İstanbul’un Pendik ilçesinde dün sabaha karşı çıkan yangında 3 çocuk hayatını kaybederken, 11 yaşındaki bir çocuk yoğun bakımda tedavi görüyor.
Yangın, dün (11 Aralık Perşembe) sabaha karşı saat 02.30 sıralarında Pendik’e bağlı Fevzi Çakmak Mahallesi’nde meydana geldi. Olayda dokuz yaşındaki Cennet Çelikkol, beş yaşındaki Zülfikar Sepetci ve iki yaşındaki Özden Sepetci yaşamını yitirdi. En büyük kardeş, 11 yaşındaki Muhammed Ali Çelikkol ise kaldırıldığı hastanedeki yoğun bakımda tedavi görüyor.
İstanbul Valiliği, yangın sırasında çocukların annesi Selvi Sepetci’nin yeni doğan çocuğunu tedavisi için hastaneye götürdüğünü, babasının ise cezaevinde olduğunu açıkladı.
BBC’den Mahmut Hamsici’nin haberine göre, yangının yaşandığı ev, sıvası belirgin olmayan, boyasız, iki katlı eski bir yapıydı. Binanın cephesine sprey boyayla “Allah korusun” yazılmış ve yanına “Çukur” dizisinin logosu çizilmişti.
Bir mahalle sakini uzun uzun eve bakarak “Hep garibanlıktan oluyor bunlar” dedi.
Mahalleli kurtarmaya çalıştı
Mahalle sakinleri, yangın sırasında çocukları kurtarmaya çalıştıklarını anlattı.
Oktay’ın ve mahallelinin anlattığına göre yangın sonrası çocuklar bir odaya kaçmışlar. Mahalleli ise önce balyozla demir parmaklıkları, sonra camları kırarak çocukları çıkarmaya çalışmış.
Yoğun bakımdaki Muhammed ile arkadaş olan bir çocuk “İnşallah Muhammed de ölmez abi” dedi.
Aile kağıt toplayıcılığı yapıyor
Ailenin Roman olduğu ve geçimini kağıt toplayıcılığı ile sağladığı belirtildi. Mahalle sakinleri, aileye ait motorla sabah erken saatlerde işe gidildiğini, çocukların çoğunlukla evde bırakıldığını aktardı.
BBC Türkçe’ye konuşan Geri Dönüşüm İşçileri Derneği Başkanı Ali Mendillioğlu, kağıt toplayıcılığının çok çeşitli zorlukları olan ve güvencesiz bir iş olduğunu söyledi.
Bu işi yapanların çoğunun, aileleri memleketlerinde olan genç erkekler olduğunu ve ağırlıklı olarak depolarda yaşadıklarını anlatan Mendillioğlu, şunları ekledi:
“Ama aynı durum Roman aileler için geçerli değil. Onlar aile olarak bu işi yapıyor. Genellikle küçük çocukları evlerde bırakarak çalışıyorlar.”
“Evlerinde yangın koşullarını oluşturan birçok faktör var. Maalesef kağıtçılık belki de en aşağıdaki meslek ama bunun içerisinde Romanların diğer kağıtçılara göre çok daha kötü koşulları var.”
‘Yoksulluk yangınları’
FİSA Çocuk Hakları Merkezi’nden Ezgi Koman, yangınları “yoksulluk yangınları” olarak nitelendirerek, ekonomik açıdan dezavantajlı ailelerin çocuklarının yaşam haklarının ciddi şekilde tehlikede olduğunu vurguladı:
“Bu insanlar gerçekten çok yoksullar, ekonomik açıdan haklara erişimde güçlük çeken insanlar. Ancak aynı zamanda bu yangınlar ağırlıklı olarak Romanların ve mültecilerin yaşadığı evlerde çıkıyor. Türkiye’de etkili bir çocuk koruma sistemi yok; anne çalışıyor, kağıt topluyor, çocuğunu bırakacağı bir yer yok, koruma ve bakım hizmeti alamıyor.”
Derin Yoksulluk Ağı Araştırma ve Savunu Koordinatörü Önder Uçar ise, Pendik’teki ailenin durumunu derin yoksulluk çerçevesinde yorumladı:
“Ortadaki aile profili, sahadaki kayıtlı hanelerle birebir örtüşüyor. Çok genç yaşta evlenip, tekrar evleniyor ve her evliliğinde çocuk sahibi oluyorlar. Kayıt dışı işlerde çalışıyorlar. Yeterli beslenemedikleri için anneler süt üretemiyor, çocuklar okullarda beslenmeye erişemiyor. Bu haneleri bu şartlara sürükleyen makro düzeydeki yapısal problemler de var; sadece aileyi suçlamak doğru değil.”




