Beykoz Belediyesi’nde aralarında tutuklu Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in de bulunduğu 26 kişi 183 gün sonra ilk kez Anadolu 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Görevden uzaklaştırılan Köseler’in ‘yolsuzluk örgütünün kurucusu’, Özel Kalem Müdürü Veli Gümüş ve Özel Kalem personeli Metin Ülgey’in ise ‘yönetici’ olarak değerlendirildiği iddianamede, 26 kişinin çeşitli suçlardan cezalandırılması talep edildi. Köseler’in “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “hileli davranışlarla zincirleme şekilde ihaleye fesat karıştırma”, “zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık” ve “zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik” suçlamalarından 17 yıl 6 aydan 67 yıl 3 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi.
Sanıklar bugün İstanbul Anadolu 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşmanın 3’üncü gününde hâkim karşısına çıktı. Duruşma salonunda Alaattin Köseler’in de aralarında bulunduğu 13 tutuklu sanık ve bazı tutuksuz sanıklar ile avukatlar hazır bulundu. Duruşmada Alaattin Köseler’in de aralarında bulunduğu toplam 26 sanık savunmalarını yaptı.
Görevden uzaklaştırılan tutuklu Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in de aralarında bulunduğu 13’ü tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada mahkeme tüm tutuklu sanıkların tahliyesine karar verdi.
Özgür Çelik: Hukuki süreçler siyaseti dizayn aracı olmaktan çıkarılmalıdır
Tahliye kararını değerlendiren Özgür Çelik X hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Aylardır, haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde tutulan Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler biraz önce serbest kaldı. Bu vesileyle bir kez daha, altını çiziyorum: Yargılamaların tamamı tutuksuz yapılmalıdır. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarımız görevlerinin başına dönmelidir. İddianameler bir an önce hazırlanmalıdır. Hukuki süreçler siyaseti dizayn aracı olmaktan çıkarılmalıdır.”
Gül Çiftçi: Halkın iradesiyle seçilmiş başkanlar görevine dönmeli!
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ile birlikte 12 tutuklunun tahliye edilmesine ilişkin X hesabından yazılı açıklama yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftci ise şunları söyledi:
“Aylardır hukuksuz biçimde cezaevinde tutulan Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler’in tahliyesi, yaşatılan hak ihlallerini ortadan kaldırmamakta; tam tersine, yargının siyasete müdahale biçimlerinin ne kadar ağır olduğunu gözler önüne sermektedir.
Tutuklama, Anayasa’nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin açık hükümlerine göre istisnai bir tedbirdir. Buna rağmen, seçilmiş belediye başkanlarımız hakkında iddianame dahi hazırlanmadan aylarca süren tutukluluklar, ‘ceza infazı’ gibi uygulanmakta ve adil yargılanma hakkı açıkça ihlal edilmektedir.
Halkın oylarıyla göreve gelen belediye başkanlarımızın cezaevinde tutulması ve görevlerinden uzaklaştırılması, yalnızca bireysel hak ihlali değil, aynı zamanda seçme ve seçilme hakkının gasbıdır. Bir kez daha vurguluyoruz: Asıl olan tutuksuz yargılamadır. İddianameler makul sürede hazırlanmalıdır. Yargı, siyaseti dizayn etme aracı olmaktan çıkarılmalıdır.”
‘Halkın iradesini yok saymaktır’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç da şunları ifade etti:
“Aylardır hukuksuzca Silivri zindanında tutulan Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler ve beraberindeki 13 kişi tahliye edildi. Seçilmiş bir belediye başkanını hukuksuzca tutuklamak, halkın iradesini yok saymaktır ve bunun telafisi mümkün değildir. Hukukun temel kuralı tutuksuz yargılanmadır. Bugün verilen tahliye kararı, baştan beri bu ilkenin çiğnendiğinin kanıtıdır. Şimdi yapılması gereken, tüm belediye başkanlarımızın ve yol arkadaşlarımızın derhal iddianamelerinin hazırlanarak tahliye edilmeleridir.”
Mahkeme kararıyla görevden alınan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik de X hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
‘Yargılamaların tamamı tutuksuz yapılmalıdır’
“Aylardır, haksız ve hukuksuz şekilde cezaevinde tutulan Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler biraz önce serbest kaldı. Bu vesileyle bir kez daha, altını çiziyorum: Yargılamaların tamamı tutuksuz yapılmalıdır. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarımız görevlerinin başına dönmelidir. İddianameler bir an önce hazırlanmalıdır. Hukuki süreçler siyaseti dizayn aracı olmaktan çıkarılmalıdır.”
(ANKA)
