Özgür Gündem gazetesi dağıtımcısı Orhan Karaağar için Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) tarafından Van Hacıbekir Mahallesi’ndeki mezarı başında anma düzenlendi. Anmada konuşan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Van Temsilcisi Adnan Bilen, “Gazeteci katliamlarının durması için önceki katliamların aydınlatılması gerekiyor” dedi.
Anmaya, Karaağar’ın ailesi, Barış Anneleri Meclisi, Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri ile çok sayıda gazeteci katıldı.
Anma, 32 yıl önce, 19 Ocak 1993 tarihinde demir çubuklarla işkence edilerek ve silahla vurularak öldürülen Özgür Gündem gazetesi Van dağıtımcısı Orhan Karaağar ve öldürülen gazeteciler için saygı duruşuyla başladı.
DFG Van Temsilcisi Adnan Bilen, konuşmasında Özgür Basın’a yönelik saldırıların yıllardır sürdüğüne dikkat çekerek şunları söyledi:
“Orhan’ın katledilmesinden bu yana 32 yıl geçti. Sınırlar, iktidarlar değişti, ancak Kürtlere ve Özgür Basın emekçilerine yönelik saldırılar değişmedi. Katletme, baskı ve inkâr politikaları hâlâ devam ediyor. Ancak tüm bu baskılara rağmen Özgür Basın emekçileri geri adım atmadı ve atmayacak. Özgür Basın, Apê Musa ve Gurbetelli Ersöz gibi isimlerle köklü bir geçmişe sahiptir. Bu gelenek karşısında hiç kimse hakikatlerin ortaya çıkmasını engelleyemez. Orhan, Nazım ve Cihan şahsında tüm Özgür Basın şehitlerini saygıyla anıyoruz.
Arkadaşımız Orhan Karaağar, 1993’te İki Nisan Caddesi’nde Hizbulkontra tarafından katledildi. Öldürülmeden önce onlarca kez tehdit edildi. Çok kez tehdide rağmen gazete dağıtmaya devam etti. En sonda da şişlerle delik deşik edip sonra silahla arkadaşımızı öldürdüler. Bugüne kadar hiçbir şekilde katliamı yapanlar ortaya çıkmadı. Basın ve ailenin üzerine durmasına rağmen 32 yıldır faili meçhul olarak kaldı. Faili belli ama faili meçhul bir şekilde raflarda dosyası çürütüldü. Birkaç kez Van Valiliği’ne o dönem gidilip bu durum söylenmesine rağmen, Valilikçe söz verilmesine rağmen maalesef katiller ortaya çıkmadı. Devlet bu katilleri biliyordu bilinçli bir şekilde ortaya çıkarmadılar.
Orhan’ın katillerini çıkarmazsanız gün gelir Agos’un önünde Hrant ya da başka gazeteciler katledilir. Bu açıdan gazeteci katliamlarının durması için önceki katliamların aydınlatılması gerekiyor. Onlar aydınlatılmadığı sürece gazeteciler öldürülmeye, gazeteciler hırpalanmaya işkence görmeye devam edecektir. Bu vesileyle hem Hrant’ı hem Orhan Karaağar ve tüm basın şehitlerini saygıyla anıyorum.”
Orhan Karaağar’ın kardeşi Nizam Karaağar da anmada söz alarak şunları söyledi:
“32 yıl önce bu mezarlığa 15 kişi gelmiştik. Bugün yüzlerce kişiyiz. Orhan’ı öldürerek hakikatin ortaya çıkmayacağını düşündüler, ama yanıldılar. Ne ölerek tükeniriz ne de boyun eğeriz. Ölüm bize mücadele için güç verdi. Bu kayıplar bize rehber oldu, ışık tuttu.
Bizim Kürtlerin ölüm ile ilişkisi sıra dışıdır. Biz bu anlamıyla farklı bir toplum ve halkız. Her şeyimizi nefes almamızı, yürümemizi, kimliğimizi, yaşamımızı, ölülerle sağlayan bir ulusuz. Bu bizim tercihimiz değildi. Biz bunu istemedik. Ama bize öyle bir kader dayatıldı ki, bir hayvanın, ağacın, sahip olduğu şeylere bile sahip değildik. Bir hayvan ben hayvanım diyebilirdi. Ağaç ben ağacım diyebilirdi. Bunu bile bize çok gördüler. Biz Kürdüz bile diyemedik.”