2025, kadın mücadelesinin farklı başlıklarda kesintisiz sürdüğü bir yıl olarak kayda geçti. Yılın ilk günlerinden itibaren kadınlar hem hak gasplarına hem de cezasızlık politikalarına karşı alanlardaydı. Kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümleri yılın her ayına yayıldı; adalet arayışı, barış talebi ve dayanışma pratikleri ise bu karanlık tabloya karşı mücadeleyi büyüttü.
Ocak ayında idam cezasına karşı sokak
Ocak ayında gündemin öne çıkan başlıklarından biri, İran’da Pexşan Ezîzî hakkında verilen idam kararına karşı düzenlenen protestolardı. Kadınlar, karara karşı sokaklara çıkarak dayanışma çağrısı yaptı.
Aynı dönemde yayımlanan raporlara göre “aile yılı” ilan edilen 2025’in ocak ayında 33 kadın cinayeti ve 32 şüpheli kadın ölümü kayda geçti.
Şubat ayında Necla Teyze ve “barışa ihtiyacım var” inisiyatifi

Şubat ayı raporlarında 16 kadın cinayeti ve 21 şüpheli kadın ölümü yer aldı. Bu şüpheli ölümlerden biri, hayvanseverlerin “Necla Teyze” diye seslendiği 81 yaşındaki Ülker Güleryüz’ün ölümüydü. Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşadığı gecekonduda çıkan yangın sonrası hayatını kaybeden Güleryüz’ün ölümüne ilişkin tartışmalar kamuoyunda geniş yankı buldu.
Şubat ayında ayrıca kadınlar, barış talebini örgütlü bir hatta taşımak üzere İstanbul’da “barışa ihtiyacım var kadın inisiyatifi”ni kurduklarını duyurdu.
Mart ayında 8 Mart ve gece yürüyüşleri

Mart ayı raporlarında erkeklerin 18 kadını öldürdüğü, 30 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiği bilgisi yer aldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlar İstanbul’dan Diyarbakır’a, Van’dan Ankara’ya birçok kentte alanlara çıktı.
Bu ayda öne çıkan bir diğer başlık ise adalet mücadelesiydi. Çorlu tren faciasında oğlunu kaybeden ailelerin ve 6 Şubat depremlerinde yakınlarını yitiren kadınların adalet talebi 8 Mart haftasında yeniden görünür oldu.
Cumartesi Anneleri de Galatasaray Meydanı’nda kayıplar için adalet talebini sürdürdü.
Nisan ayında kadın cinayetleri ülkenin dört bir yanından geldi

Nisan raporlarında 29 kadın cinayeti ve 14 şüpheli kadın ölümü kayda geçti. İstanbul’dan Şanlıurfa’ya, Malatya’dan Hakkari’ye uzanan haberler kadınların yaşam hakkının nasıl sistematik biçimde tehdit altında olduğunu ortaya koydu.
Mayıs ayında Pınar Gültekin davası
![]()
Mayıs ayında 21 kadın cinayeti ve 20 şüpheli kadın ölümü yaşandı. Ayın en önemli gündemlerinden biri, 2020 yılında Muğla’da öldürülen Pınar Gültekin davasında Yargıtay kararına yönelik tepkiler oldu. Kadın örgütleri cezasızlık politikasına karşı ses yükseltti.
Haziran ayında ilk altı ayın bilançosu

Haziran raporlarına göre 15 kadın cinayeti ve 26 şüpheli kadın ölümü yaşandı. Böylece 2025’in ilk altı ayında kadın cinayetleri 136’ya, şüpheli kadın ölümleri ise 145’e ulaştı.
Haziran ayı aynı zamanda LGBTİ+ mücadelesinin de öne çıktığı bir dönem oldu. Onur ayı etkinlikleri yasaklara rağmen birçok kentte sürdü.
Temmuz ayında Emine Ocak’ın kaybı

Temmuz ayında 31 kadın cinayeti ve 30 şüpheli kadın ölümü kayda geçti. Cumartesi Anneleri’nin simge isimlerinden Emine Ocak’ın hayatını kaybetmesi, hakikat ve adalet mücadelesi yürüten kesimlerde derin bir yas yarattı.
Ağustos ayında Gülistan Doku dosyasında yeni gelişme

Ağustos ayında erkekler 20 kadını öldürdü, 28 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybetti. 2020’den bu yana kayıp olan Gülistan Doku dosyasında ise beş yıl sonra yeni bir araştırma ekibinin kurulduğu açıklandı.
Eylül ayında savaşa karşı barış talebi
Eylül raporlarında 20 kadın cinayeti ve 22 şüpheli kadın ölümü yer aldı. Kadınlar, Türkiye’de ve dünyada savaş politikalarına karşı barış talebiyle eylemler düzenledi; Filistinli kadınlarla dayanışma mesajları öne çıktı.
Ekim ve kasım ayında Rojin Kabaiş ve 25 Kasım

Ekim ayında 19 kadın cinayeti ve 22 şüpheli kadın ölümü yaşandı. Van’da kaybolduktan sonra cansız bedeni bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in dosyasındaki yeni adli tıp raporu kamuoyunda tepkilere yol açtı.
Kasım ayında Dilan Karaman için adalet talebi

Kasım ayında yaşanan şüpheli kadın ölümlerinden biri de Diyarbakır’da yaşamını yitiren gazeteci Dilan Karaman oldu. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, 27 Kasım’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Dilan Karaman’ın ölümünün şüpheli olduğuna dikkat çekti.
Kadın örgütleri, Dilan Karaman’ın intihara sürüklenmesinin ardındaki nedenlerin araştırılması için bir komisyon kurulduğunu duyurdu.
Aralık ayında Serap Avcı kararı ve yılın son sözü

Yılın son ayında da kadın cinayetleri sürerken, Serap Avcı davasında verilen tahliye kararı kadın hareketi açısından önemli bir kazanım olarak değerlendirildi.
2025’in kadın mücadelesi açısından ortak sözü ise yıl boyunca tekrarlandı: Yaşasın kadın dayanışması.




