreğinde 31 milyon 556 bin olan istihdam 2024 yılının 2. çeyreğinde 23 milyon 661 bin kişiye ulaşmıştır. Son 1 yılda 1 milyon 105 bin ilave istihdam imkanı oluşmuştur.
İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İşsizliğin azaltılmasın yönündeki bu eğilimlerin güncellenmiş OVP döneminde devam etmesini hedefliyoruz.
Bugün geldiğimiz noktada 2024 yılının Haziran ayı itibarıyla cari işlemler açığı milli gelirin yüzde 2.2’sine kadar düşmüştür Rakamsal olarak bu 24.8 milyar dolar mertebesini ifade etmektedir.
Uzun dönem ortalamalarının altına inen cari işlemler açığı Türkiye’nin makroekonomik istikrarını güçlendirecek önemli bir gelişmedir. Bu olumlu tablo güncellenmiş OVP için atılacak adımlarla daha da pekiştirilecektir.
‘Bu artış TL’ye olan güvenin arttığını göstermektedir’
TL’ye olan güven artmış, TL mevduatlarının toplam mevduatlar içinde payı ciddi yükseliş göstermiştir. 2023 yılı Ocak ayında yüzde 39 seviyesindeyken, bu oran yıl boyunca artarak 2024 yılı Ağustos ayında yüzde 54 seviyesine yükselmiştir. Bu artış TL’ye olan güvenin arttığını göstermektedir.
‘KKM 47.8 milyar dolara kadar düşmüş durumda’
KKM’nin payına baktığımızda geçen yılın ortalarında yüzde 28’in üzerinde bir orana çıktığını görüyoruz. Bu oranın hızla gerilediğini Ağustos 2024’e geldiğimizde KKM’nin payının yüzde 10’a kadar düştüğünü görüyoruz.
Geçen yıl en yüksek rakamı 140 milyar dolar olarak görmüştük bugün geldiğimiz noktada KKM 47.8 milyar dolara kadar düşmüş durumdadır.
Risk primi geriledi
TL’nin güçlenmesi, milli para birimine olan güvenin artması enflasyonla mücadelede önemli bir gelişmedir. Türkiye ekonomisinin gelecekte bu olumlu eğilimleri sürdürmesini bekliyorum. Risk priminin düştüğünü, 2023 Mayısta 703 bp yükselmişken 3 Eylül 2024 itibarıyla 283 bp gerilediğini görüyoruz.
Bu düşüş uluslararası piyasalarda Türkiye’ye olan güvenin arttığını göstermektedir. Dış finansmana erişimi kolaylaştıran, maliyetini düşüren bu gelişmeyi daha ileri noktalara taşımayı hedefliyoruz.
Rezervlerdeki artış, risk primindeki düşüş, TL mevduatlarının artışı ekonomi politikalarımızın doğru yönde ilerlediğinin piyasalarda olumlu yansımalar oluşturduğunun somut göstergeleridir.
‘Bütçe açığımız yüzde 5.2’ye kadar gerilemiştir’
2003-23 yılları arasında bütçe dengesi ortalama olarak milli hasılamızın yüzde 2.6 seviyesideydi. 2023 yılında bütçe açığı yüzde 3.5 iken deprem felaketi ve olumsuz etkilerinin yansımasıyla geçen yıl bütçemizi yaparken açığımızı 6.4 oranında belirlemiştik. Bu dönemde deprem felaketi, kamu personeline yönelik ücret artışlarına dair düzenlemeler kamu harcamalarında artışa yol açmıştı. Bütün bunlara rağmen alınan tedbirlerle 2023 yılı Aralık ayı itibarıyla bütçe açığımız yüzde 5.2’ye kadar gerilemiştir.
Geçen yıl ilan ettiğimiz OVP’de programımızda öncelikli reformları da belirlemiştik. 26 reform eylem planımız vardı bunun 20’isini gerçekleşmiştir durumdayız. Devam eden eylemlerimizin ikisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2024 yılının ilk yarısı için belirlediğimiz 36 eylemden 24’ünü gerçekleştirdiğimizi ifade edebilirim.
2025- 2027 Güncel OVP gelişmeleri hakkında
2025-27 dönemi programımızın amacı enflasyonun tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyüme potansiyelimizin dezenflasyon süreciyle uyumlu bir şekilde yükseltilmesi, yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, gelirin toplumumuzun tüm kesimlere daha adil bir şekilde aktarılmasıdır.
Büyümenin kaynaklarında beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması öncelikli olacaktır. Ekonomimizin rekabet gücü artırılarak uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturulacaktır.
Kadın ve gençlerin ekonomiye katılımlarının artırılması
Orta ve uzun vadede ekonomimi orta üst gelir grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkarmayı hedefliyoruz. Depremin yaralarını sararken, dirençli şehirler oluşturmayı hedefliyoruz. Gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımını sağlayarak toplumsal refahı kalıcı bir şekilde artırmak istiyoruz.
