Suriye’deki gelişmelere dair bir analiz yayımlayan Reuters haber ajansı, geçici Şam yönetimi Başkanı Ahmed Şara’nın Suriye’yi bir arada tutma savaşını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Haberde, Alevilere ve Dürzilere yönelik katliamlara işaret edilerek söz konusu mezhepsel şiddetin Suriye’yi bölme riski taşıdığı kaydedildi.
Kürtlerin yeni anayasa talebi
Reuters haberinde Kürtlerle Şara’nın geçici hükümeti arasında ABD arabuluculuğunda 10 Mart anlaşmasının imzalandığı, ancak Kürtlerin, Suriye’de yaşanan “14 yıllık savaşın ardından“ entegrasyon için “haklarının tanınması amacıyla yeni bir anayasa talep ettikleri“ belirtildi.
“Kürt liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri, Suriye iç savaşı sırasında ABD’nin desteğini aldı, iyi donanımlı ve komutası altında on binlerce savaşçı bulunuyor“ ifadelerinin bulunduğu haberde, SDG konsey üyesi Abdelwahab Halil’in görüşlerine yer verildi.
Halil, SDG’nin “Suriye’nin merkezi hükümetiyle ‘gerçek ortaklık ve tüm Suriye unsurlarının anayasal olarak tanınması’ temelinde entegrasyonu desteklediğini, yalnızca askeri entegrasyonun yeterli olmadığını söyledi.”
Ankara’nın baskısı ve Şam’ın talebi
Şam yönetiminin adı açıklanmayan “üst düzey yetkilisine” göre, “Şara’nın güçlü destekçisi” olan Türkiye, “Kürtlere karşı askeri harekatı destekliyor, özerkliğe şiddetle karşı çıkıyor, Kuzey ve Doğu Suriye’yi kendi güvenliğine yönelik bir tehdit olarak görüyor.”
Ancak aynı Suriyeli yetkili, “Şam’ın Ankara’dan müzakerelerin başlaması için askeri harekâtın ertelenmesini istediğini söyledi.”
‘Mezhepsel şiddetin sorumlusu Şam’
Haberde, ajansın geçen ay Suriye’deki Alevi, Hristiyan ve Dürzilerin yaşadığı bölgelerde incelemelerde bulunduğu belirtilerek, Esad’ın devrilmesinin ardından başlayan mezhepsel şiddetten Şam yönetiminin sorumlu tutulduğunun gözlemlendiği aktarıldı.
Reuters’a konuşan Suriye ve Levant üzerine çalışan Washington Enstitüsü düşünce kuruluşunun kıdemli üyesi Andrew Tabler, mezhepsel şiddeti durdurup bir uzlaşma sağlayamaması halinde Şara’nın, 8 Aralık 2024’te ‘kazandığı krediyi’ boşa harcama riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.
