Ekopolitik Düşünce Merkezi, Demokratik yenilenme ve uzlaşı yollarını tartışmak amacıyla “Ayrışmadan Uzlaşmaya: Demokrasiyi Yaşatmak ve Güçlendirmek” başlıklı konferans düzenledi.
İstanbul Dedeman Hotel’de gerçekleştirilen etkinlik, sivil toplum, medya ve akademiden çok sayıda ismi bir araya getirdi. Katılımcılar arasında Siyaset Bilimci Cuma Çiçek, Sosyolog Dr. Azad Barış, Prof. Dr. Bülent Bilmez, Akademisyen Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik Gazeteciler Mehmet Altan, Nagehan Alçı, Murat Sabuncu, İrfan Aktan ve Candan Yıldız, Hukukçu Figen Çalıkuşu, DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Murat Kalmaz, Barış Vakfı temsilcisi Hakan Tahmaz, Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek, Oral Çalışlar, Oya Baydar, Gülseren Onanç ve Roj Girasun yer aldı.
Konferans Ramazan Arıtürk’ün açılış konuşmasıyla başladı. Katılımcılar, Türkiye’nin demokratik yapısını güçlendirmek adına önerilerin tartışılacağı üç ayrı panelde buluşuldu.
Öte yandan panelin kapanış konuşmasını yapan Bülent Arınç, isim vermeden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum’a sert tepki gösterdi.
Birinci panel
“Türkiye’nin Yakın Dönem Demokrasi Serüveni” isimli birinci panel, Mithat Sancar’ın moderatörlüğünde başladı.
Çelenk, konuşmasında 2002 yılında AK Parti’nin iktidara gelişini uzlaşma sonucu gerçekleşen bir süreç olarak nitelendirdi.
İlk büyük kırılmanın Gezi olaylarıyla yaşandığını ifade eden Çelenk, gezi protestolarında toplumun belli bir kesiminin uzlaşmayı yenilemek istediğini ancak buna sert bir tepki verildiğini belirtti.
Çelenk, “Gezi olayları, çözüm sürecinin rafa kalkmasında etkili oldu. 2002’deki gibi bir uzlaşma sağlanabilirdi, ancak bu gerçekleşmedi. Devlet içinde farklı grupların etkisiyle uzlaşı sağlanamadı” dedi ve ekledi: “Bugün yeniden sosyal uzlaşma talepleri gündemde. Zaten biz de bunun için buradayız.”
Öğle arası sonrasında başlayan ikinci panelin açılış konuşmasını, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan yaptı. Turan, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün ekonomiye olan etkileri üzerine vurgu yaparak, “Demokrasi ve hukukun üstünlüğü olmadan güven veren bir ekonominin inşası mümkün değildir” dedi.
Ekonomik büyümenin önemli olduğunu ancak tek başına yeterli olmadığını belirten Turan, kişi başına düşen milli gelirin artmasının yanı sıra eğitim ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi toplumsal konuların da önem taşıdığını ifade etti. Turan, “Ekonomik ve siyasal demokrasinin kurumsallaşması, ülkenin aydınlık geleceği için kesintisiz çaba gerektirir” diye konuştu.
Turan, “Sistem çoğulcu yapıyı temsil etmeli, geleneksel kuvvetler ayrılığını temel alan sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve kamu kurumlarının özerkliğinin korunması gerekir” diyerek, güçlü bir demokrasinin temelinin bu unsurlara dayandığını söyledi.
Turan, “Sivil toplum güçlendikçe demokrasi güçlenir, demokrasi güçlendikçe sivil toplum güçlenir” sözleriyle bu iki unsurun birbirini destekleyen yapılar olduğunun altını çizdi.
Hukukun üstünlüğü ilkesinin önemine dikkat çeken Turan, “Hukuk devleti, insan haklarını koruyan ve güçlendiren, en önemlisi de kendisi de koyduğu kurallara uyan bir devlet olmalıdır” dedi. Ayrıca, yargının tarafsızlık ve bağımsızlık ilkelerine bağlı kalmasının gerekliliğine vurgu yaptı.