İnsan odaklı bir kalkınma anlayışı ile tüm politikalarımızı şekillendiriyoruz. Demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması kadınların ve gençlerin ekonomiye katılımlarının artırılması kritik hedeflerimiz arasındadır.
Makroekonomik çerçeveyi destekleyen temel politika alanları
Makroekonomik ve finansal istikrarın kalıcı hale getirilmesi, Kamu mali reformlarının hayata geçirilmesi, arge ve yenilikçilik kapasitesinin geliştirilmesi, yeşil ve dijital ekonomiye geçişe yönelik teknolojik dönüşümün sağlanması, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, iş gücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi, ekonomide kayıt dışılığın azaltılması.
Küresel beklentiler hakkında
Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerinde büyüme oranlarının daha düşük seviyede olması beklenmektedir. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ekonomiler için büyüme oranlarının 2027’de yüzde 3.9 seviyesine çıkması beklenmektedir. Bunlar küresel büyümenin motoru olarak kalmaya devam edeceklerdir.
Küresel büyüme tahminlerinde AB’nin ve Orta Doğu Kuzey Afrika bölgesinin ön plana çıktığını görüyoruz. Bu iki bölge toplam ticaretimizin yüzde 60’ını ifade ediyor. AB’nin büyümesi gelecek yıl 1.2 iken 1.8’lere yükselmiş olacak.
Küresel finansal koşullara baktığımızda burada gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumlu etkileyecek gelişme var. ABD Merkez Bankası’nın faiz azaltacakları beklentileri güçlenmiş durumda. Genel eğilim faizlerin düşmesi yönünde olacaktır. Bu küresel likidite koşullarını olumlu yönde etkileyecek.
Emtia fiyatları hakkında
Küresel emtia fiyatlarında Türkiye için olumlu bir perspektif oluştuğunu ifade edebilirim. İthalatçı bir ülkeyiz, enerji başta olmak üzere sanayinin ham madde girdileri başta olmak üzere ciddi anlamda ithalatçı bir ülke olduğumuzu düşündüğünüzde emtia fiyatlarının normalleşmesi bizim için kıymetli.
Büyüme hedefleri
2023 Yılında GSYH büyümesi 5.1 olarak gerçekleşmiştir. Bu büyüme oranı pandemi sonrası toparlanmanın etkilerini Türkiye ekonomisinin direncini yansıtmaktadır. Yüksek enflasyon riskinin bertaraf edilmesi dengelenme süreci daha ılımlı bir büyüme sürecini gerektirmektedir.
2024 yılında büyüme oranının yüzde 3.5 oranında gerçekleşmesi beklenmektedir. Önceki OVP’ye göre bu 0.5 civarında revizyonu ifade etmektedir.2025 yılına geldiğimizde büyüme oranının toparlanarak yüzde 4 seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Büyümenin tekrar hız kazanacağını öngörüyoruz. 2026–27 oranlarında sırasıyla yüzde 4.5 ve 5 seviyesine çıkmasını planlıyoruz.
Kısa vadede enflasyonla mücadele büyüme üzerinde geçici etkiler yapsa da orta ve uzun vadede bu iki hedef arasında çelişki görmüyoruz. Enflasyonun düştüğü ortam öngörülebilirliğin arttığı, sürdürülebilir büyümenin zeminini güçlendirdiği bir ortamdır. Öngörülebilirliğin arttığı ortamda dengeli ve istikrarlı büyüme sağlamak hem iç piyasalarda hem küresel anlamda Türkiye’nin rekabet gücünü artıracak ekonomik refahı sürdürülebilir kılacaktır.
2024 yılı itibarıyla ekonomik büyüklüğümüzün 44.2 trilyon TL’ye çıkmasını bekliyoruz. Nominal dolar bazında beklentimiz 1 trilyon 331 milyar TL’dir. Kişi başı gelirimizin 2024 sonu itibarıyla 15 bin 551 dolara yükselmesini bekliyoruz. Bugün Türkiye ekonomisi nominal dolar bazında 17’nci büyük ekonomidir.
İstihdam hedefleri
İstihdama bakacak olursak 2023 yılında işsizlik oranı yüzde 9.4 olarak gerçekleşmişti. 2024 yılı işsizlik oranını 10.3 olarak belirlemiştik.
Yıl sonu itibarıyla bunun 9.3 oranında gerçekleşmesini bekliyoruz. 2025 yılında işsizlik oranının yüzde 9.6 seviyesinde olacağı öngörülmektedir. 2026-27 yıllarında işsizlik oranlarının 9.2 ve 8.8 seviyelerine gerilemesi beklenmektedir.
OVP dönemimiz boyunca 2.3 milyon ilave istihdam oluşturulması öngörülmektedir. Bu hedef büyüme potansiyelimizi artırırken işsizliği düşürecektir. Sonuç olarak programdaki işsizlik projeksiyonları yapısal dönüşümleri gerçekleştirmeye işsizlik oranlarını düşürmeye kararlı olduğunu ortaya koymaktadır.