Suriye’nin batısındaki Lazkiye, Tartus, Banyas ve Ceble kentlerinde başta olmak üzere 6 Mart’tan bu yana yoğunlaşan Alevilere yönelik katliam boyutuna ulaşan saldırılar sürerken, bu saldırılar kapsamında daha önce Suriye’deki savaş suçları ortaya çıkan bazı Suriye Milli Ordusu (SMO) grupları tekrar gündeme geldi.
Alevilere yönelik sistematikleşen saldırılara katılan bu gruplar arasında Hamza Tümeni, Süleyman Şah Tugayı ve Ahrar Şarkiye’nin de bulunduğu öne sürülüyor.
Söz konusu örgütlerin geçmişte karıştığı savaş suçları ve mezhepçi yapıları, Alevilere yönelik son saldırılarda yer aldıkları iddialarını daha da ciddi hale getiriyor.
Yerel kaynaklara ve bölgedeki insan hakları aktivistlerine göre, 6 Mart’ta Lazkiye kırsalındaki bazı Alevi köylerine ağır silahlarla saldırılar düzenlendi. İddialara göre, SMO’ya bağlı bazı grupların baskınlarında evler ateşe verildi, köylüler kaçırıldı ve bazı siviller öldürüldü.
Lazkiye’nin doğusundaki Keftin ve Burj Keseb köylerindeki saldırıların Hamza Tümeni ve Süleyman Şah Tümeni tarafından gerçekleştirildiği öne sürüldü.
Bu saldırılarda adı geçen SMO gruplarından Hamza Tümeni’nin Suriye’deki insan hakları ihlalleri ve karıştığı savaş suçları farklı dönemlerde, aralarında BM’nin de yer aldığı uluslararası kuruluşlar tarafından rapor edildi ve yaptırım altına alındı. Söz konusu raporlarda Hamza Tümeni’ne ‘çocuk asker’, Ezidilere yönelik ağır hak ihlalleri, fidye için kaçırma, işkence ve El Bab’da gazeteci ve eşine suikast yer alıyor.
Lazkiye kırsalındaki Alevi köylerine yapılan saldırılar sırasında, Hamza Tümeni savaşçılarının ağır makineli tüfekler ve roketatarlarla köylere girdiği öne sürülüyor.
Süleyman Şah Tümeni’nin yine uluslararası ihsan hakları izleme örgütleri tarafından raporlanan savaş suçları arasında çiftçilerin ürünlerine ortaklık adı altında zorla el koyma, tecavüz ve fidye için insan kaçırma, silah ve uyuşturucu madde ticareti yer alıyor. Bu suçlar arasında yer alan fidyeden, örgütün lideri Ebu Emşe’nin hatırı sayılır bir servet elde ettiği biliniyor.
Örgüte bağlı milislerin son saldırılar sırasında El-Gab Ovası’nda Alevilere ait evleri yağmaladığı ve bazı köyleri tamamen boşalttığı belirtiliyor.
Kaçırılan bazı Alevi sivillerin, Halep’in kuzeyindeki Cinderes ve Azez bölgelerine götürüldüğü ve burada zorla alıkonulduğu iddia ediliyor.
Şam’daki geçiş hükümetinin bir güvenlik kaynağı her iki grubun gerçekleştirdiği hak ihlallerini “Kimseyi korumuyorlar, sivil olsun, asker olsun, hepsini öldürüyorlar, kadın ve çocuk, hepsini öldürüyorlar. Kendi gözlerimle onları gördüm. Bu konu sınırı aştı. Suriye’nin özgürleşmesinden önce onlar bizimle savaşıyordu, biz de onlarla savaşıyorduk. Ama rejimin düşmesinden sonra zorla onları Savunma Bakanlığı şemsiyesi altına getirmeye mecbur bırakıldık. Şimdi Savunma Bakanlığı’na bağlılar ve insan hakları ihlallerine başladılar.” sözleriyle açıkladı.
Suriye’de Alevilere yönelik saldırıların sistematikleşmeye başladığı 6 Mart ile aynı dönemde Hama’nın kuzey kırsalında da benzer saldırılar yaşandı. El-Gab Ovası bölgesindeki Tel Salkin ve Zaytune köylerine yapılan saldırılarda en az 12 sivilin hayatını kaybettiği bildirildi. Aktivistlere göre, burada saldırıyı gerçekleştiren grup Ahrar Şarkiye’ydi.
2019’da Kürt kadın siyasetçi Hevrin Helef’in öldürülmesi başta olmak üzere, sivillere yönelik infaz, kaçırma, işkence gibi savaş suçlarına bulaşan Ahrar Şarkiye’nin lideri Ebu Hatim Şakra Ahmed Şara’nın cumhurbaşkanı olarak ‘atandığı’ törende de bir konuşma yapmıştı.
ABD Hazine Bakanlığı Temmuz 2021 tarihinde, örgütü işlediği suçlardan dolayı yaptırım uygulananlar listesine alındı.
Aynı tarihlerde Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, eylemlerinden dolayı örgütün ‘savaş suçu’ işlediğini açıkladı.
New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)’nin 2018 yılının Temmuz ayında yayınladığı bir raporda, Ahrar Şarkiye’nin üyelerinin de aralarında bulunduğu kimi örgütlerin, halkın malını yağmaladığı açıklandı.
Uluslararası Af Örgütü de 2018 Ağustos ayında bir rapor yayınladı ve raporunda, aynı örgütün Afrin’de insanları kaçırarak kaybettiği, keyfi tutuklamalar gerçekleştirdiği ve yağma yaptığı belirtildi.

Söz konusu örgütlerin liderleri Şam’da Ahmed Şara ile sık sık bir araya geldi.
Saldırılar nasıl başladı?
6 Mart’ta Beit Ana köyü sakinlerinin güvenlik güçlerine bir şüpheliyi teslim etmediği iddiası üzerine başlayan gerginlik, Şam’daki geçici yönetime bağlı güvenlik güçlerinin bölgede operasyon başlatmasıyla devam etti.
Şam yönetimine yakın kaynakların iddiaları, Beit Ana köyünde Esad döneminde ordunun elit birliği Kaplan Güçleri’nin komutanı Süheyl Hasan’a yakın milislerin saklandığı şeklindeydi.
Operasyon sırasında Esad’a bağlı milisler ve geçici hükümete bağlı güvenlik güçleri arasında çatışmalar yaşandı. Ceble kentinde yoğunlaşan çatışmalarda, bölgedeki askeri üsler el değiştirdi.
Üslerin, Esad döneminde orduda yer almış üst düzey bazı komutanlar ve askerler tarafından kurulan Suriye’nin Kurtuluşu İçin Askeri Konsey’in eline geçtiği iddia edildi.
Silah bırakmayı reddeden Esad’a bağlı eski güvenlik görevlilerinin dağlarda bir başka direniş grubu oluşturduğuna dair de haberler yer aldı.
Yaşanan katliamları ‘rejim artıklarına’ operasyon olarak ‘gerekçelendiren’ temel anlatı ise, gerek Süheyl Hasan iddiaları, gerekse söz konusu askeri konsey ve dağlardaki kimi direniş gruplarının operasyonları oldu.