Kayyım uygulamasının toplumda kabul görmediğini belirten Turan, “İnsan onuru ve hakları konusunda daha büyük uzlaşmalar göreceğinize inanıyoruz” diye konuştu
Üçüncü panel
‘Demokrasiyi Geliştirmek için Kurumsal Reformlar’ temalı üçüncü panel, Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Prof. Osman Can’ın moderatörlüğünde gerçekleşti. Panelin konuşmacıları Sevtap Yokuş ‘Kutuplaşmış-Ayrışmış Toplumlarda Anayasa Yapımı: Güney Afrika Cumhuriyeti Örneği’ , Ramazan Arıtürk ‘İki Yüzyıllık Anayasa Arayışımız’ ve Zeynep Ardıç ‘Toplumsal Sorunların Çözümünde Asgari Demokratik Zemini Oluşturmak’ başlıklarında sunumlar yaptı.
Bülent Arınç: Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir güneş vardır
Ekopolitik’in programının kapanış konuşmasını, eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptı. Konuşmasında “Sosyoloji değişti, inanç değişti, bunda hepimizin payı var” ifadelerine yer veren Arınç, “Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz bir güneş vardır. Gece sıkıntı, karanlık, yok oluş demek. Buna yenilmeyeceğiz. Şafağın sökmesi gecenin en koyu zamanına denk gelir” dedi.
Cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmamız lazım
Bülent Arınç konuşmasında ayrıca, “Demokrasi ortak paydamız olmalı. Demokrasi bize karar mekanizmalarında yer verir
Türkiye’de cumhuriyet her zaman var var olacaktır ama tek başına cumhuriyet bir şey ifade etmiyor onu demokrasiyle taçlandırmamız lazım” ifadelerine yer verdi.
İfade özgürlüğünü işaret eden ve AK Parti’nin iktidardaki ilk yıllarına atıfta bulunan Arınç,Demokrasinin olmazları olmazları olmalı.Bunların başında ifade özgürlüğü geliyor. Bizim ilk 10 senemiz bu konuda ideal düzeye gelmişti. diye konuştu.
Önceki çözüm sürecinde aktif rol aldığını, ancak ‘örgütün ihanet ettiğini’ söyleyen Bülent Arınç, “Belki bizim de hatalarımız olmuştur” diye konuştu. Yeni sürece ilişkin, “Çağrı yapılsın, silah bırakılsın. Eee, bu işin yüzde 10’u. Kalan yüzde 90’ı ne olacak? Anadilde eğitim istiyorlardı, vatandaşlık için anayasal tanım istiyorlardı” diye konuştu.
Arınç, “Bu süreç bizzat MHP tarafından yönetilmeli. Deneyimli değiller ama yapacaklarına inanıyorum. Şüphesiz iyi insanlardan bir heyet oluşturacaklardır. Onlar da sorumluluk almış olacaklardır” diye konuştu.
‘Geçmişte Marksist, şimdi milliyetçiden daha milliyetçi’
Arınç, “Adam geçmişte Marksist. Ama şimdi bakıyoruz milliyetçiden daha milliyetçi, devletten daha devletçi, faşistten daha faşist. Ne ara döndün? Sen kimin yarisin yavrum, her yerin ayrı oynak. Kimseyi eleştiremiyoruz. Çünkü 22 senedir biz varız. İlk 10 senesi altın dönemdi. Sonrası başka bir şey” diye konuştu.
Bülent Arınç’tan sert sözler!
“Geçmişte marksist; komünist partisi ile ilişkisi var. Onların avukatlığını yapmış vesaire… Ama şimdi bakıyoruz devletten daha fazla devletçi, faşistten daha fazla faşist…”https://t.co/VEhd5cvb66 pic.twitter.com/T1xFhdmQXZ
— İlke TV (@ilketvcomtr) January 12, 2025