• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen süreci değerlendirdi

Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen süreci değerlendirdi

“Yıllardır bu ülkede çeşitli çatışma ortamlarında farklı farklı şekillerde yaşanan baskılardan nasibimizi aldık. Artık biz bu ülkede acil bir barışa ihtiyaç olduğu kanısındayız” diyen Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, barış sürecine ilişkin gelişmeleri İlke TV’ye değerlendirdi.

Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen süreci değerlendirdi
Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen süreci değerlendirdi
Şirin Bayık
  • Yayınlanma: 14 Ocak 2025 18:43
  • Güncellenme: 15 Ocak 2025 20:08

İç siyasetin en önemli gündemlerinden biri olan ve henüz adı konulmamış süreç, bölgede de en çok konuşulan gündem. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim’de mecliste tokalaşma ile başlattığı ve şu sıralarda 28 Aralık’ta Abdullah Öcalan’ı ziyaret eden İmralı Heyeti’nin peşi sıra görüşmeleri ile devam eden süreç, halen bir netlik kazanmadı.

Ancak barış vadeden bu sürece bölge halkından ilgi de hayli yoğun. Özellikle toplumsal olaylarda ön sıralarda yer alan kadınlar için bu süreç ayrı bir önemde. Yıllardır kadın hareketinin öncelikli talebiydi; Barış ve Kürt meselesinin çözümü.

‘Barış sürecinin olabilmesi için, öncelikle antidemokratik uygulamaların son bulması gerekiyor’

Kadınların süreci nasıl değerlendirdiğine dair İlke TV’ye konuşan Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, “Yıllardır bu ülkede çeşitli çatışma ortamlarında farklı farklı şekillerde yaşanan baskılardan nasibimizi aldık. Artık biz bu ülkede acil bir barışa ihtiyaç olduğu kanısındayız” diyerek sözlerine başladı. Uzun yıllardır kadın çalışmaları yürüten İşbilen, süreci genel olarak olumlu değerlendirdiklerini söylese de eksikliklere de dikkat çekti: “ Şimdi bir barış sürecinin olabilmesi için, öncelikle bugün Türkiye’de iktidarın yıllardır işte ‘Kürt sorunu’, ‘terör sorunu’ deyip toplumda yarattığı antidemokratik uygulamalar var yani, öncelikle bu uygulamaların son bulması gerekiyor.”

‘Güven veren bir ortamın oluşturulması gerekiyor’

Bu uygulamaları dile getiren İşbilen, kayyım uygulamalarının en dikkat çekici örneği olduğunu dile getirdi. İşbilen, “Bu sıralar en büyük antidemokratik uygulama, halkın iradesini tanımayan kayyım uygulamasıdır. Özellikle bu son zamanlarda artan kadına şiddet olaylarına bakıldığında da, toplumsal şiddetin evlere, sokaklara yansımalarından biridir. Acil bir barış ihtiyacı var. Ama barışa giderken ciddi anlamda bunu çıkıp grup toplantılarda değil de, bakıldığında uzun yıllardır cezaevlerinde olan hasta mahpuslar var, en ufak demokratik bir eylemde gözaltılar var, en ufak demokratik eylemlerden dolayı insanlar aylarca, yıllarca cezaevlerinde yatabiliyorlar. Bir bütün bunlara dair güven veren bir ortamın oluşması ancak bizleri barış sürecinin olduğuna dair güven verebilir” dedi. İşbilen güven ortamının tesis edilmesiyle toplumsal kabulün sağlanacağını ve bununla birlikte herkesin üzerine düşeni yapacağını da ekledi.

‘Toplumsal kabul olmadan iktidarın dayatmasıyla olmaz’

Öte yandan, Kürt meselesindeki çözümsüzlüğün daha geniş boyutlu sorunlara yol açtığını belirten İşbilen, ekonomik kriz ve kadına yönelik şiddetin de bu çözümsüzlüğün bir sonucu olduğunu ifade ederek, “Bu vesileyle biz kadınların ciddi anlamda barışa ihtiyacı var” dedi. Bir yandan da barış sürecinin oluşabilmesi için toplumsal kabulün önemine de vurgu yaptı.

“İktidarın şimdiye kadar eğer bunu halkın önüne getirdiyse, ‘İmralının kapısını çalsın’ dediyse, bu olmadan önce kendi tabanını, halk tabanını hazırlaması gerekiyordu. 40 yıllık süre içinde binlerce insan öldü. Hem asker annesi hem gerilla annesi içinde bir acı var. Bu acının önce dindirilmesi, insanların birbirlerine karşı bir hoşgörü beslemesi gerekiyor ki barış ortamı sağlanabilsin. Yoksa ‘ben çocuğumu kaybettim’ diye bir annenin acısı hiçbir zaman son bulmayacaktır ama en azından bunun bir barışla sonlanması, bu annelerin birbirlerinin acılarını anladığı sürece barış sağlanabilir. Yoksa taban kabul etmeden iktidarın dayatması ile olmaz bu işler.”